Müslümanlara bir yudum su yok!

Müslümanlara bir yudum su yok!

Hristiyan Anti-balaka çetesinin saldırılarından kaçan 3 bin Müslüman Bangui'deki Büyük Cami'ye sığındı.

Kavas, 'Orta Afrika Kızılhaçı, Büyük Cami ile duvar duvara komşu binada faaliyet gösterdiği halde Müslümanlara bir yudum su dahi vermiyor. Aç susuz ölüme terk edilen bu Müslümanları bir an evvel kurtarmak tüm İslam aleminin görevidir' dedi. Çad Büyükelçimiz Kavas: Bangui'de 300 camiden geriye Büyük Cami ve Ali Babolo Camii kaldı, diğerleri tamamen yıkıldı. Kur'an-ı Kerimler parçalandı. Binlerce Müslüman katledildi, 1 milyonu evlerini terk etti. Göç eden Müslümanların pasaportları 'geri dönemesinler' diye havaalanı ve sınır kapılarında yırtılıyor.

Orta Afrika Cumhuriyeti'nde Fransa'nın askeri müdahalesinden sonra silahlandırılan Hristiyan Anti-balaka çetelerinin Müslümanlara yönelik uyguladığı 'etnik temizlik' dünyanın gözü önünde devam ediyor. Uzun yıllar üniversitelerde Afrika konusunda dersler veren şu anki Çad Büyükelçimiz Prof. Dr. Ahmet Kavas, Orta Afrika'da Müslümanlara yönelik sistemli şiddetin nedenlerini, geldiği boyutu, bununla amaçlanan politikaları ve bu ülkedeki son durumu Yeni Şafak'a anlattı:

'Geçen yılki Mali operasyonunu Çad'ın güçlü desteği sayesinde tamamlayan Fransızların dikkatlerini Orta Afrika'ya çevirmeleri uzun sürmedi. Paris'in ilk işi, 2003 yılından bu yana iktidarda olan François Bozize'yi Mart 2013'te iktidardan uzaklaştırarak işbaşına gelen Michel Djotodia'yı devirmekti. Çünkü Hristiyan adına rağmen Michel Djotodia bir Müslümandı. Sırf okuyabilmek için Muhammed Dahya Salih olan adını değiştirmek zorunda kalmıştı. Fransa bu amacını gerçekleştirmek için konuyu Çad'da sık sık toplanan Orta Afrika devlet başkanları zirvelerinin sonuncusu olan 9-10 Ocak 2014'te yapılan Encemine zirvesinde gündeme getirdi.

SANGARİS'İN ASIL HEDEFİ

Orta Afika'da Müslümanlar için geriye sayım da böylece çok süratli bir şekilde başladı. 5 Aralık 2013'de Fransa'nın başlattığı Sangaris Operasyonu'nun (Fransa'nın Orta Afrika müdahalesine verdikleri isim) yegane işlevi, Seleka mensubu diye görülen her Müslümanı silahsızlandırmak oldu. Bu arada devrik lider Bozize'ye bağlı eski ordu birlikleri, fanatik Hıristiyan ve animist Anti-balaka teröristleri silahlandırıldı. Kendilerini koruma imkanları ellerinden tamamen alınan Müslümanların evleri, iş yerleri, camileri, kendilerine ait ne varsa iki ay içinde yok edildi.

Mülteci bile sayılmıyorlar

Canlarını kurtarıp bulabildikleri kamyonlarla başkent Bangui'deki havaalanına gelenleri, Çad askerleri uçaklarla taşıdı. 250 bin Müslüman Orta Afrika dışına çıkıp kamplara yerleşti. Çoğunun Çad ile irtibatı olduğu için Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek komiserliği bunlara mülteci statüsü veremedi. Sadece Uluslararası Göç Örgütü ile Çad resmi makamları ve tüm Çadlılar seferber oldu. Tüm kamu kurumlarından toplanan yardımlar kamplara taşındı. Ancak yardımlar kabalık göç karşısında yetersiz kaldı.

Askerlerin önünde katliam

Yabancı askerlerin gözleri önünde hunharca öldürülen ve 'Seleka mensubuydu, ölmeyi hak etti' izlenimi verilen Müslümanların parçalanmış cesetlerinden koparılan iç organlarının, el ve ayak parçalarının Anti-balaka mensuplarınca ağızlarında çiğnendiği manzaraları 21. yüzyılda kimsenin görebileceği düşünülemezdi. Ülkedeki 8 bini barış gücü askeri önünde bu vahşet yaşandı ve dünyanın tepkisi yok denecek kadar az oldu.

Soykırım planını Çad bozdu

Yüz binlerce Müslüman'ın huzur içinde yaşadığı başkent Bangui'de 300 civarında cami vardı ve bunlardan Büyük Cami ve Ali Babolo hariç diğerleri tamamen yıkıldı, Kur'an-ı Kerimler yırtılıp atıldı. Ülkenin güney ve batısında Müslümanlar evlerinden çıkarılarak Kamerun ve Çad'a gitmek üzere sınırdışı edildi. Geride kalan eşyaları da yağmalandı. Kalmakta ısrar edenlerse palalarla diri diri kesildi ve yakıldı. 1994 Ruanda katliamında yaşananların bir benzeri Orta Afrika'da yaşanıyordu. Ancak tüm Müslümanları öldürme planını Çad bozdu ve 250 bin Müslüman Çad toprakları ve Kamerun içinde, geriye kalanı Kuzey Orta Afrika'da güvenli bölgelere gelmişlerse bunu Çadlı askerler başardı.

Panza'nın icraatları

Fransa'nın askeri müdahalesi sonucunda Michel Djotodia gibi Müslüman bir aydın lider gitti, yerine Orta Afrika'nın başına Bangui Belediye Başkanı Catherine Samba Panza getirildi. Hiçbir yetkisi, bütçesi olmayan Catherine Samba'nın yegane icraatı içlerinden birisinin dahi canını ve malını koruyamadığı Müslümanların Bangui'den ve diğer şehirlerden çıkmalarını ne pahasına olursa olsun engellemek oldu. Bu insanların bir kısmı sırf bu yüzden Anti-balakanın palalarının altında doğranarak ve diri diri yakılarak can verdiler. Anti-balakalar, 24 Mart günü bir Kongolu askeri öldürene kadar tüm uluslararası camiada hakkında yapılan müspet propaganda yüzünden nefs-i müdafaa yapıyor diye hep haklı gösterildi. Tüm vahşeti kolayca örtbas ediliyordu. Bu tarihten sonra Anti-balakaların terörist ilan edilmesi gündeme geldi. Ancak bu konuda Panza yönetimi hala net bir tavır almış değil.

Din adamları bu kıyıma seyirci kaldı

Katolik, Protestan ve kendinden başka peşinden gideni olmayan mühtedi imam Oumar Kobine Lamaye üçlüsü, Fransa'nın da kendilerini Paris'e kadar götürmesi ile adeta barışın temsilcileri gibi takdim edildiler. Oysa imam, daha olaylar başlar başlamaz çoluk çocuğu ile Katolik kilisesine sığınmış ve aylardır orada yaşıyordu. Katolik Bangui Başpiskoposu ise Anti-balaka mensuplarını gerçek Orta Afrikalılar; tüm Müslümanları ise çocuk, kadın ve yaşlı ayrımı yapmaksızın "Seleka işbirlikçileri" olarak yaftalayıp Müslümanları Fransızlara jurnalledi.

Yeni Şafak

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.