11 Eylül olaylarından beri İslam ve Müslümanlar Almanya’da siyasiler tarafından iç güvenlik bağlamında tehdit olarak tematize ediliyor" dedi.

 

İslam Toplumu Milli Görüş Genel Sekreteri Mustafa Yeneroğlu, Almanya’da yabancı ve İslam karşıtı gösterilerin yaygınlık kazanmasına siyasilerin bugüne kadarki hatalı politikalarının yol açtığını belirterek "PEGIDA sorumsuz bir güvenlik politikasının neticesidir" dedi.

 

Yeneroğlu, Batı’nın İslamlaştırılmasına Karşı Vatanseverler Hareketi (PEGIDA) adıyla örgütlenen grupların son haftalarda Almanya genelinde artan gösterileri konusunda yazılı bir açıklama yaparak, Alman siyasetçileri politikalarını gözden geçirmeye davet etti.

 

Yeneroğlu, “Biz Müslümanlar PEGIDA saflarında gösterilere katılan insanların endişelerini, her ne kadar bunlar yersiz endişeler de olsa anlayışla karşılıyoruz. Zira bu endişelerin nereden kaynaklandığını çok iyi biliyoruz. Bu endişeler yıllardan beri politikacılarımız tarafından körüklenmektedir” görüşünü kaydetti.  

 

"Müslüman terörist denmeyen bir gün yok"

 

ABD’yi hedef alan 11 Eylül saldırılarının ardından Almanya medyasında ve siyasetinde Müslümanların ve İslam’ın sürekli olarak iç güvenlik bağlamında ele alındığına işaret eden Yeneroğlu, şunları belirtti:

 

"Müslümanların terörist, cihadist, eyleme hazır tehlikeli varlıklar olarak kamuoyunda odak noktası haline getirilmediği bir gün yok gibidir. Hakikaten tehdit unsuru olanlarla masum insanlar arasında bir ayrım yapılmamaktadır. Toplum ne kastedildiği belli olmayan ve islamizm diye tabir edilen olguyla İslam arasında ayrım yapabilecek durumda değildir."

 

Dresden kentinde son haftalarda 10 bin kişinin katılımıyla gösteriler düzenleyen PEGIDA’nın, endişelere sahip geniş kitleleri etkilemeye başladığını bildiren Yeneroğlu, açıklamasında şunları ifade etti:

 

"PEGIDA sorumsuz bir güvenlik politikasının neticesidir. Belirli bir grup kamuoyuna her gün tehdit olarak sunulmaktayken kim o gruptan endişe duymaz ki? Ama içişleri bakanlarımız tutup da göstericilere anlayış gösterilmesi gerektiğini ifade ediyorsa bu sorumsuz bir politika yürütüldüğü anlamına gelir. Acilen bu insanların endişelerinin yersiz olduğu ama bunların da durup dururken ortaya çıkmayıp, medyayı da etkili bir biçimde kullanan güvenlik politikası neticesinde hasıl olduğu açıklığa kavuşturulmalıdır."

 

Siyasetçilerin yükselen yabancı düşmanlığı ve İslam karşıtlığına karşı önlemler almaları gerektiğini kaydeden Yeneroğlu, hükümetten beklentilerini şöyle sıraladı:

 

"Siyasilerden güvenlik konseptlerini tekrardan masaya yatırmalarını, güvenlikle alakalı kavramları İslam’dan bağımsız hale getirmelerini, güvenlik birimlerini kültürler arası eğitime tabi tutmalarını ve duyarlı hale getirmelerini, ayrıca halkı İslam düşmanı hislerden arındırmak adına kalıcı önlemler almalarını talep ediyoruz. Öte yandan aşırı sağa, antisemitizme ve İslam düşmanlığına karşı etkili programlara ihtiyacımız olduğu da açıktır. Bunun için de Müslüman karşıtı suçların müstakil olarak kaydedilmesi kaçınılmazdır."

 

Göçmen ve İslam karşıtlığı

 

Irak ve Suriye’de son aylarda yaşanan gelişmeler, IŞİD’in saldırıları ve propaganda faaliyetleri Almanya’da göçmen ve İslam karşıtlığını artırmış, PEGIDA gibi aşırı sağcı hareketlerin düzenlediği gösterilere katılım yükselmişti. Dresden kentinde ekim ayında 500 kişinin katılımıyla başlayan ve her pazartesi günü düzenlenen göçmen ve İslam karşıtı gösterilere katılanların sayısı geçen hafta 10 bine ulaşmıştı.

 

Almanya Hükümet Sözcü Vekili Christiane Wirtz, cuma günü yaptığı açıklamada, son dönemde düzenlenen göçmen ve İslam karşıtı gösterilere tepki göstererek, "Almanya'da islamofobiye, Yahudi düşmanlığına, yabancı düşmanlığına ve ırkçılığa yer yoktur" ifadesini kullanmıştı