Mü’minim, Elhamdülillâh Müslümanım diyen ittibâ-ı sünnet etmeli, sünnete yapışmalı

Mü’minim, Elhamdülillâh Müslümanım diyen ittibâ-ı sünnet etmeli, sünnete yapışmalı

İfâ-yı sünnetle mükellef olduğumuz, ol Nebiyy-i Zîşânın taraf-ı İlâhîden getirip haber verdiği yakînen malûm olan şeylerin hak olduğunu bilip, kalble tasdik ve dille ikrar etmek suretiyle

Risale Haber-Haber Merkezi

(Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin Barla Lâhikası adlı eserinden bölümler.)

Hulûsi’nin fıkrasıdır.

Bir Mirkatü’s-Sünnet olan mübarek mektup hakkındaki ihtisaslarımı arza maalesef muktedir değilim. Fakat istikametli tefsir, i’câzlı beyan, nurlu ilân gibi şanına lâyık tabirle tavsif edebileceğim Beşinci Lem’anın on bir nükteyi ihtiva edişini mânidar buldum. Sanki, mânen diyor: İfâ-yı sünnetle mükellef olduğumuz, ol Nebiyy-i Zîşânın taraf-ı İlâhîden getirip haber verdiği yakînen malûm olan şeylerin hak olduğunu bilip, kalble tasdik ve dille ikrar etmek suretiyle, tarif olunan iman ve İslâmın şartlarının mecmuu olan on bir adediyle bu nurlu mektuptaki nüktelerde sarih tevafuk vardır. Madem böyledir, mü’minim diyen ittibâ-ı sünnet etmeli. “Elhamdülillâh Müslümanım” iddiasında bulunan ve 1 لِمَ تَقُولُونَ مَالاَ تَفْعَلُونَ itâbından kurtulmak isteyen sünnete yapışmalı, ilh. hakaiki ders veriyor.

Bu mektubu almazdan evvel -Allah hayretsin- bir gece rüyamda büyük bir camide bulunuyorum. Namaz kılındıktan sonra, ben kapıya yakın bir yerde ayakta duruyorum. Baktım, mihrabın sol tarafından küçük ve toplu bir cemaat geliyor. Bana yaklaştıkları zaman, “İşte Abdülkadir-i Geylânî Hazretleri” diye kulağıma bir ses geldi. Gayr-ı ihtiyarî “Medet yâ Gavs-ı A’zam” diyerek, ağlayarak ayağına kapandım. Mübarek sol elleriyle beni yerden kaldırdılar ve şefkat gösterdiler. Kendileri uzun boylu, çok mehîb ve üzerlerinde siyah bir sako, mübarek sakalları siyah, pek az ağarmış, beşûş ve nuranî bir çehre… mübarek başlarında bir mahrût-u nâkıs şeklinde yüksek ve çok beyaz bir sarık vardı. Camiden çıkınca, bitişik bir odada cemaatle beraber oturduğumuzu da hatırlıyorum. Bu rüya bana çok zevk vermekle beraber, dua ve himmetlerinin Hizbü’l-Kur’ân üzerinde her zaman mevcut bulunduğuna daha ziyade yakîn hasıl ettirdi.

Hulûsi

1 : “Yapmayacağınız şeyi niçin söylüyorsunuz.” Saf Sûresi, 61:2.

Devam edecek

ÖNCEKİ BÖLÜMLER

Lâhika mektupları hizmet-i Kur’âniyenin esaslarını ders veriyor

Hulûsi Bey ve Sabri Efendinin mektuplarının Risale-i Nur'a dahil edilmesinin beş sebebi var

Üstadın vazifesinin bitmediğine dair burhanlar

Risale-i Nur mektuplarının bendeki tesirleri

Size bu eseri yaptırtan o Nurları ayak altında bıraktırmaz

Ömrümde ilk defa olarak Üstad dedim

İhtiyaca ve hâl-i âleme göre yazdırıldığına asla şüphe kalmamıştır

Doğrudan doğruya nur-u Kur’ân olan mübarek Sözler

On Dokuzuncu Mektup ile yeniden hayata dönmüş gibi oldum

Eserleriniz güzel bir Üstad, ulvî bir mürşid olacak

Bu hakaikle Avrupa ehl-i dalâletine de meydan okunur

Allah bu Nurları âciz insanlarla bile neşir ve muhafaza ettirir

Risaletü’n-Nur’un dinleyicileri arasında 88 yaşında bir hoca vardı

Bu eserler bütün cemaatlere daima mazhar-ı takdir oluyor

Yeğeni Abdurrahman'dan Said Nursi'ye: Aziz Mamo

On Dokuzuncu Mektup, ruh ve kalb-i âcizîyi gül ve gülistanlığa çevirdi

Müşrik ve münkirleri mağlûp ve ilzam eden son sistem malzeme-i cihadiye

Beşerin ayağını kaydıran şu asırda Nur fabrikasından her nevi teçhizat alınmalı

Avrupa meftunlarına atılan topun elmas güllelerini gördüm

Cenâb-ı Hak sancak-ı Muhammedî (asm) tahtında cümlemizi haşreylesin

O söz felsefenin çıkmazına sapan gafil ve âsilere müthiş bir darbe gibi çarpıyor

Otuz Üçüncü Sözünüzle kalbimi tedavi buyurmanızı istirham eylerim

Zaman olur ki herşey, herkes, her muamele, kalbi incitiyor, işte ilacı

Nur deryasından içmek isteyen bunları alsa dahi kalp ve ruha kâfi

Sözlerinizi insafla okursa tevbeye mecbur olacağına kat’iyen ümitvârım

Güzellik yazılarımızda değil, i’câz-ı Kur’ân’dan olan nurlu Sözler’e aittir

Isparta’nın intibahına sebep olan Âdilcevazlı Bekir Ağanın duyguları

Onuncu Söz'ü aldığım dakikada bir ağacın altına gittim

Benim için buna ruhsat veren Cenâb-ı Hakka milyarlarca hamd ediyor ve şükrediyorum

Mirac gibi bir şâheser karşısında apoletleri sökülmüş bir kral vaziyetine düşer

Bendeniz, doktorların düşündüğü gibi düşünmüyorum

Bu kardeşinizde, Üstadının bazı hasletlerinden vardır

Risale-i Nur, Avrupa’ya karşı Kur’ân’ın parlak bir güneş olduğunu gösterecek

25. Söz 'Yaş ve kuru ne varsa Kur'an'da yazılmıştır' ayetini ispat ediyor

Envâr-ı Kur’âniye burhanlarından Sözler kalbimi nurlandırıyor

Bahtiyar kardeşim Hüsrev, o menzili çok güzel süslendirmişsin

Herkesten ziyade hasta olan, maddî ve gâfil doktorlardır

Şu tevafukat-ı acibe başka kitaplarda bulunur mu?

Cumartesi günü, saat on bir buçukta müjdeli ve mübeşşir eseri aldım

Bir zerrede kâinatın saltanatının küçük nümunesi mevcuttur

Hz. Muhammed’in (asm) muazzam mucizesi elimizde değil mi?

Yirmi Üçüncü Söz insanlara insanlıklarını ihtar ediyor

Aradaki hâinlerin engel olmaları, şüphesiz çok müteessir ediyor

O mektubu valideme okudum, gözlerinden yaşlar dökülüyordu

Risalelerin her birisinin nurları bir, güzellikleri ayrı

Gözlerimden dökülen yaşları risaleleri okumakla teskin edebiliyorum

Üstadıma kendi elimle Kur’ân-ı Kerîmi yazıp takdim etmeyi çok arzu ediyorum

Ey Üstad! Eserlerin seni nâmınla beraber yaşatacaktır

Manevî iplerle bağlanmış bir cemaat efradının sevini hissediyorum

Bazıları soruyor, Nur eczahanesinde ne gibi tedaviler var?

Emsâli görülmemiş hakikatleri Hazret-i Kur’ân’dan istiyor

Kötü alimlere çok mükemmel ve manevî tokat aşk ediyorsunuz

Binbaşı Âsım Beyin Risale-i Nur şiiri

Bu Sözler, şükür nehrinin menbaına şükür dağının tepesine götürüyor

Rahmet-i İlâhiyeye, Üstadımız elyak ve elhak memur ve vasıta olmuştur

Nur talebelerinin bu hali bir alâmet-i muvaffakiyettir

Üstadım, imanımı balyozuyla kırarak kurtardı

Üstadım, Kur’ân denizindeki definelerini meydana çıkarmıştınız

29. Mektuptaki o bölüm beni derin derin tefekküre sevk eyledi

Kâinatın sırlarını açan anahtarları bu fakire veren o risalelerdir

Hattat ve şair Ahmed Galib'in Sözler ve Bediüzzaman şiiri

Zahiren otuz üç adet, mânen otuz üç milyon elmas, inci ve mücevherat

Bazan yoruluyorum, nefsimi ruhum vazifeye davet ediyor

Medar-ı tesellîmiz Erhamü’r-Râhimîn’in bize kavuşturduğu hakikatlerdir

Tarikatı anlatan bu risaleyi çok ehemmiyetli buluyorum

Üstadım, Kur’ân-ı Hakîmin son sistem malzeme-i mübarekelerini icada vesilesiniz

O risale Ulemâü’s-sû’ ahzâbına şedit bir tokattır

Bu hafta sevincim ve şevkim pek ziyade idi

Kur’ân-ı Azîmüşşâna fedâ olan bu baş, başka yere eğilmeyecek

Nasuhîzade Şeyh Mehmed Efendiden Bediüzzaman'a şiir

Gönül şöyle arzu ediyor: Bu fakir, siz Üstadımdan evvel kabre girsin

Hafız Ali'nin şehid olacağını hissettiği yazısı

Bu nurlu eserler hem okşamak, hem korkutmak gibi iki zıt tesiri hâizdir

Rica ederim gücenmeyiniz hediyenizi bunun için kabul edemedim

Bediüzzaman Said Nursi'den talebelerine ciddi kardeşlik uyarısı

Ancak ve ancak i’câz-ı Kur’ân’ın o büyük denizinin reşhasıdır

İki haftadır Sırr-ı inna ateyna risalesini okuyor ve elimizden bırakmıyoruz

Müftü 'Hiç kimsenin muktedir olmadığı hakaiki Kur’ân’dan bulup çıkarmışlar” diyor

Sözler ve Mektubat'ın en harika vasfı bu ince noktada

Nasıl o Hâlık-ı Zülcelâle nihayetsiz bir minnettarlıkta bulunmayalım ki

Üstadımın tavsiye buyurdukları kestirme, Kur’ânî ve nurânî caddedir

Bu Sözün en son tevafukatını göstermesi de ayrıca bir tevafuktur

Bu risale zulümatlı günlerin veda etmekte olduğunu ihbar ediyor

Bediüzzaman: Hatâmı gördüğünüz vakit serbestçe bana söyleseniz mesrur olacağım

Risaletü’n-Nur'un herbirisi birer mürşid-i ekmeldir

O ibare, Eski Said’i Yeni Said’e çevirmesine sebebiyet vermiştir

Koca bir dairenin maddî ve manevî ağır yükü altında tek başıma kaldığımdan çok bunalmıştım

Risale-i Nur’u görseler, kabul edip sarılacaklar

Asrın yaralarından, mânevî doktora muhtaç bir gencin mektubu

Ehl-i tarîkatla birleştik, şimdi Sözler’i çok okuyoruz

İns ve cin canavarlarından kurtulmak için Sözler’in herbiri tahassungâh

Hazret-i Mevlânâ Hâlid ile Üstad Bediüzzaman'ın 100 yıllık tevafukları

Sûre-i Yâsin anahtar ve şefaatçi oldu, yağmur kâfi miktarda yağdı

Risale-i Nur’un şakirtleri öyle bir caddeye girmişler ki

İttiba-ı sünnet risalesinde akıl açılan kapılardan içeriye giriyor

Hazret-i Kur’ân hadimlerini muhafaza ve himaye ettiğini gösterdi

Bu risale, hüdhüd-ü Süleymanî tarzında, kalbi biaynihî gösteriyor

Bu ilaçlarla mânevî yaralarımızı o kadar güzel ve çabuk tedavi ediyorsunuz ki

Bu nurlar öyle manevî gıdalar ki, herkesi, her an doyurmaya kâfi

Ah Üstadım ne vardı, insanlar ya göründüğü gibi yahut olduğu gibi görünselerdi!

Akıl ve kalb 'Sadakte ve bilhakkı natakte' diye tasdik ediyorlar

Sünnet-i Seniyye'yi anlatan risaleler okunmaya doyulmaz

Fatiha'daki sır öyle bir düğme olarak gösteriliyor ki

İşte o vakit secde-i şükrana kapanarak ağlıyor, ağlıyor, ağlıyor

Şimdi hayatım çok zevklidir Sözler’in tetkikatıyla meşgulüm

Kur’ân-ı Azîmüşşândan aldığım nurlu ilham-ı İlâhîden doğmuştur