Mülk-melekut

Değişen dünya ahvali içerisinde, bir risale okuyucusu değişimin neresinde olmalıdır? Asli paradigmalar çevresinde dolaşan bir okur-yazar kitlesinin gerisinde durmak, tebliğ metodunun etkisini kaybettirir mi? Bu bir kaç soru değişimin baş döndürücü hızla arttığı son zamanlarda risale ile asli münasebet içerisine giren okuyan ve düşünen çevrenin niteliklerine bir bakış açısı sunabilir. Her şeyden önce, risale okuyucusu bir pergel gibi olmalıdır. Bir ayağı sabit diğer ayağı ise değişken. Değişken ayağın çizdiği dairenin pürüzsüz ve intizamlı oluşunu sabit ayağın kararlılığına ve metanetine bağlı olduğunu unutmamalıyız.

Dünya içerisinde yaşayan bir Müslüman olarak risaleler üzerinde sabitleşen bir ayağımız var, diğer ayağımız ise dış dünya olabilir mi? Dış dünyayı nasıl algıladığımız burada önem arz etmektedir. Ama ben biraz da misal üzerinde durmak istiyorum. Ana ayak sabit ve kararlığı ile dönen ayağa bir nevi kan ve güç vermektedir ve vermelidir. Açının derece ve ölçüsünün artması da bu noktada değişken ayağa bağlı olarak değişmektedir.

İşte bir risale öğrencisinin bir ayağı Risale-i Nurun tevhid bahisleri, içtimai mevzuları, ubudiyet öğretileri ve sosyal meselelere bakışının ortasında/içerisinde olduğu zaman diğer ayağı ise yine risalelere bağlı olarak afaki(malayani olamayan) malumatlar üzerinde gezebilir. Asli olarak dünya kitabını tevhid formülleriyle kavrayıp ilerleten bir risale talebesinin sosyo-politik ve birazda düzeyli tarihsel ahvallere bakması onun 21. Yy’a münasip bir vaziyet almasını sağlayabilir.

’Dış dünya’ Risale-i Nur ruhuna zarar vermeyecek etkide kalabilmeli ve aynı zamanda ubudiyetin şevkine zarar vermemelidir. Said Nursi’nin hayatını siyaset ve afaki malumat çerçevesinde okuduğumuzda 7. Şua ile kainat kitabını okuduğu zaman ülkenin gereksiz siyasi haberleri hariç bir nebze malumatı olduğunu görmekteyiz . İkinci şuayı bize arz eden müellifin birinci devresinde günde sekiz gazete okuduğunu görmekteyiz. Günde sekiz gazete okumayı önermiyorum. Yanlış anlaşılmasın. Anlatmak istediğim noktayı en iyi özetleyen durumun ellili yıllarda yazılan hüve nüktesi özetlemektedir.

Dünyevi malumatların marifet ve tevhide dönüştüğünü görmekteyiz hüve nüktesinde. Siyasi ahvaller noktasında ise yine Bolşevik baykuşlarının seslerini işitiyorum diyerek islami tehlikeleri sezen bir feraseti görmekteyiz. Dünya ayağı ile risaleleri eşleştirip bir nevi yeni reçeteler çıkartabilmeliyiz. Tedavi yöntemlerinin işin yarısı olup çözümün diğer yarısı olduğunu bilmeli, bunun karşılığını ise yine sosyo-politik ve tarihsel olaylarda şekillendiğine inanıyorum. Denklem çözümüyle birlikte yerine oturabilir.

Formüllerin, soruların çetinliğiyle yükseldiğini akıldan çıkarmamak gerek. Afakta boğulmayan geniş ruhların bu alanları dolduracağına inanmaktayım. Risalelerin zenginliğini ve engin bakış açısını; tarih- toplum-kültür eksenin de gelişen olaylara sunacağı kalıcı reçetelerle dünya ehline ve nefsimize gösterebiliriz. Risale-i nurun iç dünyasına çakılı birinci ayağın değişken ayağın gösterdiği sorunlara cevap vermesi, inandığımız eserin bereketine vesile olacağını düşünüyorum. Ve her şeyden önce risalelerin çizdiği iki resim olan insan ve kainat, pergelin iki ayağına iyi oturtulduğunda resim daha net bir şekilde okunacak ve enfüsi-afaki denge ağırlıklı kefesiyle duracaktır.

Makro alemin barındırdığı mikro alem küresel dünya düzenini bize iyi bir şekilde tefsir edecektir. Küreseleşme, kapitalizm, kültürel çeşitlilik, etnik unsurlar, devlet, siyaset, ulus-devlet gibi bir çok meselenin Risale-i Nurun kapısında beklediğini görmekteyiz. 24. Mektup'ta Said Nursi birikmiş sorularıyla felsefe tarihine ontolojik açılımlar sunarken şahsi alem denilen mikro aleme muhteşem devalar arz edebilecek gerekli konsepte risalelerin sahip olduğunu göstermektedir. Melekut alemine oturtulan ayağın, mülk alemiyle zenginleşmesi noktasındaki duamı, konunun başlığı olarak uygun görüyorum. Ve bu duayı fiiliyata geçirme dileğiyle…

Abdullah Korkmaz

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
9 Yorum