Mühim bir suale kat’î bir cevap

Mühim bir suale kat’î bir cevap

Günün Risale-i Nur dersi

dunun-risale-dersi.png

Bismillahirrahmanirrahim

Mühim bir suale kat’î bir cevap: Ehl-i dalâletten bir kısmı diyorlar ki: “Kâinatı bir faaliyet-i daime ile tağyir ve tebdil eden zâtın, elbette kendisinin de mütegayyir ve mütehavvil olması lâzım gelir.”

Elcevap: Hâşâ, yüz bin defa hâşâ! Yerdeki âyinelerin tagayyürü, gökteki güneşin tagayyürünü değil, bilâkis, cilvelerinin tazelendiğini gösterir.

Hem ezelî, ebedî, sermedî, her cihetçe kemâl-i mutlakta ve istiğnâ-yı mutlakta, maddeden mücerred, mekândan, kayıttan, imkândan münezzeh, müberrâ, muallâ olan bir Zât-ı Akdesin tagayyürü ve tebeddülü muhaldir.

Kâinatın tagayyürü Onun tagayyürüne değil, belki adem-i tagayyürüne ve gayr-ı mütehavvil olduğuna delildir. Çünkü müteaddit şeyleri intizamla daimî tağyir ve tahrik eden bir zat, mütegayyir olmamak ve hareket etmemek lâzım gelir.

Meselâ, sen çok iplerle bağlı çok gülleleri ve topları çevirdiğin ve daimî intizamla tahrik edip vaziyetler verdiğin vakit, senin, yerinde durup tegayyür ve hareket etmemekliğin gerektir.

Yoksa o intizamı bozacaksın. Meşhurdur ki, intizamla tahrik eden hareket etmemek ve devamla tağyir eden mütegayyir olmamak gerektir, tâ ki o iş intizamla devam etsin.

Saniyen: Tegayyür ve tebeddül, hudüsten ve tekemmül etmek için tazelenmekten ve ihtiyaçtan ve maddîlikten ve imkândan ileri geliyor.

Zât-ı Akdes ise, hem kadîm, hem her cihetçe kemâl-i mutlakta, hem istiğnâ-yı mutlakta, hem maddeden mücerred, hem Vâcibü’l-Vücud olduğundan, elbette tegayyür ve tebeddülü muhaldir, mümkün değildir.


Bediüzzaman Said Nursi
Otuzuncu Lem'a