Muhakemat’ta İnsan ve Medeniyet şifreleri

Muhakematı dersinde anlama gayretlerine devam ediyoruz.

“Evet, nasıl ki nevâmis-i hikmet, desâtir-i hükûmetten müstağni değildir.

Öyle de, vicdana hâkim olan kavanin-i şeriat ve fazilete eşedd-i ihtiyaçla muhtaçtır.

İşte, şöyle mevhume olan meleke-i tâdil-i ahlâk, kuvâ-yı selâseyi hikmet ve iffet ve şecaatta muhafaza etmesine kâfi değildir.

Binaenaleyh insan bizzarure vicdan ve tabiatlara müessir ve nâfiz olan mizan-ı adalet-i İlâhiyeyi tutacak bir nebîye muhtaçtır.”(Muhakemat 126)

Risale-i Nur’un temel meseleleri Muhakematta özün özü olarak ifade edilmiş.

Bazı cümle, kelime ve kavramlar var ki, açılması ve açıklanması cildler dolusu kitaplara referans olabilir.

“Bir şey bütün bütün elde edilemzse de tamamı terkedilmez” kaidesince biz anladıklarımızı paylaşmaya çalışalım. Yanlış yoruma bir müdakkik okuyucular çıkar tashih ederler diye düşünüyoruz….

Şimdi iktibas ettiğimiz metin üzerine yüksek akademik seviyede bir değerlendirme yapmak değil maksadımız. Sıradan avam nazarıyla maksut mânâyı anlamaya çalışalım.

Efendim; hükumet edenler, yönetenler, karar verenlerin ortaya koyduğu düsturlar hikmete uygun olmalı deniliyor. Sosyal bilimler, yönetim bilimleri, karara konu olan hususların sahasına muvafık tecrübe edilmiş doğrulanmış esaslara dayanmalı.

Ayrıca, vicdanın ve faziletin referansı olan şeriata uygun olmasına da şiddetle ihtiyaç vardır.

Âhlâkın geliştirilmesi  güzel ahlaka dönüşmenin temelinde insan fırtatındaki üç kuvvenin; (kuvve-i akliye, kuvve-i şeheviye ve kuvve-i gadabiye)nin vasat mertebesi olan hikmet, iffte ve şecaati temin eebilmek ancak şeriatın gereklerine uymakla mümkün olabilir.

Hükumetin kanunları ile bahsi geçen üç kuvveti ifrat ve tefritten itidal seviyesi olan hikmet, iffte ve şecaat noktasına getiremezsiniz.

Emirle âhlak olmaz. İman ile imanın hayata hayat olmasıyla mümkün olabilir.

Pekil misali, uygulama pratikleri nasıl olacak?

Elcevap: Binaenaleyh insan bizzarure vicdan ve tabiatlara müessir ve nâfiz olan mizan-ı adalet-i İlâhiyeyi tutacak bir nebîye muhtaçtır

Yani eşref-i mahlukat her yönüyle imam, önder bir öğretmen olan Peygamber(asm)ın rol model alınmasıyla…Sünnet-i seniyye…

Külli anlamda toplumsal değişim ve dönüşümü hedefleyen liderlerin, yönetenlerin bilumum  karar vericilerin dikkate alması gereken hususlardır bunlar…

-Nevamis-i hikmete (hikmete, akla ve mantığa, maslahata) ne kadar riayet edebildiklerini doğru belirlemeleri lazımdır. Bu gerçek sadece resmi hükumetin değil her işletme için geçerli olup yönetim bilimlerinde “nevamis-i hikmet”e muvafık olması murad edilmelidir. Kurumsallık kriterleri, kurumsal kalitenin gerçekleşmesi gibi…

-Ferd temelinde ahlâki değişim ve dönüşüm. Hikmet, iffet, şecaat… Bu üç itidal seviyesi imanın hayatın her alanında hayata hayat olması. Sünnetin esaslarını ferdi ve sosyal hayatta pratiğe yansıtılmasıdır. İman eğitiminde zemin, imkân hazırlamak. Dayatmakla, zecr ile değil zemini hazırlamak yollarını döşemekle.

Kişilerin değişim ve dönüşümü temin edilmeden geniş çaplı toplumsal dönüşüm mümkün olamaz.

Seküler bakışın projelerinin bir asra yakın dayatmaları ile ortaya çıkan ürün meydanda;

Sigmund Freud’un insanı hayvanla eşit gören saçmalıklarını bilimsel tez kabul eden, haz odaklı, sadece hazır zamanı yaşayan, her şeyi maddede arayan, gelecek vizyonu, iddiası, davası olmayan özne olmaktan istifa etmiş nesneler kitlesi…

Risale-i nur işte bu külli tahribatı tersine çeviriyor. İnsanın aklına, kalbine, ruhuna hitap edip bin yıldır yaralanan kalb-i umumi, vicdan-ı umumiyi tamir ediyor. Fertlerden başlayarak ilmek, ilmek nakşederek bir rol model profil ve bu unsurlardan toplumsal paradigmal değişime vesile olmuştur.

Risale-i Nur öğretisi resmi ideolojinin kurgu ve planlarını belirli ölçüde etkisizleştirmiştir.

Risale öğretisinde hedef; hem fert hem toplumun temel dinamiklerinin üç kuvveti “Hikmet, İffet ve Şecaati” netice veren  sosyal dokunun temel unsurlarını tesis etmektir.

tablo.20140925095234.jpg

İşarat’ül İ’caz’da Risale-i Nur’un  muhtelif yerlerinde, Fatihanın tefsirinde “Sırat-ı müstakim”i farklı bir şekilde ders veriyor. İnsandaki üç kuvveye yaratılışta sınır konulmadığı için ifrat ve tefritlere savrulabileceğine dikkat çekiyor. Muhakematta tafsilata girmeden icamli olarak üç kelimeye bir cümle ile atıf yapılmış.

Kur’an medeniyetinin insan profili insandaki üç kuvvetin vasat mertebedeki bir şahsiyettir.

Hükumet kanunlarıyla yasalarla sağlanamaz. Dini terbiye, iman eğitimi şarttır.

Genelleme atıf yapmayı uygun bulmam ama sünneti seniyye denilince maksat anlaşılır.

Pratik örneği Peygamberimiz(asm) ve yolundan gitmiş insanlığın yıldızları kayıtlarına girmiş büyüklerdir. Kimler olduğuna delil, başta sahabey-i kiram evliya, asfiya, ulema, insanlığın ve islâmın medar-ı iftiharı levhalarda yazılı olanlar.

Dindar gençlik yetiştirme meselesine siyasi söylem olduğu için toptancı bir yaklaşımla tepki verenler oldu… Dindar gençliği dinsizlerden başka kim istemiyor?

Beyan siyasilerden olunca sazan gibi çoklar tepki verdi… Neyse…

Evet dindar gençlik profilinin öz tanımı; “Şecaat, İffet, Hikmet” i şahsiyet olarak netice veren gelişim süreci…

Tahkiki iman ve imanın hayata hayat olması olarak hedeflenen neticedir…

Kim yaparsa yapsın. Herkes sorumlu…Hükumetin vazifesi ortam hazırlama, toplumun taleplerini karşılama bağlamında şartları yerine getirmek olmalıdır…

Aileden başlayarak her kademede herkesin belirli sorumlukları vardır…

Kimse uzaktan atıp tutmasın…. İş hepimizin işidir…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum