Darbeci takımının ordudaki cuntacılardan ibaret olmadığını artık anlamışızdır.
Cuntacıyı tetikleyen, bürokrat, siyasetçi, sözde aydınlamış profesörler ve yazar-çizer tayfası var.
Silahsız kuvvetler harekete geçmeden bu işlerin başlamadığını herkes biliyor artık.
Memleketin en etkili ve yetkili köşe başları bu milli irade müstevlilerinin elinde olabilmektedir.
Milletten aldıkları akçelerle milleti sırtından vurmakta olabilirler.
Yargısında, diplomasisinde, yüksek öğreniminde, medyasında çalışma hayatında, hülasa her alanda meydanı zapt etmiş olabilirler.
Bundan da daha vahimi, ülkeyi yıllarca yönetenler de buna karşı, gaflet, dalalet hatta hıyanet içerisinde olabilirler. Mesela,  Milli Güvenlik Siyaset Belgesini vaktiyle gözü kapalı imzalamış olabilirler.
İşte bu çok sesli azınlıklara karşı,
Milleti devlete düşman sayan, güruha karşı
Muhtaç olduğun irade ve kararlılık, ferasetinde, basiretinde ve demokrat duruşunda mevcuttur.
 
****
 
“Ne zaman memlekette hayırlı bir şey olsa, birileri ortalığı karıştırıyor” diyen sabık başbakanın sözlerini de bu arada hatırlayalım.
Evet, “ülkeyi karıştıran gizli bir el var” düşüncesini insanın aklına getiren olaylarla çalkalanmış yakın tarihimiz.
Kardeşi kardeşe vurduran, mahalleleri “kurtarılmış” ve “kurtarılacak” diye tasnif eden “iç tehdit” üretme çabalarını izledik yakın zamanda.
Müdahalenin şartlarını olgunlaştırmak için “akan kana seyirci kalan” ve bunu yıllar sonra itiraf eden “muvazzaf” efendileri dinledik.
Şimdi de, değişik isimler verilerek hazırlanan cunta planları ortaya çıkıyor birer birer.
Cami bombalayacak kadar gözü dönmüş kimselerdir, bunlar.
 
Bugün hayırlı hizmetler gören, insan yetiştiren ortama bir parça nefes aldıran cemaatler olduğu gibi, karanlıktan beslenen kaos erbapları da kolektif biçimde çalışıyor.
Her alana sızan, kadrolaşan karşılıklı paslaşarak millete çalım atan organize kimselerin varlığı bugün daha net ortaya çıkmıştır.
Bir yerden düğmeye basılmış gibi harekete geçiyorlar.
Bir süflör ses vermiş gibi aynı lakırdıları seslendiriyorlar.
Bir talimat almış gibi aynı tavrı sergiliyorlar.
                                                                                           
Devletin tüm kurum ve kuruluşlarına sızan ve “habis ur” gibi devlet-millet bünyesini tehdit eden kalkışmalar deşifre ediliyor.
Kimsenin yaptığı yanına kar gelmeyecek artık.
Millet, hakkına-hukukuna sahip çıkacak ve despotların, kurtarıcı diye başına buyruk olmalarına izin vermeyecektir.