Abdulkadir MENEK

Abdulkadir MENEK

“Mırovê Azad”

Bu başlık Mehmet Tanrısever tarafından çekilen ve 7 Ocak’tan itibaren altı yüz civarında sinemada birden gösterime girecek ‘’Hür Adam’’ filminin Kürtçe karşılığı. Bu isme ilham kaynağı olan esas mesaj Üstad’ın muhteşem ve tavizsiz hayatı ile birlikte Eski Said döneminde sık sık tekrarladığı ‘’Ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam’’ sözleri.  Üstad’ın bu sözleri defalarca Kürtçe olarak söylediği kanaatindeyim.

Ben de bunları düşünürken Hür Adam isminin Kürtçe karşılığını telaffuz ettim. ‘’Mırovê Azad’’, ‘’Zelamê Azad’’ veya ‘’İnsanê Azad’’ kelimeleri işte bu sırada dudaklarımdan döküldü. Kanaatimce Üstad için çekilecek filme isim olacak en güzel ifadelerden birisi de Hür Adam’dır.

Filmin ismi konusunda çok iyi bir seçim yapıldığını, yazının başında belirtmem gerekiyor. Mırovê Azad veya Hür Adam ismi, tam da Üstad’ın mücadelesine ve yaşadığı olağanüstü hayata çok uygun bir isim olarak görünüyor.

Bediüzzaman Hazretleri, gündemdeki yerini korumaya devam ediyor. Her geçen gün, farklı alanlarda ve farklı kişiler tarafından gündeme getiriliyor. Bu durum, Üstad’ın farklı kesimler tarafından daha çok merak edilmesine ve anlaşılmasına vesile oluyor.

Son yıllarda sinema konusuna önemli bir ilginin yöneldiği müşahede ediliyor. Kısa bir süre önce ‘’Eşrefpaşalılar’’ filmi ile önemli adım atılmıştı. Bu film büyük iddialarla gösterime girdi. Kendinden de epey bahsettirdi. Fakat yapımcılarının tam da beklediği bir ilgi görmediği, daha sonraları yapılan yorumlardan anlaşılmıştı.

Bugünlerde de ‘’New York’ta Beş Minare’’ filminin gösterimi devam ediyor. Mahsun Kırmızıgül’ün büyük masraflarla ve iddialarla yaptığı bu filmin epey bir ilgi gördüğü ve küçümsenmeyecek bir seyirci tarafından izlendiği anlaşılıyor. Bugünlerde kesin izleyici sayısının açıklanması bekleniyor.

Bu filmden bir süre önce de Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin hayatını konu alan ‘’YOLCU’’ belgeseli piyasaya sürüldü. Aslında benim şahsi beklentim, bu belgeselin tıpkı ‘’Mustafa’’ filminde olduğu gibi sinemalarda gösterildikten sonra VCD olarak piyasaya sürülmesi idi.

Yolcu filminin hazırlıkları aslında Can Dündar tarafından başlatılmıştı. Mustafa’nın ardından bu belgesel de sinemalarda gösterilecekti. İki saat yirmi dakikalık bu belgesel, belki birkaç bölüm halinde bir televizyon kanalında da yayınlanacaktı.
Kanaatimce Can Dündar, Mustafa belgeselinin ardından, belli çevreler tarafından büyük bir hücuma maruz kalınca, Yolcu belgeseline imza atmaktan çekindi. Ve çalışmaları beraber çalıştığı ekipten Cemalettin Canlı ve Yusuf Kenan Beysülen’e devretti. Bu nedenlerden dolayı bu belgeselin hak ettiği ilgi ile karşılaşmadığı kanaatindeyim.

nursi_huradam.jpgKamuoyunda çok daha büyük bir ses getirmesi beklenen ve yıllardır hazırlıkları devam eden bu belgeselin, biraz sönük bir kampanya ve tanıtımın ardından piyasaya sürülmesi, Can Dündar’ın, Mustafa filminin ardından maruz kaldığı hücumlar ve hakkında yapılan yayınlardı.

Belki bu filme de imza atsaydı, şu an bulunduğu yeri korumayabilir ve kendini unutturmak için de Hocası Şerif Mardin gibi uzun bir zaman gözlerden uzak bir hayat yaşamak zorunda kalabilirdi.

Celalettin Canlı ve Yusuf Kenan Beysülen, filmin piyasaya sürülmesinin ardından, yaptıkları çalışmaları ‘’Zaman İçinde Bediüzzaman’’ ismi ile ve hayli hacimli bir kitap halinde yayınladılar. Hem film ve hem kitap hakkında genel kanaatim şudur ki, objektif olmak için büyük bir gayret gösterildiğidir.

Bazı yanlışlar varsa bile, bunların bir art niyetten kaynaklandığını söylemek mümkün değildir. Tam aksine, Üstad hakkında, camianın dışında bazı şahıslar tarafından yapılmış bir çalışma olarak, takdire değer olduğunu söylemek gerekir.

Sevgili Sadık Yalsızuçanlar’ın Ülke TV’deki Açık Deniz programında dinlediğim bu iki değerli şahsiyetin, samimi gayretlerini müşahede ettiğimi de ifade etmem gerekir. Üç saat kadar süren bu belgesel filmi seyrettikten sonra, müspet kanaatler edindiğimi de ayrıca ifade etmem gerekir.

Şimdi ise, camiadan olmasa bile, pek dışında da sayılmaması gereken Mehmet Tanrısever’in Hür Adam filmi, seyirci ile buluşmak için gün sayıyor.
Mehmet Tanrısever, yıllar önce de bu camianın sembol romanı Minyeli Abdullah’ı beyazperdeye aktarmış ve büyük ses getirmişti. O zamanın mütevazı imkânları içinde ve yanlış hatırlamıyorsam otuz kopya ile bu film beş yüz bin kişi tarafından seyredilmişti.

Yıllar süren bir niyet ve aylar süren yoğun bir çalışmanın ardından bu film tamamlandı. Filmin, Üstad’ın hayatını objektif olarak yansıtması için, tam bir iyi niyetle çalışıldığı konusunda şahsen bir şüphem yoktur.

Temmuz ayında, Barla ’ya yaptığım bir gezi sırasında, Üstad’ın evinde yapılan çekimlerin bir kısmına ve Barla’ da yaşanan yoğun faaliyetlere şahit oldum.
Bu filmi hazırlamak için Mehmet Bey’in gösterdiği olağanüstü çaba, altı bin sayfa kitap okuması, maddi ve manevi hiçbir fedakârlıktan kaçınmaması, ihlâsın ve samimi gayretinin emareleri olarak sayılabilir. Her şeyin en doğrusunu Allah bilir. 

Bu yazıyı,  filme ‘’HÜR ADAM’’ isminin verilmesine vesile olan Üstad’ın meşhur sözünün Kürtçesi ile bitiriyor ve hepinize iyi seyirler diliyorum:
Ez bé nan jim.
Lé bé azadi na jim

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum