Miraç’tan ayrıntılar

Miraç yolculuğu sırasında seslenen bir kişi “buraya gel“ dedi. Resulullah oraya hiç tenezzül etmedi. Cebrail dedi ki “bu adam sizi Yahudiliğe çağırıyordu.” Biraz sonra başka bir ses geldi. ”Bu tarafa gel.” Resulullah o tarafa da başını çevirmedi. Cebrail “bu Hristiyanlığa davet ediyordu“ dedi. Bundan sonra çok süslü püslü ve şuh bir kadın geldi. Resulullahı kendine çağırdı. Ondan da yüzünü çevirdi. Cebrail “bu kadın dünya“ dedi. Sonra Resulullah yaşlı bir kadına rastladı, Cebrail dedi ki “dünyanın geriye kalan ömrünü bu kadının ömrüne kıyaslayın.“ Sonra bir kişi daha geldi ve o da Resullullah’ın dikkatini çekmeye çalıştı. Onu da bıraktı. Cebrail, “bu şeytandı sizi yolunuzdan ayırmak istedi” dedi.

Kudüs’e vardıktan sonra Efendimiz Burak’tan indi ve ipini diğer peygamberlerin bağladıkları yere bağladı. Resulullah Hz. Süleyman’ın tapınağına girdi. Bu tapınak o sıralarda harabe halindeydi ama izleri mevcuttu. Ve Bizans imparatoru Jüstinyanus buraya bir kilise inşa ettirmişti. Efendimiz orada dünyanın kuruluşundan kendi zamanına kadar görevlendirilmiş olan peygamberleri gördü. Bunlar namaz için saf düzenleyip ve kendilerine imamet edecek birini beklediler. Cebrail, Hz. Peygamber’in (asm) elinden tutarak öne götürdü. O onlara imamlık yaptı.

Peygamberimize (asm) üç kap getirildi. Birinde su, ikincisinde süt, üçüncüsünde şarap vardı. Efendimiz süt dolu kabı eline aldı. Cebrail kendini kutladı ve dedi ki “Siz fıtratın yolunu buldunuz.“ Bundan sonra Resullullah’a bir merdiven takdim edildi. Ve Cebrail bununla Peygamberimizi (asm) semaya götürdü. Arapçada merdivene miraç denir. Bu sebeple bu olaya miraç denilmiştir.

İlk sema

Resulullah (asm) ilk semaya varınca kapısının kapalı olduğunu gördü. Nöbetçi melekler “kim geliyor?” diye sordular. Cebrail kendi ismini söyledi. Melekler “seninle beraber olan kimdir?” diye sordular. Cebrail “Muhammed“ dedi. Kendisinin çağrılıp çağrılmadığını sordular? Cebrail “Evet“ dedi. Bunun üzerine kapı açıldı ve Hazreti Muhammed (asm) muhteşem bir şekilde karşılandı. Burada Resulullah, melekler, insanların ruhları ve o sırada orada hazır bulunan büyük şahsiyetlerle tanıştırıldı. Ayrıca burada mükemmel ihtiyar bir insanla tanıştırıldı. Bu zat boyu, posu ve vücut yapısı itibariyle eksiksiz bir insandı. Cebrail kendisinin Hz. Adem (as) olduğunu söyledi. “Yani sizin atanız.” Bu zatın sağında ve solunda pek çok kişi vardı. Hz. Adem kendi sağına baktığı zaman seviniyor, soluna baktığı zaman da üzülüyor ve ağlıyordu. Resulullah “mesele nedir“ diye sordu. Cebrail dedi “bunlar insan ırkıdır, Hz. Adem sağındaki iyi ve dürüst insanları görerek seviniyor ama solundaki kötü ve sapık evlatlarını görerek ağlıyordu.

Bundan sonra Resullullah’a (asm) herşeyi ayrıntılı bir şekilde inceleme imkanı verildi. Bir yerde çiftçilerin tarlalarda çalıştığını gördü. Bu çiftçiler ne kadar mahsül devşiriyorlar idiyse mahsül o kadar büyüyordu. Bunların kim olduğunu sordu. ”Bunlar Allah yolunda cihat edenlerdir” denildi.

Bazı kimselerin başlarının ezilmekte olduğunu gördü. Dediler “bunlar namaz için ağır hareket ediyorlardı ve namaz için başlarını kaldırmıyorlardı.” Yamalı elbiseler giymiş bazılarını gördü. Bunlar hayvanlar gibi ot yiyorlardı. Bunlar mallarından zekat ve sadaka vermeyen kimselerdi. Bir kişinin ağaç ve tahta toplamakta olduğunu ve kaldırmakta güçlük çektiğini ve bunlara yeni tahtalar eklenmekte olduğunu gördü. ”Bu zat emanet ve mesuliyetin yükünü taşıyamıyordu, fakat bunları azaltmak yerine daha da artırdı.” Bazı kimselerin dil ve dudaklarının makaslarla kesilmekte olduğunu gördü. “Bunlar dedikoducudurlar ki serbestçe konuşuyorlar ve fitne yapıyorlardı.”

Bir yerde taşta küçük bir delik gördü. Bu delikten kocaman bir boğacıktı, daha sonra aynı deliğe dönmek istedi ama giremedi. “Bu fitne çıkaran sorumsuz bir kişidir ki, önce düşünüp taşınmadan bir şey söylüyor ve fitne çıkarıyor ama sonra pişman olup hatasını telafi etmek istiyor ama edemiyor.”

Başka yerde adamlar kendi vücutlarını, etlerini kesip yiyorlardı. “Bunlar başkalarına dil uzatıyor ve onlarla alay ediyorlardı.” Bunların yanında bazı insanlar vardı, bunların tırnakları bakırdandı, ağız ve göğüslerini dövüyorlardı. “Bunlar insanların arkasından konuşuyor ve namuslarına leke sürmek istiyorlardı.” Bazı kimselerin dudakları develer gibiydi ve bunlar ateş yiyorlardı. “Bunlar yetimlerin mallarını yiyenlerdi.”

Bir süre sonra karınları şişmiş ve yılanlarla dolu kişileri gördü. Gelip geçenler onları eziyordu. Fakat onlar yerlerinden kıpırdayamıyorlardı. “Bunlar faiz ve haram yiyenlerdi.” Bazı adamların bir tarafında gayet güzel ve temiz et var, diğer tarafta çürümüş ve kokuşmuş et var. Bunlar kendilerine helal olan koca veya karılarını bırakıp zina yapan ve haram olanlarla nefislerini tatmin eden erkek ve kadınlardır. Göğüslerinden asılı kadınlar gördü, bunlar kocalarına onlardan olmayan çocuklarını musallat edenlerdi.

Bundan sonra bir melekle buluştu. Bu melek Efendimiz’e (asm) soğuk davrandı. Cebrail’e “şimdiye kadar gördüğüm melekler nazik ve güler yüzlüydü ama bu melek kaba ve sert davranıyor” dedi. Cebrail “o gülmez ki, Cehennem’in bekçisidir” dedi. Bundan sonra cehennemi görmek istedi. Cebrail Onun (asm) gözünün perdesini çekti, cehennem bütün dehşeti ile gözünün önüne geldi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum