Bir sıkıntı var adına ister "metal yorgunluk" deyin, ister yola çıkarken ki, ruhun zayıflaması deyin. 

Hadisat hızlı gelişti; işi tezgahlayan üst akıl manevra üstüne manevra yaptı-yapıyor ve kardeşi kardeşe linç ettiriyor. 

15 Temmuz mühendisliğini yapan hainler başarılı olsalardı milletin evlatlarını hedef alıyordu; şükürler olsun darbe fiziksel olarak püskürtüldü, lakin; algı operasyonlarıyla "yavuz hırsız, ev sahibini bastırır" misali tezgahı işletmeye çalışıyorlar.

Sinsi, el-hannas desise odakları, yemiyor-içmiyor planlar yapıyor. Etkili makamlara korku ve endişe pompalayarak, alabildiğine kriptolarla, kumpaslarla tabanını hedefin ortasına yerleştiriyor.

Tehlike büyük. Oyun son derece tehlikeli...

Cumhurbaşkanı'nı darbeyle indiremediler. AK Partiyi zorbalıkla deviremediler. Şimdi algı zehirlemeleriyle bitirmek istiyorlar. 

Recep Tayyip Erdoğan'ı yalnızlaştırmak istiyorlar. Teşkilatta katma değeri olanları itibarsızlaştırarak pasifize etmek istiyorlar. Ve partiye çöreklenmiş kendini ustalıkla kamufle eden ekipleri de tutmak istiyorlar.

Bürokrasideki atamalarda herhangi bir dinî gruba bağlı olan herkesi potansiyel Fetöcü olarak lanse eden, postmodern jurnalciler var. Alaka kurma-belgeleme ihtiyacı bile duymadan pervasızca adam harcama peşindeler.

15 Temmuz öncesi, "Tayyip bütün cemaatleri bitirecek" diyenler ile, bugün her cemaat ve stk'yı tehlike sayan odaklar, aynı odaklar.

Onlar dün de, darbe için her yolu mübah sayan binbir surat melanet idiler, bugün de...

Selâyla tekbirlerle tankların önüne atılan, meydanı al bayraklarla donatan Anadolu insanını alavere-dalaverelerle tam tersi konumlara oturtmak istiyorlar. 

Buna karşın, ulusalcı, Ergenekoncu, Gezici tayfaları cici-bici anti-fetöcü diye pazarlıyorlar ve bazı aymaz dostları tuzağa düşürebiliyorlar.

Öyle ki, yılların sadık sebatkâr kadroları uzaklaştırma hesapları ve sözkonusu ikinci kesime ait insanları da "referansı düzgün", "en muteber insanlar" olarak etkili noktalara taşıma gayretleri var.

Şimdi taban ile tavanı ayrıştırma ve araya kendilerini konumlandırarak ultra-münafıkane bir rol üstlenmişler.

Ve Cumhurbaşkanı çağrı yapıyor teşkilat aklına. Metal yorgunluğu diye kodlandırdığı bir kriz tesbitini dillendiriyor. 

Erdoğan olup biteni seziyor, alarm veriyor ama bakalım teşkilat bunu nasıl okuyup cevap verecek.

Aslında bu film yeni değil. Bir asırdır oynanan tiyatrodur bu. Ya doğrudan yok etmek ya da zehirleyerek öldürmek.

Herkesin hesabı olabilir ama Allah'ın da hesabı var. O "meker ül makirin"dir. Tüm oyunları tersyüz eder ve İslam Aleminin son istinadgahı olan bu memleketi inşaallah serfiraz edecektir. 

Rabbim idarecilerimize, kanaat önderlerimize ve cümle ehl-i imana ehl-i vatana feraset ve basiret versin. 

Ve Kadir i Mutlak'tan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "metal yorgunluğu" dediği ve bildiğimiz-bilmediğimiz tüm virüsleri bertaraf etmesini niyaz edelim bir kez daha.

Bu düşüncelerle mübarek Kurban Bayramınızı tebrik eder, hakiki bayram iklimine vesile olmasını niyaz ederim.