Levent BİLGİ-

Levent BİLGİ-

Meşverete saygı, kararlara sorgu: İroni

Hayat, kendim, başkaları ve düşünceler konusunda biraz ironik bir tarafım var. Kendi kendime çok gülüyor ve aptallıklarımla çok dalga geçiyorum.
Tüm yazılarımı kardeşlerimle bir meşveret, bir fikir alışverişi olması amacıyla yazıyorum. Yazdığım şeylerin doğruluğuna inanıyorum.

Ama biri çıkıp Kur’an’ca, Risale’ce vs yanlış olduğunu ispatlarsa, yanlışta ısrar edecek kadar aptal olmadığımı düşünüyorum. Hemen o fikrimden dönerim. Bu bakımdan çok rahatım, erkek adam sözünden dönmez gibi bir kompleksim de yok, yanlış olduğunu anladığım her şeyden dönerim.

Niye arkadaşlarımın “x, Ordulu, Kasımpaşalı” gibi belirsiz isimlerle yazdıklarını bir türlü anlamış değilim. Halbuki ben sizlerle istişare etmek istiyorum. Gerçek kimliklerinizle gerçek istişareler yapsak daha iyi olmaz mı? Böyle olunca kendimi uzaylılarla konuşuyor gibi hissediyorum.

Oldum olası bu müstear isim denen şeyi anlamamışımdır. Şimdiye kadar her düşünceme kendi adımı koydum. Bir kısmı hakikaten saçmaydı. Birileri doğrusunu anlatınca hiç ısrar etmeden hemen geri döndüm.

Kendim için müspet, menfi her tenkitten istifade etmeye çalışırım. Hakkımdaki tenkit bende varsa görüp dönmeme vesile olur, yoksa dikkatli olmama ve bu vartalara düşmememe sebep olur. Her iki tenkit içinde herkesten Allah razı olsun.

“Hürriyetine düşkün bir Üstadın hür fikirli bir talebesi”  ifadesi çok hoş. Ben öyle değilim ama, olmaya çalışıyorum. Pek çok ırki, çevresel, ailevî, ekonomik, kimliksel, cemaatî vs yanlışlıkların hürriyetlerimizi, akıllarımızı ve gönüllerimizi pek çok kısıtladığına inanıyorum

Yaşadığımız her tür kısıtlamanın, hür düşüncenin önündeki engellerin farkında olmayı önemsiyorum. Pek çok kişi zincirlerini kırıyor, ama ömür boyu boyunlarında halkalarla dolaşıyor.

Risale okuyan herkesin bu hakikatlerle ilgili fikirlerini söylemeye hakkı vardır. Söyleyerek, konuşarak, istişareler yaparak birbirimizi ve kendimizi düzeltiriz sanıyorum. Asıl söylemeyenlerden korkmalı.

Ben karışık kafalardan, farklı fikirlerden korkmam. Zaman zaman hepimizin düşünceleri karışabilir. İstişare de doğruyu bulmak için değil mi?
“Asıl tek doğru benim, ben her şeyi bilirim, ben hata yapmam, başkaları hep yanlış yaptı biz istikametten hiç ayrılmadık” zihniyetinden korkarım.

Toplulukları, cemaatleri, grupları, milletleri sürekli tekrarlar değil, farklı bakış açılarının, “yeni şeyler söylemek lazım” anlayışının ileriye götürebileceğine inanıyorum.
Risale-i Nur hakikatlerinin okyanus olduğunu ve bizim ise sadece bu okyanusun kıyılarında oynaştığımıza inanıyor, bu deryada yeni keşiflere yelken açmayı önemsiyorum.

Meşru meşveretlere ve meşveret gerçeğine elbette saygı duyacak onu bir imanî gerek olarak bilecek, ancak bilhassa ihtilaflı konularda çok da sıkı tutmayacağız.
Meşru meşveret imani bir tavırdır ve ibadettir. Ancak meşveretlerin aldığı kararlar kutsal sonuçlar değildir. Meşveretlerden yanlış kararlar da çıkabilir. Her meşveretten her defasında illa doğru kararlar çıkmayabilir. Nitekim pek çok meşveret kararı zamanla yine o meşveretin kararıyla değiştirilmiştir.

Meşveretlerde alınacak kararlar her zaman tüm ülke şartlarına uymayabilir. İstanbul’un coğrafi, siyasi, sosyolojik, psikolojik şartları Diyarbakır’la, Ankara’yla bir olmayabilir. Hatta İstanbul’un banliyösü sayılabilecek Gebze ile bile şartlar farklılaşabilir. Bir merkezden tüm Türkiye’yi kapsayacak meşveret kararları almanın devri geçti gibi geliyor bana!!! Her belde, her bölge niye başlı başına bir merkez olmasın? Kendi şartları doğrultusunda kendi kararlarını almasın?

Herkes Risaleleri artık herkes kadar biliyor. Her bölgede, her şehirde Risalelere vâkıf pek çok arkadaşımız var. Her bölgenin kendi şartları doğrultusunda, kendileriyle ilgili konuları Risalelerden çıkarabilme kabiliyetleri, imkânları ve ferasetleri olduğuna inanıyorum. Cemaatî manada adem-i merkeziyetçiliğin vakti gelmedi mi?

“Benim meşveretim, kararım en doğru” diyebiliriz. Ama başkalarını yanlışlıkla, bâtıllıkla suçlayamayız. Onlar da meşru bir meşveret yapıp Risale ölçüleriyle karar vermişlerse, Hz. Ali ve Hz. Ayşe’nin içtihatları gibi ehl-i hak olabilirler.

NOT: Tüm bunları sadece ama sadece kardeşlerimle istişare etmek için yazıyorum. Lütfen niyet okumaları yapmayalım, şahısları, filancıların yaptıklarını değil fikirleri konuşalım. Ben kendi hayatımda Risaleleri daha iyi anlamaya, daha iyi yaşamaya, Kur’an yolunda eğilip bükülmeden yürümeye çalışıyorum. Kimsenin, hiçbir yapının yanında veya karşısında olma gibi bir derdim yok. Ben sadece hakkın, Risalelerin tarafında olmaya, hakkı bulmak için de kardeşlerimle istişare etmeye çalışıyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
11 Yorum