‘Marş marş’

Rivayet bu ya…Hoca sınıfa girer ve öğrencilerine kompozisyon sınavı  yapacağını  söyleyerek;  ‘Kompozisyonun konusu, ifadesi dışında, imlâ  kurallarına dikkat etmelerini, dikkat etmeyenin ve en küçük hata yapanın  gözünün yaşına bakmayacağını söyler.

Artık akıllı mı diyelim, uyanık mı,yoksa tembel mi, ona siz karar verin;  öğrencinin biri kompozisyonu yazar, ama imlâ kuralları hakkında bilgisi yetersizdir. Kağıdının en altına bildiği tüm noktalama işaretlerini tek tek yazar… Nokta, virgül, soru işareti, ünlem, üç nokta vs.
Ve…Kağıdının en altına hocasını hem güldüren, hem kızdıran şu cümleyi yazar:
‘Hadi bakalım marş marş… herkes yerine…’

Bu hikayeyi niçin anlattım diye soracaksınız.
Anlatmak isteyip anlatamadıklarımı, düşünüp ifade edemediklerimi  anlatır umuduyla yazdım.
Artık bilgiye ulaşmak çok kolay.
İnternet sayesinde aradığınız konuyu bir  ‘tık’  ile bulmak, ’kopyala yapıştır’ yöntemiyle  ard arda yazmak çok kolaylaştı.

Her ne kadar bu konuda yeterli bilgiye sahip değilsem de az çok anladığım bu.
Risale-i Nur külliyatı için de durum aynı. Kısa zamanda taranan kitaplar, hangi konuyu istiyorsak gerekli bilgileri gözümüzün önüne sermekte.
Onları ard arda sıralayınca da istediğimiz uzunlukta bir metin elde etmek de öyle.
Aslında o kadar uzun metin yazmak yerine, filan kitap, filan sayfa, filan satır desek de olur…

Şerh etmek,üstünde kafa yormak, duygu ve düşüncelerimizi paylaşmak, anladıklarımızı, anlamadıklarımızı ifade etmek ayrı bir yetenek, ayrı bir emek,a yrı bir çalışma…Ve bu çalışmalar,saygı duyulan bir emeğin  neticesi ortaya çıkmış, okuyucuların istifadesine sunulmuş ikramlardır.

Bir de anlattıklarımızın ne kadarını yaşıyoruz,hayatımızın ne kadarına sokabiliyoruz?
Uzun zaman,her bir araya gelişlerimizde sohbetlerimizin  ana temasının önceden belli olduğu bir yakınımız vardı. Sağlıklı yaşamanın gereklerinden bahseden,faydalı besinlerin listelerini dinlediğimiz,kilo verdiren,uyku getiren,yok enerji veren  gibisinden tavsiyelerin dışında,yoğurdun faydası,yumurtanın zararı,tansiyon ya da şekere iyi gelecek öneriler…Yıllarca dinledik bu sohbetleri…Bir gün dayanamadım…Çok da yakın akrabam olan bu kişiye şunu dedim: ‘İyi de,bu anlattıklarınızı siz uyguluyor musunuz? Eğer uyguluyorsanız niçin yüz kilosunuz? Neden şeker,tansiyon ve uykusuzluk sıkıntılarınız var?’

Mesleği sağlıkçı olan bu yakınım, bereket kırılmadı. Ama başkalarından aldıklarını, öğrendiklerini bize anlatmakla belki de kendi uygulayamadıklarını bizim uygulamamızı istiyordu. Bilemem elbet.

Hani meşhur sözdür:
‘Dağda veli  olmak kolay. Asıl marifet şehirde bunu başarabilmek.’
Günahların, tehlikelerin kol gezdiği günlük yaşantımızda kebairi terk,feraizi eda etme gayretimizde en yakınlarımızdan başlayarak hâl lisanıyla örnek olmak en tesirli olanıdır diye düşünenlerdenim.

Birşeyleri biliyor olmak,hele hele bildiklerimizi Allah vergisi kalemle,hitabetle,sunumla anlatıyor olmak yetmiyor maalesef…Bildiklerimiz;  imlâ kurallarına: ‘marş marş  yerlerinize!’ diyen öğrencinin dediği gibi olmaktan öteye geçemiyor…
‘Kopyala yapıştır’ da öyle…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum