Selahattin GEZER

Selahattin GEZER

Manevi füzeler

Ameliyattan yeni çıkmış ağır hastaya; O’nu çok sevdiğimiz için, porsiyon, porsiyon kebap yedirebilir miyiz? Bu sevgi değil zulüm olur. O’nun için en güzel kebap, en güzel tatlı, damardan verilen serumdur. Damardan alacağı kebap ve tatlı, onun bünyesini güçlendirip, ayağa kalkmasını sağlayacaktır. Risale-i Nurlar da, serum gibi anında ruha kana karışıyor. Öyle bir serum, öyle bir aşı ki, vücuda girdikten sonra, artık o vücut, başka vücutların, ruhların kurtuluşuna feda olur derecesine geliyor. Nurlar serumuyla canlanan gönüller, ruhlar, bambaşka gönüller, ruhlar haline geliyor. Önceden ebedi hayatına gereken hassasiyeti göstermemiş kişiler, nur dersleriyle yeryüzünde yaşayan her insanın kurtuluşuna yürek dolusu dua eder hale gelip, elde manevi yangın söndüren hakikatlerle alevleri söndürmeye koşturuyorlar…

Ne siyaset umurlarında, ne de kişilerin hayat tarzı, ne zengin olmaları, nede fakir olmaları. Hiçbir şey Allah’ı peygamberi anlatmalarına engel değil. Tek dertleri, Üstadları gibi, sadece insanlığın alevler içinde imanına koşturmak, dalalet kuyularına düşmüş olanları çekip çıkarmak. Bu yolu ilk açan, Peygamber Terbiyesi almış sahabeleri ve onların hayatlarını örnek alıp, uzak mesafelere kanatlanmışlar. Manevi füzeler gibi kıtalara şehirlere inkârı imha etmek için düşmüşler. Bu Kur'an fedaileri, kimsenin burnunu kanatmadan, tek bir çöpüne zarar vermeden kâinatın yaratıcısını tanıtmaktalar. İçlerinde öfke yok, küsme yok, yorulmak yok. Tek dertleri, bir tek insan bile olsa imanına imdat etmek, kardeş olarak kazanmak. Yeryüzü insanı ancak huzura barışa bu tarz hayat sürdüren, kahraman nur talebelerine kucak açmakla kavuşabilir.

Risale-i Nurların üslubu, bu asırda hiçbir dinin mensubunu, hiçbir mezhebi, hiçbir ırkı rahatsız edecek tarzda değil. İman hakikatleri sadece şuuru olan, insaf ehli tüm insanlığa Allah’ı tanıtmak, verdiği tüm nimetler karşısında teşekkürün insani ve vicdani olduğunu izah ederek bildirmek. Sadece akla kapı açmak olan Risale-i Nurlar, hiçbir zaman iradeyi zorlayıcı olmamış. Tek gücü,  büyüleyen ikna gücü.

Eli ve yüreği öpülesi nur ağabeyler, ilerleyen yaşlarına ve arada yatağa düşüren hastalıklarına rağmen, imanla şereflenen ve inandığını yaşamaya başlayanların sevinciyle yürekleri, imanları her daim gençleşiyor. Ağabeylerin, imanın kurtuluşuna adadıkları ömürleri, gayretleri: “Ah! Davam” diyen Bediüzzaman’dan, nasıl samimi ders aldıklarını gösteriyor. Ağabeyler bulundukları yerde, hiçbir kelam bile etmeseler, bizlere neyin peşinden koşmamız gerekir fikrini ve gereken ciddiyeti hatırlatıyorlar.

Başkalarının imanına sevdalanan imanlar, ne muhteşem imandır. Ellerine birer yatak, birer külliyat alıp Rusya’nın derinliklerine ve dünyanın her yerine, zerre kadar maddi beklenti olmadan, sadece iman hakikatlerini anlatmaya giden ne babayiğitlerin ektikleri nur tohumları meyvelerini vermeye başladı. Yeryüzü, bu farklı fedakârlığa, bu nur insanlara ev sahipliği yaptığı için mesrur. Onlarca dile çevrilen Risale-i Nurlar: “Aman Allah’ım! Bu ne maşallah dedirtecek şevk, bu ne hakikat sevdalılığı.” dedirtiyor. Bediüzzaman ve rahmetli ağabeylerin ruhlarına bayram yaptıracak samimiyet ve gayret. Bu gayret bile imanın ne kadar ehemmiyetli olduğunu gösteriyor.

Evet, biri, bir diğer tanımadığı insan için,  imanı için koşturuyorsa, koşulan şeyin ve koşanın ne değerde olduğunu gösterir. İnsanlığın en değerli şeye sahip olmasına koşturanlar, Allah katında da değer sahibi oluyorlar. Artık zaman dar, son istasyona yaklaşıyoruz. Yaşlılık döneminde çabuk ilerleyen zaman gibi dünyanın ahiri olan bu dönemde sürati katlanarak ilerliyor. Ne kadar imanın kurtulmasına vesile olursak, vicdanımızdaki sorumluluk sancılarından biraz daha kurtulmuş olacağız. Her nur talebesi, birilerinin vesile olması ile karanlıklardan kurtulmuş. Dışarıda Allah’ı bilmeyen, yeterince tanımayan insanlar, bilmeden bir vesile, manevi hekim bekliyor. Allah’ım samimi nur talebeleri gibi, bize de başkalarının imanına koşmayı nasip et.

Eli, yüreği öpülesi, nur seyyahlarının vesile olmalarıyla, şimdi Rus kardeşlerimiz var; Rusluğu umurumuzda olmayan. Şimdi Arjantinli kardeşimiz var; sadece Allah’a kulluğu bizi ilgilendiren. Ruhuna iman girmiş bir zenci, yüksek voltta bir ışık gibi gözlerimizi alıyor. Dünyanın neresinde hangi ırktan olursa olsun iman lokomotifine takılmış Allah’a kulluk sayfasını açmış, karanlık sayfalarını kapamış kardeşlerimiz var. Maşallah, bârekallah. Dünyanın her yerinden bize kardeş kazandıranlar, yolunuza melekler gül döksün.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum