Malikiyet ve serbestiyet

Bediüzzaman Said Nursi’nin, bir dönemi anlatan, düşüncelerini, yazdıklarını tartışmak üzere Şam’dayız. Said Nursi’nin hem Cumhuriyet’ten önce hem de Cumhuriyet’in kurulmasından sonraki mücadelesi ve hayat hikâyesi aslında bize bugünleri de anlatıyor. Bunun dışında Bediüzzaman Said Nursi’yi Ortadoğu’da, hele Suriye’de tartışmak bugün çok daha anlamlı.

Bugün Ortadoğu tam bir değişimin ortasında; bu değişimin dinamikleri Osmanlı’nın bu topraklardaki hakimiyetinine kadar dayanıyor. Ortadoğu 20. yüzyılın başından beri bölünerek içine sokulduğu cendereden çıkma sancısı yaşıyor.

Kaddafi, tam geri çekilmesi gerektiği zaman geri çekildi. BM’nin müdahale kararı, hiç şüphesiz, bize yeni bir dönemi anlatıyor. İlk önce Ortadoğu’da sonra tüm dünyada hiçbir diktatör hatta ulus-devlet, kendi halkına baskı uygulama, halka ait kaynakları dilediği gibi kullanma hakkına sahip değil artık.

Ortadoğu, sırtını emperyalizme dayayan kabilelerin, ailelerin, uyduruk krallıkların hâkimiyetinden çıkıyor. BM’nin bu süreçte, şimdiye kadar hiç tanık olmadığımız, bir etkinlikle sürece müdahele edeceğini göreceğiz. BM’nin müdahale kararının Libya için tabii ki meşru zemini vardı. Müdahalenin askeri ve insani boyutları Libya’da hâlâ geçerli. Aslında Kaddafi kendi halkına karşı katliama kalkışmasaydı bile meşruiyetini kaybetmişti.

Bugün Suriye’de Esad iktidarı bu meşruiyeti sağlamak için yapması gereken her şeyi yapıyor. Bunu Suriye sokaklarında bile gözlemleyebiliyorsunuz. Ama sonuçta Esad da, Kaddafi ve Mübarek kadar olmasa bile “bir önceki dönemin” yani bitmekte olan diktatörler dönemini temsil eden bir siyasi figür ve iktidarına bu şekilde devam edemeyecek.

Şunu söyleyebiliriz: Dünya, Türkiye ve Ortadoğu merkezli olmak üzere yeni bir döneme giriyor. Peki, bu dönemi nasıl anlatabiliriz. Tam burada Said Nursi’nin çok önemli bir tespiti var. Said Nursi, içinde bulunduğumuz dönemi “ecir” devri olarak tanımlar. Yani “ücret” devri ama karşılığı tam olmayan ücretin devri; bu tabii ki kapitalizmdir. Said Nursi, “beşer, esirliği parçaladığı gibi ecirliği de parçalayacaktır” derken aslında bundan sonrasını da anlatıyordu. Üstad, ecir sonrası devri, malikiyet ve serbestiyet olarak nitelemiştir.

Malikiyet burada, iktisadi anlamda malik olmak, üretmek, ürettiğine, emeğine sahip olmak, onu özgürce değerlendirmek tasarruf etmek anlamındadır. Bu, tekellerin ve o tekelleri yaratan, koruyan ulus-devletin de ekonomik olarak hâkim olmadığı bir iktisadi nizam anlamına geliyor. Serbestiyet ise bilginin, özgürlüğün sınırsız herkese ulaştığı, iktisadi olarak da piyasada haksız rekabetin olmadığı anti-tekel bir düzeni anlatıyor. Şimdi insanlığın buraya doğru gittiğini söyleyebilriz.

Star

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.