Maksat Üstada pot-put kırdırmak değil anlamak!

Maksat Üstada pot-put kırdırmak değil anlamak!

Bu yazılardan maksadımız -haşa- Üstad hazretlerine ne pot, ne de put kırdırmaktır. Sadece ve sadece O’nun ne dediğini anlamak; Risale-i Nur’da kullanılan kelimelerin ne olduğunu tespit etmektir

Emir Selçuk'un yazısı:

PUT / POT MESELESİNDE HÜKÜM VERİLMİŞTİR

Risale-i Nur bir vadide, bizler başka bir vadideyiz!

Risale-i Nur’un üslubu nezihane ve kavl-i leyyindir; bizim üslubumuz maalesef kavl-i tahaccür oldu, taşlaştı.

Risale-i Nur’un mesleği tahkiktir, muhakkik gavvas (dalgıç) gibi hakikatin bütün buutlarına nüfuz etmelidir… Bizim mesleğimiz taklit oldu, mensubu bulunduğumuz hizip ne söylüyorsa aynen kabul ediyor ve ölümüne mücadele veriyoruz. Fikrimize yardımcı ne kadar delil varsa toplayıp hücum ediyor; fikrimize uymayan delillere gözlerimizi kapıyoruz. Hakikate bütün yönleriyle nüfuz edemiyoruz.

Ve Kuran Tesiri olan Risale-i Nur, bize bir kelâmın, bir cümlenin nasıl okunması, anlaşılması gerektiğinin yöntemlerini de öğretiyor; fakat biz hadiselere sabit düşüncemizin arkasından bakmayı pek seviyoruz. Maalesef Risale-i Nur’un, bilhassa 25. Söz ve Muhakemât’ın bize anlattığı bedi, beyan, maâni; yani belagat unsurlarından çok uzağız.

Evet, Risale-i Nur bize bir kelamın nasıl okunması ve anlaşılması gerektiğinin formüllerini de veriyor.

İşte 25. Söz’den bir cümle: Kelâmın tabakaları, ulviyet ve kuvvet ve hüsn-ü cemâl cihetinden dört menbaı var: Biri mütekellim, biri muhatap, biri maksad, biri makamdır. Ediblerin, yanlış olarak, yalnız makam gösterdikleri gibi değildir. Öyle ise, sözde "Kim söylemiş? Kime söylemiş? Ne için söylemiş? Ne makamda söylemiş?" ise bak. Yalnız söze bakıp durma.” (Sözler, sh.430 Envar)

Üstadımızın bu sözleri aynı zamanda modern gazeteciliğin esasları olan 5N 1K’yı da ihtiva eder: 5N: Ne? Nerede? Niçin? Ne zaman? Nasıl? 1K: Kim?

“Muhakkikin şe'ni, gavvas olmak”tır buyuruyor Üstadımız. Evet, meselelerimize gavvas gibi, yani inci arayan dalgıçlar gibi dalacağız ve hakikat incisini inşallah bulacağız. Meseleyi bütün boyutlarıyla, Üstadımız’ın işaret ettiği bakış açısıyla son defa tahlil edeceğiz. Bu yazıda, az da olsa önceki iki yazımızdan bazı tekrarlar bulunabilir, affınıza sığınırım. Fakat artık bu dosyayı kapatmak, bir hükme bağlamak zamanı gelmiştir. Yoksa bir kelime, hatta bir harfte boğulur gideriz!

Bu konuyu Risale-i Nur’un üslup ve ispat metotlarından ilhamla 3 delil üzerinden bütün yönleriyle inceleyeceğiz.

1-MAKAM ve MÂNÂ DELİLİ

Bu bölümde; ‘pot kırmak’ deyimini Üstadımız’ın işaret buyurdukları, ‘kelâmın tabakaları’ndan “mütekellim, muhatap, maksad ve makam” noktasından tahlil edeceğiz. Yani, bu kelimeyi (pot kırmak) "Kim söylemiş? Kime söylemiş? Ne için söylemiş? Ne makamda söylemiş?"  “Yalnız söze bakıp durma.” (25. Söz) Yani sadece “pot kırmak” deyimine takılıp durmayacağız.

Mütekellim (konuşan) kim? Bediüzzaman Said Nursi.

Muhatap kim? Mustafa Kemal Paşa (o zamanki unvanıyla, Başkomutan ve Meclis Başkanı.)

Ne için söylemiş, ne makamda söylemiş?

Bediüzzaman Hazretleri 9 Kasım 1922 tarihinde Ankara'da bulunmuş, Meclis'te kendisi için "Hoşâmedî" merasimi yapılmış, mebuslara hitaben konuşup muzafferiyet için dua etmişti. Üstad, Ankara'da bulunduğu zaman zarfında, yeni kurulan hükümetin dine karşı lakayt hallerini görmüş; Meclis Başkanı Mustafa Kemal ve bütün milletvekillerine hitaben, irşat maksadıyla 10 maddelik bir beyanname yazmıştı. Mustafa Kemal bu beyannameden rahatsız olur ve meşhur diyalog cereyan eder. Üstad bu hadiseyi yıllar sonra Emirdağ Lahikası’nda anlatır: Meclis Başkanı Mustafa Kemal’in hiddetle bağırması üzerine "Namaz kılmayan haindir, hainin hükmü merduddur." dediğini, ama Mustafa Kemal’in bağırmadan dolayı özür dilediğini; kendisinin de (mecliste, o makamda böyle ağır bir ifade kullanmakla) “Dehşetli bir pot kırdığını” ifade eder. İşte günlerdir konuştuğumuz mesele:  Üstad pot kırar mı, pot kırdım der mi?

Pekâlâ; Üstad Mustafa Kemâl’e “İslâm âleminin kahramanı, şanlı Gâzi” der mi?

Evet, demiştir. Hem de bu meşhur diyalogdan çok kısa zaman (bir-iki gün) önce. Konumuzla iç içe olduğu için anlatalım: 10 maddelik beyannamenin baş kısmı Meclis Başkanı ve Başkomutan Mustafa Kemâl’e hitaben şöyledir:  “İslâm âleminin kahramanı Paşa Hazretleri… Ey şanlı Gazi…” (Devamı Mesnevi-i Nuriye’de var.) Son kısmı da dua ile biten bu mektubun orijinali T.C. Cumhurbaşkanlığı arşivindedir. Peki, nasıl olur da Üstad Mustafa Kemâl’e “İslâm âleminin kahramanı” der? Çünkü şeriat zahire göre hükmeder: O tarihlerde, yani Milli Mücadele yıllarında Mustafa Kemâl -zahiren- dindardır, bu mücadelenin Kuran ve İslâm için yapıldığını defalarca söylemiştir. (Bk. Nutuk) Millet Meclisi de dualarla, Kuran-ı Kerim ve Buhari-i Şerif hatimleriyle açılmıştır. (Bak. Nutuk) İşte Üstad bunlara işareten “Kur'ân'ı, Allah'ın tevfikiyle düşmanın hücumundan kurtardınız...” (Mesnevi, 99) diyor. Peki, kimdir Kuran’ı kurtaran? Elbette hitap başta Başkomutan Mustafa Kemal’e olduğu için, onun şahsında bütün Mehmetçiklerdir. Mustafa Kemâl’e İslâm âleminin kahramanı diyen sadece Üstad da değildir. Sakarya muharebesinden sonra bütün İslâm dünyasından Mustafa Kemal’e tebrik mektupları gelmiştir. Bu mektuplarda Üstad’ın hitaplarıyla aynı mealde övgüler vardır. Çünkü o tarihlerde Mustafa Kemâl İslâm’ın halaskârı (kurtarıcı) olarak görülmektedir.

Evet, Üstad da zahire göre hükmetmiş ve Mustafa Kemâl’e “İslâm âleminin kahramanı, şanlı gazi…” demiştir. (NOT: Risale-i Nur’da bu beyannamenin baş ve son kısmı neşredilmemiştir, çünkü: 1.Risale-i Nur’da umuma hitap edilmektedir. 2.İdarecilerin dine karşı tavır ve fikirleri tamamen değişmiştir)

Netice: Üstad’ın zahire göre hükmedip Mustafa Kemâl’e “İslâm âleminin kahramanı, ey şanlı gazi” demesi o zamanki şartlar altında ne kadar makul ve kat’i ise; “İslâm âleminin kahramanı”na “Namaz kılmayan haindir…” diye hitap etmenin biraz makama ağır geldiği söyleyerek, “dehşetli bir pot kırdım” demesi de o kadar makuldür. Fakat bu sözün hangi tarihte, hangi makamda, hangi mekânda, kime hitaben söylendiğini hiç nazara almadan; sadece pot’a takılıp pot’u put’laştırırsak, artık bir şey diyemeyiz, söz biter. Fakat Üstad’dan şöyle bir azar işitmeye hazır olmak gerek: “Keçeli! Yalnız söze bakıp durma!”

2.İMLÂ ve TELAFFUZ DELİLİ:

“Risale-i Nur araştırmalarında asıl kaynak, Latin harfli bir kitap değil, Aziz Üstadımızın bizzat tashih ettiği, İslam harfleriyle yazılmış elyazma Risalelerdir” demiştik. Bu hakikat makes bulmuş olacak ki, Osmanlıca Risalelerden de deliller gösterilmeye başlandı. Bu güzel bir gelişmeydi; lâkin hakikati tam olarak göstermiyordu. Zira belgeler tamamen peşin kabulle seçilmiş, ‘put’ tezini destekleyen, yani put’la pot’un aynı yazıldığını gösteren belgelerdi. Bu belgelere bakan bir okuyucu “Hakikaten put’la pot aynı yazılıyormuş’ diyebilirdi.

Biz gavvas olacağız, dalgıçlar gibi hakikat denizinin tamamını ihata edeceğiz, tezimizi destekleyen-desteklemeyen bütün delillerden örnekler sunacağız ve bir neticeye varacağız, inşallah. 

Evet, önceki yazılarımızda belirttiğimiz gibi, “put kelimesinin aslı Farsça büt’ten gelir ve Osmanlıca metinlerde büt şeklinde yazılır. Fakat elyazma Risalelerde durum farklı olabilir, farklı imla tarzları vardır” demiş ve bir örnek vermiştik. Konu bu kadar uzayınca, arşivlerdeki elyazma Risale-i Nur nüshalarını tekrar inceledik, PUT ve POT kelimeleri ile irtibatlı diğer bütün kelimeleri mercek atına aldık ve şu gerçekle karşılaştık:

Aslı Farsça büt olan PUT kelimesi elyazma Risale-i Nur’larda farklı imlalar ile yazılmış; POT kelimesinde ise imla birliği var.

PUT kelimesi bazen pe+te, bazen pe+vav+te, bazen de pe+vav+tı olmak üzere üç farklı imla ile yazılmış.

POT kelimesi ise Risale-i Nur’da sadece bir yerde geçiyor. POT kelimesinin geçtiği 5 farklı nüshayı da inceledik. Gördük ki, hepsinde de aynı harflerle yazılmış: pe+vav+te. Yani POT kelimesinde, bütün elyazma nüshalarda imla birliği var. Eğer sözkonusu kelime ‘put’ olsaydı mutlaka bir ya da iki nüshada farklılık bulunurdu.

PUT KELİMESİ:

pot1-002.jpg

Bu belgelerde Üstadımızın tashihinden geçmiş elyazma nüshalardaki PUT’la ilgili kelimeleri görüyorsunuz: Putlarıyla, putu, putperestliğinden, putperestliğe, puta. Görüldüğü üzere 5 kelimede 3 farklı imla kullanılmış. Birinci kelime: pe+vav+tı, ikincisi pe+vav+te, dördüncü kelime: pe+te. Kelimenin aslı be+te (büt) harfleriyle yazıldığı için dördüncü imlanın orijinale en yakın olduğu söylenebilir.

Netice: Söz konusu kelimenin put olduğuna kesinlikle hükmedebilmek için imla birliği lazımdır. Görüldüğü üzere PUT kelimesinde imla birliği yoktur. Sadece pe+vav+te ile azılmış belgeleri sunup diğerlerini görmezlikten gelmek ilmi bir metod değildir.

POT KELİMESİ:

pot2-002.jpg

po3.jpg

Üstadımızın tashihinden geçmiş el yazma Emirdağ Lahikalarından 3 örnek. (Birinci belge Büyük Ruhlu Küçük Ali Ağabey’in hattıdır. Soldaki işaretler Üstadımıza aittir) Üçü de farklı müstensihler tarafından yazılmış bu metinlerdeki daire içindeki kelimeler aynı harflerle, PE+VAV+TE imlasıyla yazılmış. POT kelimesinde ortada mutlaka VAV harfi vardır. Başta Kamus-ı Türkî ve Redhouse olarak, -istisnasız- bütün lügatlerde kelimenin imlası bu şekildedir. Arşivimizde 2 örnek daha var, bunlar da aynı şekilde yazılmış. Netice: POT kelimesinde kesinlikle bir imla birliği var.

İmla delilinde sonuç:

‘PUT’ kelimesi elyazma Risale-i Nur nüshalarında farklı imlalarla yazılmıştır. Bunun sebebi, kelimenin aslının Farsça ‘büt’ olması ve Eski Osmanlıca metinlerde be+te harfleriyle yazılmasıdır. Bu kelimeyi bazı müstensihler aslına yakın şekilde, bazıları da telaffuza göre yazmışlardır. Risale-i Nur’da yazılışı ve okunuşu birbirinden farklı bazı kelimeler de vardır. Mesela: “Kazan” (kap/kacak) kelimesi, Eski Türkçede “Kazgan” olarak yazılırdı; Osmanlıca Risalelerde de kazgan şeklinde yazılıyor. “Güvercin” kelimesi Eski Anadolu Türkçesinde ‘gügercin’ olarak yazılır, Risalelerde de ‘Gügercin’ şeklindedir. Fakat bu kelimeleri kazan ve güvercin olarak okuruz. Bu durum Farsça asıllı olan ‘büt’ kelimesi için de geçerliydi. Fakat ‘büt’ kelimesi kullanılmadığı için son dönemlerde yavaş yavaş telaffuz imlasına doğru bir yöneliş görüyoruz. Bu da imla kargaşasına yol açmış görünüyor. Dolayısıyla Elyazma Risale-i Nur nüshalarında bu kelimenin yazılışında bir imla birliği görülmemektedir.  

‘POT’ kelimesi ise; elyazma Risale-i Nur nüshalarında aynı imlalarla yazılmıştır. İncelediğimiz 5 ayrı nüshanın tamamında da bir imla birliği vardır. Bu kelime başta Kamus-ı Türkî ve Redhose lügatleri olmak üzere bütün birincil kaynak lügatlerde pe+vav+te harfleriyle yazılmıştır. Kelimenin elyazma Risale-i Nurdaki imlası da aynen böyledir. POT KIRMAK deyiminin bu şekilde yazıldığı müberhendir.

“Put’la pot aynı harflerle yazılır, o halde kelime put’tur” diyenlere şunu sormak hakkımız:

Eğer bu iki kelime arasında imla farkı yoksa, Üstad ve talebeleri bunu nasıl okuyorlardı? Elimizde ses kayıtları yok. O halde konuyu son şahitlere, yani yaşayan talebelerine sormak gerekir.

Üstadımızın talebelerinden Mehmet Nuri Güleç’in (Fırıncı Abi) verdiği bilgi bu konuyu aydınlatıyor: “Üstadımıza Risale-i Nur’u çok kez okuyan Ceylan Abi’ye sormuştum. Ceylan Ağabey kelimenin ‘pot kırmak’ olduğunu söyledi” (NOT: 1963 tarihinde bir trafik kazasında vefat eden Ceylan Çalışkan’ın nüfus cüzdanının arasından şu vesika çıkmıştı: "Ceylân benim vekilimdir. Nur'a ait işleri benim hesabıma yapar." Said Nursî)

Netice: Kelime aynı yazılsa dahi telaffuzu aynı değilmiş; ‘pot kırmak’mış.

3.NAKLİ DELİLLER:

Bediüzzaman Hazretleri Risale-i Nur eserlerinin yanında talebe ve varisler de bırakmıştır. Bugün çok şükür ki bazı varis ve talebeleri hayattalar. Üstad hazretleri Risale-i Nur konusunda Gül ve Nur heyetinden 12 talebesini varis olarak tayin etmiştir. (Nur’un varisleri soyut bir heyet değildir, 12 kişinin isim ve künyeleri bizzat Üstad tarafından Emirdağ Lahikası’nda ayrı ayrı yazılmıştır. s.136.) Bu ağabeylerimiz hem Üstadımızın rahle-i tedrisinde bulunmuş talebeleri, hem Üstadımızın varisleri, hem de Risale-i Nur’un nâşirleridir. Milyonlarca kelimeden oluşan Risale-i Nur Külliyatı Üstadımızın talebeleri vasıtasıyla bize intikal etti. Eğer bir kelimede tereddütümüz varsa bir zahmet, bir telefon açıp “Ey Üstad’ımın talebeleri, bu kelimenin aslı nedir? Zira sizler bu kitapların birinci muhatabı idiniz. Bu kitapları Üstad size, siz Üstad’a Barla’nın dağlarında, Kastamonu’nun yaylalarında, Emirdağ’ın bağlarında elif elif okumuştunuz; harfleri ve kelimeleri ilmek ilmek dokumuştunuz” diye sormak çok mu zordur?

Bendeniz o ağabeylerden ulaşabildiklerime sordum ve yazıyorum:

Üstadımızın talebe ve varisleri Hüsnü Bayram ve Abdullah Yeğin ağabeyler: “Bu kelimenin doğrusu pot kırmaktır” dediler.

Abdullah Yeğin ağabey aynı zamanda Yeni Lügat’in müellifidir. Yeni Lügat’teki POT KIRMAK deyimi ile Risaledeki kelime harfi harfine aynı yazılmış. Yeni Lügat’ten delil getirip, o lügati yazana itimat etmemek nasıl izah edilebilir?

Neşriyatta önemli bir varis olan Ahmet Aytimur ve Üstadımızın âlim bir varisi olan Said Özdemir Ağabeyler bu kelime pot kırmaktır diye açıklama yaptılar.

Merhum Sungur ağabeyin ve diğer bütün ağabeylerin nezaretlerinde basılan bütün kitaplarda söz konusu kelime: POT KIRMAK.

Şimdi hüküm zamanı:

El yazmalar, lügat ilmi, dilbilgisi, belagat ilmi, tarih ilmi, müellifin talebe ve varisleri ittifak ve icma ile “Bu kelimenin doğrusu budur, sadece kelimeye değil, kelimenin manasına, söylendiği tarih, mekân ve zamana da bakın…” diyorlarsa… hâlâ hangi vehimlere, hangi sözlük oyunlarına itibar edilir?

Bu yazılardan maksadımız -haşa- Üstad hazretlerine ne pot, ne de put kırdırmaktır. Sadece ve sadece O’nun ne dediğini anlamak; Risale-i Nur’da kullanılan kelimelerin ne olduğunu tespit etmektir. Biz kelimeyi doğru olarak tespit edelim; isteyen istediği gibi tevil yahut tefsir edebilir, elbette buna kimse bir şey diyemez.

Kelimeler manaların kaplarıdır. Kelimeler önemlidir; zira manalar o kaplarla taşınır.

Selam hakikat âşıklarına olsun!

KAYNAKLAR: 1.Emirdağ Lahikası (Osmanlıca Elyazmalar), 2.Barla Lahikası (Osmanlıca Elyazmalar) 3.Kâmûs-ı Türkî (Şemseddin Sami), 4.Lügat-i Nâcî (Muallim Naci) 5.Yeni Lügat (Abdullah Yeğin) 6.Osmanlı Tarih Deyimleri Ans. (M. Zeki Pakalın) 7.Turkish and English Lexicon (James Redhouse) 8.Osmanlıca-Türkçe Lügat (Ferit Devellioğlu) 9.Nutuk (Mustafa Kemal) 10.Modern Türkiye’nin Doğuşu (Bernard Lewis)

 

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
37 Yorum