Lâ ilâhe illah demenin zamanı

Tahammülsüz, hoşgörüsüz, peşin hükümlü, ateist, dinsiz, imansız, alabildiğine İslâm düşmanı insanlarla karşılaştığınızda nasıl bir tavır takınırsınız?

Siz de onların düşmanca tavırlarına karşı şiddetle mukabele eder, haddini bildirmeye mi kalkar, yoksa izzetinizi yitirmeden makul çerçevede İslâmın güzelliklerine hal ve kaliniz ile ayna olmaya mı çalışırsınız?

Mekke’nin fethine kadar İslâm düşmanlığı yapan, fakat fetih esnasında ve daha sonra Ebû Süfyan, Ebû Cehil’in oğlu İkrime gibi nice azılı düşmanın İslâm'ın sinesine teslim olduklarını görünce ikinci şıkkı seçmemiz gerektiğini anlıyoruz.

Kimi ilim adamıdır bunların. Kimi liderdir, kimi sanatkârdır, kimi şu veya bu meslek sahibidir. Nice bağnaz insan bir olay üzerine hizaya gelir, gerçekleri görmeye başlar. Gerçeği araştırma arzusu taşıyan bir insanın gerçekler gerçeği olan İslâmı, Kur’ân’ı tanımaması, takdir etmemesi mümkün değil. Şu örnekte olduğu gibi.

Tayland Üniversitesi Tıp Fakültesi dekanı Tacakito Tagatagason Suudi Arabistan’ın Riyad şehrinde Kral Abdülaziz Üniversitesinde düzenlenen tıp konferansına katıldığında Yemenli bilgin Abdülmecid Zindanî ile bir sohbet esnasında Kur’ân’da ceninle ilgili âyetleri anlatır. Bu âyetlerden biri şöyle: “Sonra onu sağlam ve korunmuş olan anne rahmine bir damla su olarak yerleştirdik.

“Sonra o su damlasını pıhtılaşmış bir kan olarak yarattık. O pıhtılaşmış kanı bir parça et olarak yarattık. O et parçasını kemikler olarak yarattık. Kemiklere de et giydirdik. Sonra da onun bambaşka bir yaratılışla inşa ettik. Yaratıcılık mertebelerinin en güzelinde olan Allah’ın şanı ne yücedir!”1

Bu ve buna benzer âyetler karşısında çarpılır âdetâ Tagatagason. Zindanî’ye “Bir insanın bunu bilmesi mümkün mü?” diye sorar. Sonra da, “Peki, der, “Muhammed bunları nasıl bildi?”

“Allah bildirdi ona” cevabını aldığında bir Budist olah Tacakito Tagatagason “Allah kim?” diye sormaktan kendini alamaz. O da Allah’ı anlatır. Bu ilmî açıklamaları gayet makul gören Tagatagason Müslüman olacağını belirtir. Ertesi gün konferansının uygun bir yerinde hayranlığını dile getirdikten sonra, “Lâ ilâhe illlallah demenin zamanı geldi” diye Kelime-i Şehadet getirirerek Müslüman olduğunu ilân eder.2

Kur’ân’daki ilmî hakikatler tarafsız, düşenen, araştıran insanları dün olduğu gibi bugün de Müslüman yapmaya devam ediyor.

DİPNOTLAR:

1. Mü’minûn Sûresi: 13-14.

2. Kur’ân ve Hadiste Bilim ve Şifa Mu'cizeleri, s. 70.
Yeni Asya

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.