Kutup Kardeşler, Bediüzzaman ve İslam'ın Zaferi

Kutup Kardeşler, Bediüzzaman ve İslam'ın Zaferi

Mustafa Özcan: '20’inci yüzyıl cahiliyet ve karanlık asır ise inşallah 21’inci yüzyıl İslam ve aydınlık asrı olacaktır.'

Risale Haber - Haber Merkezi
 
Yazar Mustafa Özcan, Milli Gazete'deki yazısında Muhammed Kutup ile Seyyid Kutup kardeşlerin asra yönelik ifadeleri ile Bediüzzaman'ın ifadeleri arasında bağlantı kurdu. 
 
Kutup Kardeşlerin "toplum üzerinden ve topluma yansımaları üzerinden" yaptıkları isimlendirmeleri, Bediüzzaman gibi isimlerin "vazifeli şahıslar üzerinden" yaptığını belirten Özcan "Bediüzzaman büyük cahiliyete Büyük Deccal adını verir. Yansıma cahiliyete ise Küçük Deccal, İslam Deccalı adını verir." dedi. 
 
İmam Rabbani ve Bediüzzaman'ın "telahuk-u efkar" ifadesine paralel olarak "‘telahuku ecyal" ile nesillerin eklemlenerek İslam'ın zaferine zemin hazırladığını belirten Özcan: "Zafere ulaşmadan pes etmek ve umutsuzluğa teslim olmak yok" dedi.
 
Mustafa Özcan'ın yazısının ilgili kısmı:
 
Muhammed Kutup ile Seyyid Kutup iki kardeşten öte ruh ikiziydiler. Muhammed Kutup ağabeyi Seyyid Kutup’un açtığı çığırı ikmal etmiştir. Seyyid Kutup’un Yoldaki İşaretler kitabı çok tartışılmıştır. Bu kitap fikrinin bir hülasası ve nektarıdır. Bu kitapla alakalı olarak çokları Seyyid Kutup’un yaşadığı topluma yabancılaştığını ve tekfirine neden olduğunu ileri sürerler. Toplum İslam’a yabancılaştığı oranda Seyyid Kutup’un topluma yabancılaştığı bir vakıadır. 
...
Muhammed Kutup, Yoldaki İşaretler kitabını daha da açmış ve tafsil etmiştir. Yirminci Yüzyılın Cahiliyeti (Cahiliyetü’l Karni’l İşrin) kitabı, Seyyid Kutup’un kaldığı yerden devamıdır. Yirminci Yüzyılın Cahiliyeti aslında asra teşhis koymaktır. Muhammed Kutup yirminci yüzyılın ikinci cahiliyet asrı olduğunu yazmıştır. Batı merkezli bir cahiliyet asrı. Bunun içinde adını, 14’üncü yüzyılın değil, 20’inci yüzyılın cahiliyeti koymuştur. Lakin Batı’ya bağımlılık suretiyle ve edilgenlikle Müslümanlar da bu anafora kapılmışlardır. Zira 20’inci yüzyıl da Müslümanlar istiklaliyetlerini ve siyasi bağımsızlıklarının sembolü olan hilafeti yitirmişlerdir. Hicri 14’üncü yüzyılda da toplum olarak Müslümanlar Batı cahiliyetinin gölgesinde yaşamışlar ve onun tortularına kapılmışlardır. 
*
Kutup kardeşler asra yönelik adlandırmayı şahıslar ve oyuncular üzerinden değil toplum üzerinden ve topluma yansımaları üzerinden kurgular ve yaparlar. Bediüzzaman gibiler ise bu isimlendirmeyi vazifeli şahıslar üzerinden yaparlar. Bediüzzaman büyük cahiliyete Büyük Deccal adını verir. Yansıma cahiliyete ise Küçük Deccal, İslam Deccalı adını verir. 
Bu anlamda Seyyid Kutup’un yüzleştiği Nasır İslam deccallarından biridir. Bundan dolayı Seyyid Kutup’un ve Muhammed Kutup’un akran ve dostlarından Ebu’l Hasan en Nedevi Türkiye-Mısır karşılaştırmasında Nasır boyutuyla alakalı şu benzetmeyi yapar: Mısır, Nasır’la birlikte Kemalizm benzeri bir ideoloji olan Cemalizme geçmiştir. 
...
Elbette Seyyid Kutup’un idamından ve Mısır hapishanelerinde inanılmaz işkence seanslarından sonra Şükrü Mustafa ve Cemaatü’l müslimin gibi sağlıksız ve tekfirci isim ve akımlar türemiştir. Bunlardan dolayı Seyyid Kutup mu suçlanmalı yoksa bu ortamı oluşturan anlayış ve Sami Şeref gibi cellatlar mı? Evet! Batı modernizmi yirminci yüzyılın cahiliyetini temsil etmektedir. Bununla birlikte Muhammed Kutup sünnetullah konusunda agah ve temkinlidir. Temkin için sabrın gerekli olduğunu bilir. Zaten Kur’an, yeryüzüne varis olacak hayırlı halef kulların ‘lemma saberu/sabır ettiklerinde’ sırrına riayet ettiklerinde zafere ulaşacaklarını ifade etmektedir. Bundan dolayı Muhammed Kutup kurulu düzenlerle vaktinden evvel ve erken bir hesaplaşmaya ve kapışmaya girilmesini doğru bulmaz ve uygun görmez. Musa Aleyhisselam’ın Tih yolculuğundaki gibi dönüş ve dönüşüm seferinin veya zafer yolculuğunun birkaç nesli tüketebileceğini ama zaferin sonunda geleceğini müjdelemektedir. İmam Rabbani ve Bediüzzaman ‘telahuku efkar/ fikirlerin demetlenmesi ve eklemlenmesi’ tabirini kullanır. Biz buna paralel burada ‘telahuku ecyal/nesillerin eklemlenmesi’ tabirini kullanabiliriz. Nesillerin eklemlenmesiyle tarihi demlenme gerçekleşir. Zafer, İsam Attar’ın ifadesiyle nesillerin gayretinin toplamı ve ortak sonucudur. 20’inci yüzyıl cahiliyet ve karanlık asır ise inşallah 21’inci yüzyıl İslam ve aydınlık asrı olacaktır. Muhammed Kutup’un da ifade ettiği gibi, iki cahiliyet dönemi vardır. Birincisi gittiğinde yerine İslam gelmiş ve insanlığı güneş gibi aydınlatmış ve ışığa boğmuştur. 20’inci yüzyılın perdelerini kapatmasıyla birlikte İslam güneşi yeniden doğuyor, parlıyor. Kurucu nesillerin yerini inşallah zafer nesli alıyor. Aydınlığın sınırlarında dolaşıyoruz. Kurucu ataların meşalesini inşallah zamanın burçlarını dikeceğiz (http://www.alsahwa-yemen.net/subjects.aspx?id=39413 ). Karanlık dağılırken aydınlık sınırlarımızda geziniyor. Zafere ulaşmadan pes etmek ve umutsuzluğa teslim olmak yok. 
 

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum