Levent BİLGİ-

Levent BİLGİ-

Kürt/Demokrasi Açılımında Nurcular nerede?

Hükümet şöyle veya böyle gecikmiş bir Kürt/Demokrasi açılımı başlattı.
Bence bunu belli bir ırkın açılımı olarak zikretmek hem bu ülkede yaşayan Kürtlere hem de Türklere bir hakarettir.
Her samimi Kürt ve Türk de biliyor ki bu ülke hepimizin. Bu ülkeyi İstanbul’un, Ankara’nın aristokratları değil, Mardin’in, Manisa’nın çocukları beraber kurtardı, beraber kurdular. Ve bu ülkeye gerçek anlamda bir demokrasi gelmedikçe ne Türkler, ne de Kürtler rahat edecek, gelişebilecekler.

Bugün Rektörler üniversitelere başörtülü almazken gençlerin ırklarını sorgulamıyorlar. Cumhurbaşkanımızın eşi askeri alanlara giremiyor, hatta askerler bir cüzamlı gibi onunla tokalaşmamak için tören alanlarından kaçıyorlar. Bugün bu ülkede milletvekilleri bile düşüncelerini rahatlıkla söyleyemiyorlar. Ben ise bir yazar olarak şu yazıyı  yazarken, başıma bir iş gelir mi diye her kelimesinde on defa düşünüyorum. Bu örnekleri yüzlerce çoğaltabiliriz, ama bazılarını zikretmek bile yasak bugün. Tüm bunlar Kürt/Türk sorunu mudur, demokrasi sorunu mudur?

Ben bu ülkede ayrı ayrı Kürt, alevi, başörtüsü vs. sorunu olduğuna inanmıyorum. Bizim hepimizin büyük bir demokrasi sorunumuz var. Bu koşulsuz Demokrasi Türküne de, Kürdüne de, Alevisine de, hepimize lazım. Hatta yaşamak için olmazsa olmazımız.
Ve yine herkes de biliyor ki mevcut ihtilal anayasayla gerçek bir demokrasiye ulaşabilmemiz de mümkün değil.

Her ne kadar partiler kaçmaya çalışsa da bu işin ucu tüm anayasaya kadar gelecek ve biz bir gün bu anayasayı toptan kulağından tutup bir kenara koyacağız. Avrupai bir anayasaya kavuştuğumuz gün artık tek tek Kürt, alevi, başörtüsü, konuşma, yazma sorunlarını konuşmuyor olacağız.

Bu konuların bir de pratik yönleri var. Yasaları değiştirebiliriz, ama insanların zihniyetlerini, tabularını, yaşayışlarını, aşklarını, bakışlarını, hatta gülüşlerini nasıl demokratikleştireceğiz?
İşte bu konuda âdeta arazide çalışarak bir takım teklifler getiren en önemli isim Said Nursi. O Bitlis’in bir Kürt köyünde doğdu. İlk konuştuğu dil Kürtçeydi. Kürt medreselerinde okudu. Kürtlerin içinde Seyda adıyla meşhur oldu. Dünya Savaşında yüzlerce talebesinden oluşan Kürt Gönüllü Birliğini kurdu ve esir düşünceye kadar Ruslarla savaştı. Hatta bir araştırmacıya göre, Balkan Savaşı’nda İstanbul Bulgarlar tarafından kuşatılınca, Enver Paşa Said Nursi’nin kurduğu bu Kürt gönüllülerini İstanbul’a çağırarak, sivil bir hareketle Bulgarları İstanbul’dan  attırdı. Ve bu gönüllülerle beraber Edirne’yi geri aldı!

Said Nursi Türk ve Kürtlerin bir vücut gibi olduklarını savundu. İlk dönemi ne kadar Doğu’da Kürtlerin arasında geçmişse, son dönemleri de o kadar Batı’da Türklerin arasında geçti. Hem Türklerden, hem Kürt ve Araplardan pek çok talebesi oldu. Bunlar Türkü, Kürdü ve Arabıyla öyle talebelerdi ki, bu yola Üstadlarıyla beraber baş koymuşlardı. Hiç biri asla Said Nursi’nin  ırkını bir defa bile sormadı, sorgulamadı. (Yüzlerce Said Nursi’yi görmüş kişinin hatıralarında, ben ona ırkını sordum, o da şuyum dedi, diye bir hatıra yok.) Türküyle, Arabıyla, Kürdüyle beraber savaşlarda öldüler, hapishanelerde aylarca yattılar, işkenceler gördüler; ama davalarından bir an için bile dönmediler. Bugün her üç milletten insanlara Avrupa’lı, Asya’lı pek çok milletten Risale-i Nur talebeleri de katıldı.

Said Nursi bu demokrasi hassasiyetini ta II. Abdülhamit dönemlerinde hissetti. Türk, Arap ve Kürtleri din kardeşliği ve demokrasi anlayışında bir araya getirmek ve memlekete sahip çıkmalarını sağlamak için pek çok cemiyetlere katıldı. Gazetelerde bu anlamda yazılar yazdı. Hatta bir gazete çıkarmaya çalıştı. Devletin en yüksek dini organı olan zamanın Dar’ül Hikmet-i İslamiye’sinde çalışmalar yaptı. Bu da yetmedi Doğu’da insanlara Meşrutiyet bilinci vermek için dağ, taş, dere, tepe demeden dolaştı, aşiretlerle sohbetler yaptı. Bazı ulemanın demokrasiye karşı çıkmalarına karşılık O şiddetle meşruti bir yönetimi savundu. Bu konuşmalarını Münazarat isimli kitabında topladı. Cumhuriyetin kurulmasından sonra da, bu demokrasi bilincine yönelik pek çok mektuplar yazdı.

Peki bu demokrasi aşığı insanın talebeleri bugünkü açılımda ne yapıyorlar?
Sadece tenkit ediyorlar.
Bir kısım insanlar niye hükümetin açılımında Said Nursi yok diye soruyor?
Peki kim Said Nursi’nin fikirlerini, pratiklerini, tekliflerini bu açılıma koyacak?
Hükümet bu konuda her türlü teklife açığız diyor. STK’larla görüşüyor.
Peki Nurcuların bu konudaki teklifleri, projeleri nelerdir?

İtiraf edelim, hiç bir şey.
Birilerine Said Nursi’yi açılıma niye almıyorsunuz diye tenkit etmek hiçbir şeyi çözmez. Veya onlara Münazarat dağıtmanın da bir anlamı yok.
Tayyip Erdoğan ne anlasın Said Nursi’den veya Münazarat’tan.
Ama adamlar “her türlü desteğe, teklife açığız” diyorlar. Size dost milletvekilleriyle en üst kademelere kadar pek âlâ ulaşabilirsiniz.

Nerede projeleriniz, pratik teklifleriniz, çözüm yollarınız?
Ülkenin her yerinde, doğusunda batısında üniversite mezunu, hatta üniversite doçenti, profesörü yüzlerce Kürt, Arap, Türk Risale talebesi var.
Ne yapıyor peki bunlar?
Said Nursi, davasını anlatabilmek için mahkemeleri bile kürsü yapmış.
Şimdi birileri sesleniyor, “hadi buyurun anlatın projelerinizi.”
Bizde tık yok.

Pardon, “niye bu işte Said Nursi yok” diye tenkit etmeyi iyi biliyoruz.
Bu sessizliğin vebalini her fırsatta Said Nursi’ye övgüler gönderenler nasıl taşıyacaklar?
Said Nursi’yi övmenin Onu anlamak demek olduğunu sanıyoruz!
Acaba nerede bu Nurcular, kurdukları onlarca vakıflar, dernekler, yayın organları, gazeteler, dergiler, televizyonlar, eğitim kurumları?
Bu zamanda Risaleleri konuşturmazsak ne zaman konuşturacağız?

NOT: Gayemiz bağcıyı dövmek olmayıp, üzüm yemek olduğu için söylüyorum. Aslında bu çalışma bir kuruluşun önderliğinde ve sponsorluğunda 2-3 ayda tamamlanabilir. Ben yıllardır bu konuda, farklı gruplardan beyinlerin katılımıyla bir kongre yapılması gerektiğini söyleyip duruyorum. Böyle bir çalışmaya katılacak, ehliyetli pek çok arkadaşımızın varlığını bilmek çok güzel. Tek eksik hamiyetli bir organizasyon!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
24 Yorum