Küresel vicdan nerede?

1993 yılında Chicago'da farklı inanç sahiplerinin ortaklaşa kabul ettikleri bir Küresel Ahlak Deklarasyonu yayınlandı.

Küresel Ahlak İlkeleri olarak görülen bu deklârasyonda neler vardı, hatırlayalım;

1.Küresel ekonomi, küresel siyaset ve küresel çevre büyük krizdedir.

2.Küresel ahlak olmadan küresel düzen olamaz.

3.İnsanların barış içinde bir arada yaşayacağı bir bakış gerekiyor.

4.Küresel ahlak yeni bir ideoloji veya yeni bir din değildir.

5.Küresel ahlak bütün dinlerin ve (seküler) dünyevi ahlakın öğretilerinin uzlaştığı değerlere dayanır.

6.Hiç kimse dini, rengi, düşüncesi, cinsiyeti yüzünden dışlanmamalıdır.

7.İstisnasız her insana insanca muamele yapılmalıdır.

8.Kimse kendisine yapılmasını istemediğini başkasına yapmamalıdır.

9.Irksal, cinsel, bireysel, sınıfsal her türlü egoizm reddedilmelidir.

10.Hayata saygılı, şiddet içermeyen bir kültür benimsenmelidir.

11.Sadece insan değil, yeryüzündeki her şey saygıdeğerdir.

12.Adil ekonomik düzen olmadan küresel barış olmaz.

13.Ekonomik ve siyasi güç, vahşi üstünlük kavgalarına değil, insanlığın hizmetine yöneltilmelidir.

14.Açgözlülük insan ruhunu öldürür. Alçakgönüllülüğe değer verilmelidir.

15.Gazeteci, bilim adamı, doktor, her meslek kendi etik kurallarını geliştirmelidir.

16.İnsan bilinci gelişmeden dünya asla iyiye götürülemez.

*

Yıl 2012.

Aradan geçen 19 yılda hep sorunlar konuşuldu, ama sadece konuşuldu.

Ne zaman çözüme sıra gelinse, hep uzaklaşıldı.

Sürekli çözüme teğet geçildi.

Bu deklarasyon yayınlandığında şu içinde bulunduğumuz küresel krizden eser yoktu.

Bugün bütün dünyayı saran bir kriz var ve üstelik bu kriz ekonomik olmaktan çıkmış, politik ve sosyal krize dönmüş durumda.

*

İstanbul'da dün başlayan ve bugün de sürecek olan Dünya Ekonomik Forumu'nun açılışında konuşan Başbakan Erdoğan'ın dikkat çektiği gibi, artık dünya küresel bir köye dönüşürken, artık vicdan da küreselleşmeli.

Ama nasıl?

Avrupa ekonomik entegrasyona giderek ortak para birimi euro'ya geçti.

Ama para birliği sosyal birliğe dönüşmedi.

Bugün Avrupa'nın yarısı ekonomik olarak batmış olmasına rağmen, Almanya, Fransa gibi ülkeler, batan AB ülkelerine yardım yapmak konusunda anlaşamıyor.

*

Dünya Ekonomik Forumu kapsamında İstanbul'a gelen Accenture Yönetim Danışmanlığı'nın Strateji Bölümü Genel Müdürü Mark Spelman ve Accenture Türkiye Genel Müdürü Tolga Ulutaş'la, Swissotel'de bir araya geldik.

Mark Spelman'ın en son hazırladığı Avrupa ülkelerini ve aynı zamanda Türkiye'yi kapsayan ülkenin ekonomik durumu ve iş gücü raporunu birkaç ekonomi yazarıyla birlikte kendisinden dinledik.

120'nin üzerinde ülkede 230 bin danışmanla hizmet veren ve 10 yıldır Türkiye pazarında faaliyet gösteren Accenture Enstitüsü dünyanın en büyük danışmanlık şirketlerinden biriymiş.

*

Raporda AB ülkeleri ve Türkiye ile ilgili önemli tespitler var.

Mark Spelman'ın ağzından bazı tespitleri kısaca aktaralım;

Küresel ekonomiye 3 ayrı bakış açısı var. Ekonomistler, politikacılar ve iş dünyası. Sorunların büyümesi bu 3 bakışın birbiriyle örtüşmemesinden kaynaklanıyor.

Ekonominin bir makro tarafı var, bir de makro verilerin halka ne kadar yansıdığı yönü var.

Önce Avrupa ülkelerine bakalım; AB ülkelerinde 216 milyon çalışan, 24 milyon işsiz var. 15 milyon da iş aramaktan vazgeçen umutsuz insan var.

55 yaşın üzerinde, işsiz kalmamak için çocuk bakıcılığı yapan 7 milyon da kadın var.

*

Bütün dünyada hem işsizlik, hem de niteliksiz eleman sayısı artıyor.

Çalışanların büyük çoğunluğu niteliksiz eleman haline dönüşüyor. Bu da şimdilik dikkat çekmeyen gizli bir tehlike.

Neden?

Eğitim sistemi, teknolojik gelişmeyle değişen iş dünyasına uygun eleman sağlayamıyor.

Mesleki eğitim sorunu sadece bizim değil, AB'nin de en büyük sorunu.

Yani küresel bir eğitim sorunuyla karşı karşıyayız.

Accenture Enstitüsü'nün raporunda da buna dikkat çekilmiş.

*

Araştırmalara göre 2015 yılında AB ülkelerinin 700 bin elemana ihtiyaçları olacak.

Ve bunun nasıl sağlanacağı ise bilinmiyor.

Çalışanların yetkinliğini artıran şirket sayısı yüzde 18, gerisi 'Yapmak lazımla' vakit geçiriyor.

*

Türkiye, zirai toplumdan-endüstri toplumuna, oradan da servis endüstrisine doğru hızla dönüş-türül-ürken, işsizlik gibi ülkesinde yıllardır kronikleşmiş hale gelen bu küreselleşmiş sorunu

Nasıl çözecek?

Bu sorunun cevabını bulmak için eğitimciler, iş dünyası ve hükümet ne zaman bir araya gelmeye başlayacaklar?

Bu konuya Cuma günü devam edelim.

Yeni Şafak

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.