Kurban bayramı ve tekbirler/Tekbir penceresinden bir tebrik!

Kurban kesmek:

Kurban kesmek, özellikle Hz. İbrahim’in gördüğü rüya üzerine oğlu İsmail’i Allah’a kurban etmeye teşebbüs etmesiyle insanların bir geleneği haline gelmiştir. Hz. İbrahim’in bu fedakârlığa soyunması, kendisine “Halilurrahman=Allah’ın dostu” unvanını kazandırmıştır. Onun samimiyetini test eden Allah sonunda imtihanı kazandığına hükmetti ve “artık Rabbine karşı gösterdiğin samimiyet anlaşılmıştır” diyerek oğlunun yerine, Cebrail’le kurban etsin diye büyük bir koç göndermiştir. Ondan böyle, insanlar İsmail gibi canları olmasa da, canlarının yongası olan mallarını Rablerine kurban etmeye devam ediyorlar.

Kurban bayramının en önemli bir özelliği Kurban kesmektir. Kurban, kurbiyetten gelir, Allah’a yakın olmayı ifade eder. “Unutmayın ki ne o kurbanların etleri, ne de kanları asla Allah’a ulaşacak değildir. Lâkin O’na ulaşan tek şey, kalplerinizde beslediğiniz takvadır/Allah’a olan saygınızdır. O, bu hayvanları sizin emrinize verdi ki, sizi doğru yola eriştirdiği için O’nun yüceliğini ilan edesiniz. Öyleyse güzel davrananları müjdele.” (Hac, 22/37) mealindeki ayette kurban kesmenin asıl gayesi, insanların Allah’a yakınlığını, O’na olan saygılarını ilan etmektir.

Tekbir getirmek

Kurban bayramının ayrıcalıklı bir özelliği de tekbir getirmektir. Hac görevinin önemli birer nişanesi olan kurban ile tekbirler, Hz. İbrahim gibi tevhid bayrağının sembolü olan bir peygamberin hayatından fedakârlık ve feragat mesleğine dair hatıralarının bir canlandırılmasıdır. Bu konuyla ilgili sahnede ilk rol almak hacılara aittir. Hz. İbrahim’in inşa ettiği ve binlerce yıldan beri en kutsal bir mabet görevini yerine getiren Kâbe ve civarında hac farizasıyla ilgili kulluk faaliyetlerini icra eden hacıların o kutsal mekânlarda yüksek sesle getirdikleri Tekbirlerin ayrı bir manası, ayrı bir ehemmiyeti vardır.

Bediüzzaman hazretlerinin belirttiği gibi, kurban bayramında hacılar ve onlara katılmak üzere dünyanın her tarafında bulunan -yüz milyonlarca-müminlerin bayram günlerinde "Allahü Ekber" "Allahü Ekber" "Allahü Ekber” diyerek tekbir getirmeleri, koca küre-i arz büyüklüğünde bir kulluk ilanıdır. Yerküresini çınlatan ve göklere uzanan bu sesli tekbirler, on beş asır önce Hz. Peygamberin (asm) ve ashabının söylediği “Allahu Ekber”lerin bu asra çarpan bir yankısıdır. Demek ki, Hz. İbrahim’in hatırası yanında Hz. Muhammed’in (asm) hatırasının da bunda büyük hatırı vardır.

“Allahu Ekber” ne demektir?

“Allahu Ekber” ifadesi, kısaca“Allah en büyüktür/Allah her şeyden daha büyüktür” manasına gelir. Bunun açıklamasını birkaç madde halinde yapmakta fayda vardır:

a)Allahu Ekber Min Külli Şeyin İlmen ve Kudreten:

Yani: Allah ilim ve kudretiyle her şeyden daha büyüktür, daha üstündür, daha güçlüdür, daha alîmdir. Bediüzzaman hazretlerinin ifadesiyle: “Allahü Ekber"in bir vech-i manası: Cenab-ı Hakk'ın kudreti ve ilmi her şeyin fevkinde büyüktür, hiçbir şey daire-i ilminden çıkamaz, tasarruf-u kudretinden kaçamaz ve kurtulamaz. Ve korktuğumuz en büyük şeylerden daha büyüktür. Demek haşri getirmekten ve bizi ademden kurtarmaktan ve saadet-i ebediyeyi (ebedi mutluluk diyarı olan cenneti) vermekten daha büyüktür. Her acib ve tavr-ı aklın haricindeki her şeyden daha büyüktür.” (Asa-yı Musa, 51)

“Ey insanlar! Sizin hepinizi yaratmak veya hepinizi öldükten sonra diriltmek bir tek kişiyi diriltmek gibidir. Allah semîdir, basîrdir /her şeyi hakkıyla işitir ve görür.” (Lokman, 31/28), “Allah O yüce Yaratıcıdır ki yedi kat göğü ve yerden de onların benzerini yaratmıştır. Allah’ın emri ve hükmü bunlar arasında inip durur ki, Allah’ın her şeye kadir olduğunu ve Allah’ın her şeyi ilmiyle ihata ettiğini siz de bilesiniz.” (Talak, 65/12) mealindeki ayetlerde, Allah’ın, tavr-ı aklın haricindeki işleri yapabilecek ilim ve kudrete sahip olduğuna işaret edilmiştir.

“Bu mana itibariyledir ki, darb-ı mesel hükmünde büyük musibetlere ve büyük maksadlara karşı, herkes "Allah büyüktür, Allah büyüktür" der; bu sözü kendine teselli ve kuvvet ve nokta-i istinad yapar.” (Asa-yı Musa, 52)

Bu ayet ve hadis-i şerifte; açıkça “Allah’ın ilim ve kudretiyle her şeyden daha büyük olduğuna” işaret edilmiştir.

b)Allahu Ekber Min Külli Şeyin Rahmeten ve Re’feten:

Yani: Allah sonsuz rahmet ve şefkatiyle her şeyden daha merhametli, daha şefkatlidir. Dünyanın en merhametlilerinin merhamet ve şefkatleri bir araya gelse, Allah’ın merhamet ve şefkat deryasının yanında bir damla bile değildir. “En iyi koruyan Allah’tır ve O, merhametlilerin en merhametlisidir.” (Yusuf, 12/64) mealindeki ayette bu eşsiz merhamete işaret edilmiştir.

Bir rivayete göre, Peygamber Efendimiz (asm) şöyle buyurmuştur: “Allah’ın yüz rahmeti vardır. Bunlardan sadece bir tanesini yeryüzü sakinleri arasında paylaşmıştır ki, onların kendi aralarında (bütün insanların ve hayvanların, özellikle de anne olanların yavrularına karşı) gösterdiği merhametlerin hepsi bu tek rahmetin birer yansımasıdır. Geriye kalan doksan dokuz rahmeti ise ahirette dostları için saklamıştır. Kıyamet günü Allah bu rahmeti de o doksan dokuz rahmete katacak ve bu yüz rahmetini dostlarına tahsis edecektir.” (Mecmau’z-Zevaid, 10/214).

İşte bu ayet ve bu hadisin verdiği mesaj, Allah’ın rahmet ve şefkat bakımından her şeyden daha büyük olduğu gerçeğidir.

c) Allahu Ekber Min Külli Şeyin adlen ve sıdkan ve hikmeten:

Yani: Allah adalet, sadakat ve hikmetiyle mevcut ve mevhum bütün o adalet, sadakat ve hikmetle davrananlardan daha âdildir, daha sadıktır, daha hikmetlidir. Dünyada ne kadar adalet, sadakat ve hikmet varsa, hepsi de Allah’ın adalet, sadakat ve hikmetinin birer gölgesidir.

“Rabbinin sözü, doğruluk ve adalet bakımından tam kemalindedir. O’nun sözlerini değiştirebilecek yoktur. O hakkıyla işitir ve bilir” (Enam, 6/115) mealindeki ayette Allah’ın sonsuz sadakat ve adaletine işaret edildiği gibi, “Allah hâkimlerin hâkimi değil midir?” (Tin, 95/8), Yani; “Allah her şeyi sonsuz adalet, denge ve hikmetle yaratıp tedbir ve idaresini yapmamış mıdır?” mealindeki ayette de her şeyi hikmetle yapan, dengede tutan bir hâkimin yaratmada gösterdiği sonsuz adalet ve hikmetinin genişliğine ve adalet ve hikmet bakımından Onun her şeyden daha büyük olduğuna vurgu yapılmıştır.

d)Allahu Ekber Min Külli Şeyin Afven Ve Ğufranen:

Yani: Allah mevcut ve mevhum bütün affedici ve bağışlayıcı olanlardan daha affedici, daha bağışlayıcıdır.

“De ki: Ey çok günah işleyerek kendi öz canlarına kötülük etmede ileri giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz. Allah bütün günahları affeder. Çünkü O, gafur ve rahîmdir /çok affedicidir, merhamet ve ihsanı fazladır” (Zümer, 39/53) mealindeki ayette Allah’ın affetmek ve bağışlamak hususunda her şeyden daha büyük olduğuna işaret edilmiştir.

e)Allahu Ekber Min Külli Şeyin Hilmen Ve Keremen:

Yani: Allah mevcut ve mevhum bütün yumuşak huylu, ihsan ve ikram sahibi olanlardan daha büyüktür.

Gerçekten mevcut olan veya hayalen tevehhüm edilen ne kadar ağırbaşlı, yumuşak huylu, halim-selim ve ihsan ve ikram sahibi varsa, Allah hilim ve kerem bakımından onların hepsinden daha büyüktür. Onun hilim kerem okyanusu yanında onların hilim ve keremleri birer zerre, bire katre, birer damla bile olamaz.

Eğer Allah insanları işledikleri günahlar yüzünden cezalandıracak olsaydı, dünyada tek bir insan bile bırakmazdı; ama Allah onların cezasını belirlenmiş bir vadeye kadar erteler. O vadeleri geldiği vakit hükmünü yerine getirip onları cezalandırır. Çünkü Allah kullarını tamamen görmektedir” (Fatır, 35/45) mealindeki ayette Allah’ın kullarına karşı gösterdiği sonsuz bir hilmin, yanlışları görmezlikten gelmenin ve yumuşaklığın altı çizilmiştir.

“Oku! Rabbin sonsuz kerem sahibidir. Kalemle yazmayı öğretendir. İnsana bilmediklerini öğretendir” (Alak, 96/3-5) mealindeki ayette ise, Allah’ın kullarını karşı ne kadar kerem ve ikram sahibi olduğuna işaret edilmiştir.

Bu iki ayette açıkça “Allah’ın hilm ve kerem bakımından her şeyden daha büyük olduğu” gerçeği vurgulanmıştır.

Bu konuyu daha da uzatmak ve “Allah en büyüktür/veya daha büyüktür” sözünün nasıl bir mana ifade ettiğini daha detaylı olarak açıklamak mümkündür. Ancak belirtilen hususlar, birer pencere olarak görülürse, o pencereden daha pek çok hakikatlere bakma imkânımız olduğundan, bunu şimdilik yeterli görüyor ve son olarak bu hakikatin başka bir ufkuna işaret etmekle yazımızı noktalayacağız.

f)Allahu Ekber Min Külli Ma Yüra Min Tecelliyati Celalihi Ve Cemalih:

Yani; Allah, kâinat çapında tezahür eden celal ve cemal sıfatlarının bütün tecellilerinden daha büyüktür. Demek ki, “Allah her şeyden daha büyüktür” ifadesinde yer alan hakikatin bir cihetini şöyle anlamak mümkündür: Allah’ın ilim, kudret,  hikmet ve benzeri celal ve cemal sıfatları, hakikat nokta-i nazarında kâinat çapında görülen tecellilerinin çok üstünde ve ötesindedir. Mevcut sahnelerde yer alan tecellilerin aynaları, hakiki manda bütün o sıfatların mahiyetini ve hakikatini ve özellikle de Zat- Akdesin azametini göstermekten çok uzaktır. Bu sebeple, örneğin Allah’ın kudret, ilim ve hikmetinin gerçek boyutunu sadece bu mevcudat aynalarından öğrenmek, bu tecellileri düşünerek onları takdir etmeye kalkmak yanlış olur. Çünkü bu sonlu ve sınırlı aynalar, cüzi kabiliyetleriyle o onsuz ve sınırsız sıfatların tecellilerini tamamen yansıtmaktan uzaktır.

Onlar, Allah’ın kudret ve azametini hakkıyla takdir edemediler. Halbuki bütün bir dünya kıyamet günü O’nun avucunda, gökler âlemi de bükülmüş olarak elinin içindedir. Böyle bir azamet ve hâkimiyet sahibi olan Allah, onların uydurdukları ortaklardan yücedir, münezzehtir” (Zümer, 39/67) mealindeki ayette bu hakikatin işaretlerini sezinlemek mümkündür.

İşte bu hakikate işaret etmek üzere, “Allahu Ekber”, Yani: “Allah, celal ve cemal sıfatlarının mahiyeti ve hakikati itibariyle, o sıfatların kâinat çapında görünen tecellilerinden daha büyüktür” denilmiştir.

Kurbanınız kutlu, bayramınız mutlu olsun, Allah’ın Tevfik-i  Rabbanisi her iki cihanda müminlerle beraber olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum