Kur’an’da Gerilim

Bediüzzaman Kur’an sineması der. Sinema, tiyatro, roman gibi görsel ağırlıklı sanatlarda gerilim, metnin okunabilirliğini sağlayan unsurlardan biridir. Kur’an’da vaka örgüsü yani olaylar zinciri vardır. Bu olaylar zincirinin içinde mesajların tesirleri, gerilimler üzerine kurulmuştur. Ayrıca gerilimler, Allah’a tevekkül ve güvenin oluşum anlarıdır. Mesela Kur’an’da en çok Musa kıssası, anlatımı söz konusudur. Çok ayrıntılı olarak anlatılmıştır ve anlatım bütün Kur’an’a dağıtılmıştır. Allah öyle bir sanatlı anlatım yapmıştır ki olayın tamamını birden anlatmaz, çeşitli ayetlere, epizotlara dağıtır. İnsan merak ederek bu parçaları birleştirir. Farklı ayetlerde Musa’nın(a.s) hayatının bölümleri anlatılmıştır, hepsi gerilimlidir.

Hz. Musa (a.s) doğduğunda çocuklar öldürüldüğü için Allah, annesine vahyeder ki “çocuğunu nehire bırak, biz ona sahip oluruz, endişe etme” o da oğlunu nehire bırakır, veya denize. Denize bırakmak bir gerilim, ne olacağı konusu da bir merak kuruyozite sorunudur. Allah öyle bir kurgu ile mesajını verecektir ki Firavun ailesine rastlar, hayır raslatılır. Allah bu gerilimle hem güven ve tevekkülü telkin eder.

Musa (a.s) sarayda büyür, sevilir. Bir gün şehirde bir hemşehrisinin kavgasını görür, onu kurtarmak için karşısındakine bir vurur ve adam ölür, böylece kazayla bir adam öldürür. Kaçar, bir çeşme başında çobanlar davarlarını suvarmaktadırlar. O sırada biraz uzakta iki kızcağız beklerler bir sürünün başında, Musa (a.s) onlara sorar neden durduklarını, onlar da çobanlar gittikten sonra suvardıklarını söylerler, Hz Musa onların davarlarını suvarır, kızlar sürülerini alır giderler. Babaları yaşlıdır. Kızlar durumu anlatırlar, baba onu çağırın ona ücretini verelim der. Hz. Musa gelir, yaşlı adam ona kendi hizmetinde bulunmasını tavsiye eder, o da kabul eder. Sonra bir de kızlarından birini ona verir. On yıl onların hizmetinde bulunur. Kurguya bakın; adam öldürecek, kaza ile o kızlara rastlayacak, kendini emniyete alıp uzun süre onlarla kalacak. Burada yine ‘tension’ yani gerilimler var.

Hz. Musa (a.s) peygamberliğini ilan edip, Firavun’un huzuruna gelir, onu görünce Firavun “Aaa! bu bizim sarayda büyüttüğümüz çocuk“ der, onunla alay eder. Firavun, sihirbazlarını getirir ve Musa ile mücadele başlar. Hz Musa’nın (a.s) elindeki asa yılana dönüşür ve sihirbazların bütün yılanlarını yutar. Bu hem merak, hem de gerilimdir, sihirbazlar secdeye kapanır ve Musa ve Harun’un (a.s) Rabbini kabul ederler. Firavun onlara kızar, onlar da tehditlere aldanmaz, ne olacaksa olsun derler. Gerilim, tırmanma, çözülme ve mesaj.

Kur’an bu şekilde anlatılması gerekir, bir edebiyat ve anlatı metni gibi. Çocuklar bütün yaz okurlar, kimse ne Musa’nın (a.s), ne İsa’nın (a.s), ne de Davut’un  (a.s) mücadelesini bilir, öyle gider gelirler. Yıllarca Kur’an okuyanlar ondan çıkarılacak mesajları bilmezler. Din ölüler! dinidir. Akif:

Ölüler dini değil sen de bilirsin ki bu din
Diri doğmuş duracak dipdiri durdukça zemin

Der. Kur’an denince aklımıza Yasin ve mezarlık gelir.

Firavun, Musa’nın (a.s) adamlarını takib eder, arkalarından ordusu ile gider, kızıldenizin kıyısına gelirler, ön tarafta deniz gibi bir düşman, arkada Firavun ve ordusu gibi bir düşman. Ümmeti heyecanlanır, “Ya Musa bunlar bizi öldürecek” sözlerine karşılık, Musa “Beni Rabbim sahipsiz bırakmaz, bana yolu gösterir“ der. Allah “Musa, asanı denize vur!“ der, vurunca deniz ikiye ayrılır, geriye doğru akmaya başlar. O, büyük bir gerilim ve hem de tevekkül ile güven anıdır. Deniz yol verince Musa ümmetini alır sevinirler, arkasından Firavun da ordusu ile gelir, Firavun ordusu ile boğulur, son anda inanırsa da artık geçerli bir durum değildir.

Bütün bunlar büyük gerilimler, Kur’an bu gerilimlerle hem mesajı hem de heyecanı hem de metnin okunabilirliğini sağlar. Bize konuşmayı, yazmayı öğreten Allah, kendisi nasıl bir metin kurgulamıştır. Hayret ki ne hayret! Ta yedinci yüzyılda... Bu kurgu ve gerilim unsurlarını yirminci yüzyılın anlatım sanatı ancak farketmiş. Yok yok adamlar, Kur’an’ı bütün özellikleri ile roman sanatına yüklemişler. Biz ise mezarlıkta okumuşuz. Goethe sanatçı bir filozof, roman da yazmış. O ”Beşer bütün sistemleri ve öğretileriyle Kuran ‘dan ileri gidemez“ diyor. Göze bak, algıya bak!

Gerilimler bitmez, Firavun vezirine emreder ki ”bir kule yap, bakalım Musa’nın söylediği gibi bir ilah var mı gökyüzünde“der. Zeka ve algı ne kadar felç olmuş? Kule yapılır, ancak Firavun böyle bir saçma istekten dolayı başarılı olamaz. Musa bu ahmaklık gösterisini ibretle seyreder ve Rabbinin büyüklüğünü sapıklara gösterir.

Kur’an‘da gerilim bütün olaylarda kendini gösterir, onların tamamı gerilim unsurları olarak ortaya konacaktır. Liselerde, üniversitelerde roman eleştirileri yapılır. Boş boş metinler… Kur’an ileri düzeyde bir anlatı metni ama meal okumaktan öteye geçmeyen bir uğraşı… Halbuki Kur’an’ın bütün meseleleri böyle anlatılsaydı; mesajları, insanları, olayları, daha onlarca unsur ortaya konur ve daha iyi anlaşılırdı. Musa’nın hayatı bir ibretler deposu ama ancak bu şekilde anlatılırsa... Klasik ve gelenekselden çıkamayan bir okuma düzeni. Oku oku anlama. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum