Uzun yıllar Almanya’da işçi olarak çalışan, daha sonra memleketi Simav’a gelip giden Ramazan Bektaş, “Almanya’da işçi olarak çalışmaya başlayınca bazı şeylerden çok uzak kaldık. Bir de emekli olunca Almanya’da bazı şeyler zorlaşmaya başladı. Almanya’da camilere giderdik, bir şeyler öğrenmek isterdik ama bir türlü olmuyordu. Mesela orada bizim yaşlarımızdaki emekli insanlar hep değişik konulardan, siyasetten veya başka şeylerden konuşurlardı ve çok rahatsız olurdum. Kur'ân–ı Kerîm bilmemek, beni çok rahatsız ediyordu. Daha sonra Türkiye’ye gelip gitmeye başlayınca hocalardan dersler aldık ama bir türlü olmadı.” dedi.

 

Simav’a geldikten sonra İsmail Bozyiğit ile karşılaştığını belirten Ramazan Bektaş, “İsmail Bey ile eski tanışıklığımız var. Onun da böyle bir rahatsızlığı varmış. Arpalık Caddesi'nde vetenerlik yapan Mehmet Koç’un kayınpederi olan Mehmet Ali Uslu’nun, damadının veterinerlik dükkanında Kur'ân–ı Kerîm öğrettiğini söyledi. İsmail Bey de ondan öğrenmiş ve üç ay gibi bir sürede Kur'ân–ı Kerîm’i öğrendim.” şeklinde konuştu.

 

Kütahya Şeker Fabrikası'ndan emekli olduğunu belirten Mehmet Ali Uslu ise, “Fabrikada çalıştığımız günlerde bile mesai aralarında ustabaşlarına, mühendislere, işçilere hep Kur'ân–ı Kerîm öğretirdim. Askerliğimden itibaren nerelerde çalışmışsam, hep bulunduğum yerlerde talebelerim oldu. 20 sene oldu emekli olalı, bulunduğum her yerde talebelerim oldu ve sabırla onlara Kur'ân–ı Kerîm okumayı, hiçbir ücret almadan öğretmeye çalıştım. Ramazan Amca, 74 yaşında hiçbir şey bilmiyordu. Hafta içi her gün bu işyerine gelerek Kur'ân–ı Kerîm öğrendi ve hatim yaptı. İsmail Abi getirdi Ramazan Abi'yi buraya ve birbirlerine vesile oldular. Herkese kapımız açık.” şeklinde konuştu.