Kuran okumak-2

Kur’an okumak çok önemli. Onu okuyan ve yaşayan için kabirde dost, kıyamet gününde şefaatçi, cennette arkadaş ve cehennem ateşinden koruyan bir kalkan olur. Onun için Hz. Peygamber (asm), sahabe ve diğer kâmil insanların hayatı Kur’an’ı okumak ve yaşamakla geçmiş.

Bugün Müslümanlardan Kur’an’ı okuyamayan ne kadar insan var. Bu büyük bir eksikliktir. Çünkü ibadetin noksansız olması Kur’an’ı düzgün okumakla olur. Herkesin öğrenip okuması için gayret etmesi elzemdir.

Kur’an’ın duvarda günlerce asılı kalması veya dolaplarda hapsedilmesi de yanlış. Düzenli okunması gerektiğini daha önce ifade etmiştik. Sahabelerden üç günde bir Kur’an’ı hatmedenler olmuş. Bilinen bir gerçek var ki, Allah’ın dostu insanlar her gün düzenli olarak Kur’an okumuşlardır.

Kur’an’ı düzenli ve devamlı okuma fırsatı bulamayanlar için Bediüzzaman şöyle buyuruyor:
 “Herkes, her vakit Kur’ân’a muhtaç olduğu halde, ya gabâvetinden veya başka esbâba binâen, her vakit bütün Kur’ân’ı okumayan veyahut okumaya vakit ve fırsat bulamayan adamlar, Kur’ân’dan mahrum kalmamak için, herbir sûre, birer küçük Kur’ân hükmüne, hattâ herbir uzun âyet, birer kısa sûre makamına geçer. Hattâ, Kur’ân Fâtiha’da, Fâtiha dahi Besmele’de münderîc olduğuna, ehl-i keşif müttefiktirler. Şu hakikate bürhan ise, ehl-i tahkikin icmâıdır.” Sözler 362
Üstad Kur’an okumamayı gabavet veya başka bir sebebe bağlamaktadır. Başka yerde de gafletten okunmadığını belirtiyor. Mü’minin bu sıfatlardan uzak olması lazımdır.

Kur’an okunmalıdır. Ancak Kur’an hakikatlarını mütalaa etmek de onu okumak gibidir. Bediüzzaman şöyle buyuruyor:
“İnşallah, Kur’ân’a ait mesâille iştigal, bir nevi mânevî mütefekkirane Kur’ân okumak hükmündedir. Hem ibadet, hem ilim, hem marifet, hem tefekkür, hem kıraat-i Kur’ân mânâları risalelerin istinsah ve mütalâalarında vardır itikadındayız.” (Barla Lahikası, 176)

Kur’an okunmanın özel bir zamanı yoktur. Hayırlı ibadet az da olsa devamlı olanıdır. Her gün okumak için belli bir zaman ayırmak en uygunudur. Gündüz de gece de okunması sevaplı, bereketli ve en kazançlı iştir. Ancak gece okumanın fazileti konusunda Ayet-i Kerime şöyledir:
"Geceleyin onunla (Kur’ân) teheccüd kılmak için kalk" (İsra,79) buyurmaktadır. Bu âyeti bazı âlimler şöyle açıklar: Gecenin derinliklerinde, kalbin bütün meşgale ve eğlencelerden uzak kaldığı anlarda kişinin okuduğu Kur’ân, nefse ağır ve vücuda yorucu gelse bile, daha etkili olur ve kalbe yerleşir.

"Gecenin yarısında kalk (namaz kıl), yahut bundan biraz eksilt. Veya bunu artır ve ağır ağır Kur’ân oku." (Müzzemmil, 73/3–4) Bu âyeti müfessir Hazin şöyle izah ediyor:
“Allah gece namazını emredince, peşinde Kur’ân okumayı zikretti. Efendimize, okuyacağı Kur’ân'ı yavaş yavaş okumasını emretti ki, kalbi tam bir huzura kavuşsun, âyetlerin mânâlarını düşünsün, istiğfar âyetlerini okuduğunda istiğfarda bulunsun, va’d ve vaîd âyetlerini okuduğunda korku ve ümit meydana gelsin, kıssa ve darb-ı meselleri okuduğunda ibretler alsın, böylece kalbi Allah'ın marifetiyle nurlansın." (Lübâbü't-Te'vil, 4/165)

Peygamberimiz de gece Kur’an okumakla ilgili şöyle buyuruyor:
"Kur’ân öğrenin ve okuyun. Çünkü Kur’ân öğrenip okuyan ve gecesini onunla ihya eden kimse, misk dolu ve kokusu her tarafa yayılan kap gibidir" buyurur (Tirmizî, "Edeb," 79).

"Kim gece on âyet okursa gafillerden sayılmaz. Yüz âyet okuyan kânitînden, bin âyet okuyan ise mukantarînden sayılır" (Ebû Davud, "Salât," 326, HN: 1398)

"Kıyamet günü Kur’ân, 'Ya Rabbi! Ben bu şahsı, beni okuduğu için gece uykusuz bıraktım, izin ver ona şefaat edeyim" diyecektir" (İbn Hanbel, Müsned, 2/174)

Bir hadiste de, ancak iki kişinin kıskanılabileceği, bunlardan birinin de Kur’ân öğrenip gece gündüz okuyan olduğu belirtilmektedir. (Buharî, "Fezailü'l-Kur’ân," 20)

Hz. Peygamber Efendimiz gece kalkar teheccüd namazı kılardı. Gece namazı peygamberimize vacipti. En az iki rek’at olmakla beraber genellikle sekiz rek’at kılarlar ve her rek’atta uzunca Kur’an’dan okurlardı. Buna ilave olarak her gece İsra ve Zümer sûrelerini de okur ve bunu bir hizip olarak sürdürürlerdi (Buharî, "Tefsiru Sûre 17, 1).

Annemiz Hz. Aişe gece namaz ve okumakla ilgili şöyle rivayet ediyor: “Hz. Peygamber Allah tarafından her gece uyandırıldı ve seher vakti gelmeden mutlaka hizbini bitirirdi.  (Ebû Davud, "Tatavvu," 22).

Hz. Peygamber teheccüd namazında uzun Kur’an okuduğu vakidir. Hz. Huzeyfe, Efendimiz'le namaz kıldığını ve O'nun bir rekâtta Bakara Sûresi'nden başlayarak Nisa Sûresi'nin sonuna kadar okuduğunu belirtmektedir.

Hz. Peygamberin bu ibadetini esas alan Hz. Osman, bazen gece boyunca kıldığı iki rekât namazda bütün Kur’ân'ı hatmederdi. (Taberî, er-Riyadü'n-Nadra, 2/42)

Mansur b Mu'temir (132/749) gecesini üçe böler, bir kısmında Kur’ân okur, bir kısmında ağlar, bir kısmında da dua ederdi (İbnü'l-Cevzî, Sıfatü's-Safve, 2/115)

Hz. Peygamber, bir gece Hz. Ebû Bekir ile Hz. Ömer'e uğramıştı. Hz. Ebû Bekir'in çok sessiz, Hz. Ömer'in ise sesli Kur’ân okuduklarını görmüş ve sabah onlarla karşılaştığında, Hz. Ebû Bekir’e sesini biraz yükseltmesini, Hz. Ömer ‘e de biraz alçaltmasını emretmişti.

Kur’an ile hem hal olmak, okumak, anlamak, hazmetmek ve yaşamak gayemiz olmalı. Allah bizleri bu manada muvaffak eylesin. Âmin

[email protected]

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.