Kur'ân nedir, tarifi nasıldır?

Kur'ân nedir, tarifi nasıldır?

Günün Risale-i Nur dersi

Bismillahirrahmanirrahim

Kur'ân nedir, tarifi nasıldır?


Elcevap: On Dokuzuncu Sözde beyân edildiği ve sâir Sözlerde ispat edildiği gibi,

Kur'ân, şu kitâb-ı kebîr-i kâinatın bir tercüme-i ezeliyesi;
ve âyât-ı tekviniyeyi okuyan mütenevvi' dillerinin tercümân-ı ebedîsi;
ve şu âlem-i gayb ve şehâdet kitâbının müfessiri;
ve zeminde ve gökte gizli esmâ-i İlâhiyenin mânevî hazînelerinin keşşâfı;
ve sutûr-u hâdisâtın altında muzmer hakâikın miftâhı;
ve âlem-i şehâdette âlem-i gaybın lisânı;
ve şu âlem-i şehâdet perdesi arkasında olan âlem-i gayb cihetinden gelen iltifatât-ı ebediye-i Rahmâniye ve hitâbât-ı ezeliye-i Sübhâniyenin hazînesi;

ve şu İslâmiyet âlem-i mânevîsinin güneşi, temeli, hendesesi;
ve avâlim-i uhreviyenin mukaddes haritası;
ve zât ve sıfât ve esmâ ve şuûn-u İlâhiyenin kavl-i şârihi tefsir-i vâzıhı, bürhan-ı kâtıı, tercümân-ı sâtıı;
ve şu âlem-i insaniyetin mürebbîsi; ve insaniyet-i kübrâ olan İslâmiyetin mâ ve ziyâsı;
ve nev-i beşerin hikmet-i hakikiyesi;

ve insaniyeti saadete sevk eden hakiki mürşidi ve hâdîsi;
ve insana hem bir kitâb-ı şeriat, hem bir kitâb-ı duâ, hem bir kitâb-ı hikmet, hem bir kitâb-ı ubûdiyet, hem bir kitâb-ı emir ve dâvet, hem bir kitâb-ı zikir, hem bir kitâb-ı fikir, hem bütün insanın bütün hâcât-ı mâneviyesine mercî olacak çok kitapları tazammun eden tek, câmi' bir kitâb-ı mukaddestir.

Hem, bütün evliyâ ve sıddîkîn ve ürefâ ve muhakkikînin muhtelif meşreplerine ve ayrı ayrı mesleklerine, herbirindeki meşrebin mezâkına lâyık ve o meşrebi tenvir edecek ve herbir mesleğin mesâkına muvâfık ve onu tasvir edecek birer risâle ibraz eden mukaddes bir kütüphâne hükmünde bir kitâb-ı semâvîdir. (Sözler, Yirmi Beşinci Söz)

Bediüzzaman Said Nursi

SÖZLÜK:

KİTÂB-I KEBÎR-İ KÂİNAT : Büyük bir kitap gibi mânâlar ve hikmetler ifâde eden kâinât.
TERCÜME-İ EZELİYE : Ezelî tercüme; Kur'ân Allah'ın kelâmı olduğu için mânâ itibâriyle ezelîdir, yâni zaman ve mekanla sınırlı değildir; bütün varlıkların mânâ, mâhiyet ve vazifelerini açıkladığı için de mevcûdâtın tercümesi hükmündedir.
ÂYÂT-I TEKVÎNİYE : Oluşla, yaratılışla ilgili âyetler; varlıklarda görülen deliller.
MÜTENEVVÎ : Çeşit çeşit; çeşitli.
ÂLEM-İ GAYB : Görülmeyen âlem.
KEŞŞÂF : Keşfeden, açan.
SUTÛR-U HÂDİSÂT : Hâdiselerin satırları, mânâlı olaylar.
MUZMER : Gizli, saklı, örtülü.
MİFTÂH : Anahtar.
ÂLEM-İ ŞEHÂDET : Şehâdet âlemi, gözle görülen âlem, dünya, kâinât.
İLTİFÂTÂT-I EBEDİYE-İ RAHMÂNİYE : Şefkatli ve merhametli olan Allah'ın ebedi iltifatları.
HENDESE : Çizgi, düzlem ve hacim olarak bu üç şeklin özelliklerini ve ölçülerini inceleyen matematik kolu, şekil bilgisi; geometri.
AVÂLİM-İ UHREVİYE : Âhiret âlemleri.
ŞUUN : İşler, fiiller.
KAVL-İ ŞÂRİH : Açıklayan söz.
TEFSİR-İ VÂZIH : Ap açık anlatan tefsir.
TERCÜMAN-I SÂTI : Parlak tercüman.
MÜREBBÎ : Terbiye eden, besleyip büyüten.
MÂ : Su.
HİKMET-İ HAKİKİYE : Gerçek hikmet, hakikî felsefe.
HÂCÂT-I MÂNEVİYE : Mânevî ihtiyaçlar.
MUHAKKİKÎN : Hakikatı bulup meydana çıkaranlar. * İç yüzünü araştırıp bulan büyük İslâm âlimleri ve velileri. Hakikat araştıran, hak âlimleri.
MEZÂK : Tatmak, zevk tadacak yer, damak, zevk, tat duyma.
MESÂK : Bir şey ileri sürmek. Sevkedilecek yer.