Korku mu sevgi mi?

Korku mu? Sevgi mi? Sizce… Bazısı korku der. Bazısı sevgi… Bazısı ise dengeyi önerir… Havf ve reca dengesini tavsiye eder. Peki, hem korku hem sevgi sığar mı aynı zamanda bir kalbe… Korku niçin olmalı? Sevgi niçin olmalı…

Hem korku hem sevgi olmalıdır. Bir kalp aşığını istediği gibi onu kaybetmekten de korkar. O zaman bu kalp, çam kozalağından ibaret olmayan bu kalp!İman ile öyle nurlanmalı ki ‘’mümin kulumun kalbine sığarım’’diyen Vedüd o kalbe sığmalı… Kalbin içi muhabbeti için yaratılmış ve şiddetli manevi cihazını yerleştirmiştir Rabbimiz. Kalbi kendi sevgisi için sonsuz muhabbet edebilecek şekilde yaratmış. Çünkü sonsuz cemal ve kemal sonsuz muhabbet ister. ’’nihayetsiz bir muhabbete lâyık olacak, nihayetsiz bir kemal sahibi olabilir.(sözler)’’…Demek nihayetsiz bir sevgi olmalıdır…

Evet ya korku, bu konuda bir kısmımız tartışırız. Korku olmaz. İnsan sevdiğinden korkmaz diye. İnsan korkmalı. Ama cehennemden yanmaktan ötürü nü? Cennete girememekten ötürü mü? En halis korku nasıldır? Rızayı ilahiyi kazanamama korkusudur. İşte en halis korku budur! İnsan maşuğunu üzmekten ve kaybetmekten korkar ise hakiki maşuğunu üzme ihtimalinden dolayı titremelidir! Zaten böyle bir korku cehennemden halas eder.’’Sadece rızayı ilahi’’düşüncesi. Kolay mı? Değil. Herkesin helak olup sadece bilenlerin kurtulduğu, bilenlerden ise yaşayanların kurtulduğu, yaşayanlardan ise ihlâslı olanların kurtulduğu bir memleketin askerleriyiz… En uç noktada ihlâs var. Ve her an kaybetme korkusu da cabası.Ve ihlas,sadece rızayı ilahiyi istiyor.Ne cennet sevdasını ne cehennem korkusunu…

Kendi aşkı için yarattığı kalbi O’na adamalı!Aşkı O’na adamalı.Zaten hakiki sahip O.Emaneti hakiki sahibine vereceğiz sadece.Bize emanet edilen cihazlarımızı O’nun isteği doğrultusunda kullanarak emaneti ona vermeliyiz!Bu kalp O’nun sevgisi için emanetse emanet O’nadır…Emaneti teslim edememekten ise ödümüz korkmalı değil mi?

Sevgisi ümit aşılarken,korkusu dehşet veriyor.Oysa ikisini bir arada yaşamak lazım.Dehşet içinde ümidi yaşamak.Herkesin başına açılan,bu ağır imtihanı kaybetmeme korkusu dehşet veriyorken,muhabetullah ise ümit vaat ediyor.Muhabettullah,hasenata şevk verirken,havfı ise seyyiata karşı içtinabı gerektiriyor…Ve işaratül i’cazdan bir pasajla bitirelim;

‘’Havf ile reca arasındaki müvazene devamla muhafaza edilsin ki, reca ile doğru yollara süluk edilsin, havf ile de, eğri yollara gidilmesin; ne Allah'ın rahmetinden me'yus, ne de azabından emin olunsun.’’(i.i)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
3 Yorum