Kıyamet mi kopuyor ne?

"Her nefis ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak hayır ile de şer ile de deniyoruz. Ancak bize döndürüleceksiniz." Enbiyâ Sûresi (35)

Yakamozlar dünyası işte.
Nasıl ki  ayın şavkında yakamozlar canlanır,ay yürüdükçe şavkının düştüğü yerde hayat parıltıları gözüküyorsa,
Zaman denilen o akıp giden nehirde Allah'ın "hay" isminin tecelli ettiği mesafede "hayat" tüm canlılığıyla ortaya çıkarken o mesafe atlatıldığında hiçbir şey yokmuş gibi her şey sessizliğe gömülür.
"Hay" projektörünün aydınlattığı her yerde mahlukat varlık sahnesinde olacaktır.
Ve "hay" yine Cenab-ı Hakkın en büyük isimlerinden "Kayyum" ismiyle birlikte kainatı ayakta tutmaktadır.
Ve işte kainat kurulduğundan beri, bu iki isim ve bu iki ismin tecellileri tek bir zaman diliminde kainattan  çekileceklerdir.
Kur'an o zaman dilimine  "saat" der.
Bu "saat" her hangi bir saat değildir.
Kainatın, mikroorganizmalardan insanlara kadar içindeki tüm canlılar, yıldızlar ve galaksilerle birlikte ortadan kaldırılacağı zaman, ayetlerde "saat" olarak ifade edilir.
Yani: "kıyamet saati"…
Ve o zaman geldiğinde ne mi olacak?
Yine en iyi tarifi ancak Kur'an’da görebiliyoruz.
"Gök yarılıp-parçalandığı zaman"…
"Denizler tutuşturulduğu zaman"…
"Dağlar kökünden sökülüp savrulduğu zaman"…
"Güneş köreltildiği zaman"…
İnsanların bu dehşet verici felaket karşısında korkulara, paniklere ve şaşkınlıklara kapıldığı zaman…
Evladı iyalın düşünülmediği zaman.
Bütün korkunçluğuna rağmen kaçacak deliğin, kaçacak başka hiçbir mekânın, hiçbir memleketin bulunmadığı zaman…
Yani kıyamet zamanı…
***
Ta Resulullah dönemimden beri sahabeler kıyamet korkusunu yaşamışlar.
Her asırda hemen herkes kıyametin yakın olduğunu düşünür.
Fakat öyle sanıyorum ki, hiçbir zaman bu zaman diliminde ki gibi insanların ilgisini çekmemiş.
Çünkü bu aralar "küresel ısınma" sebebiyle bu konu çok fazla gündeme geldi.
Ve bu sebeple kıyamet alametleri tartışılmaya başlandı.
Ve imanı kavi olmayan insanlarda korku ve telaş hüküm sürmeye başladı.
Hâlbuki bu alametler ta Resulullah Efendimizden bu güne kadar tek tek meydana gelmektedirler.
Hemen hemen her gün bir yenisiyle karşılaşıyoruz.
Ve bu telaşın aslında hemen hemen her gün yaşanması lazımdı.
Ama gel gör ki insan işte…
Geniş zamanlarda hiçbir şey düşünmez dara düştü mü her türlü olasılığı bile hesaplar.
İşte şimdi insanlık giderek sıkışıyor.
Hani bazen insanları bazı filimler de seyrederiz ki, bir odaya sıkıştırır ve her taraftan duvarlar özerine yürütülür ya… Tıpkı onun gibi insanlık, hangi tarafa baksa daraldığını görebiliyor artık.
Bilimsel verilerden tutun, dini uyarılara kadar, sosyal hadiselerle birlikte artık kıyametin yaklaştığını tüm ürpertisiyle hissedebiliyoruz.
Yani yaşam kıyametin habercisi olmuş.
Kaçacak delik yok.
Zira olması muhakkak olan hiçbir şeyden kaçamazsın ki…
***
Evet, söylediğimiz gibi her şey kıyametin yaklaştığını gösterdiği halde;
Sizce bu zamanı tam bilmek ya da kestirmek mümkün mü?
Bana göre günümüz insanının boş yere telaşlanıp korkuya kapılmasındaki en büyük etken bu soruda gizlidir.
Bu sorunun cevabını bilen bir insan hiçbir zaman o kadar dehşete kapılmaz.
Ve hayatını zehir edecek kadar telaşa düşmez.
(Bu arada şunu da belirteyim ki bu yazıyı tartıştığım birkaç kişinin yüzündeki telaş ve korkudan dolayı yazıyorum. Kıyamet kopacak diye nerdeyse işini gücünü bırakmak isteyenler bile var.)
Bir kere şunu unutmamak lazım:"La ye'lemu gaybe illallah" (Allah tan başka hiç kimse gayb'ı bilmez)

Madem Allah tan başka kimse gayb'ı bilmiyorsa; kıyamette bunlardan birisi ise, bunun aksini söylemek tabii ki mümkün değildir.
Ancak Allah bildirirse (vahiy ya da ilham yoluyla) o ayrı.
Lakin Allah’ın bildirmediği, başka bir deyişle bildirmek istemediği bir olayı illaki öğrenmeye çalışmak, Allah’a tevekkülsüzlük olur.
Allah'a tam güvenmemek demektir ki, sonucu bu dünyada bile böylesine bir
"dehşet" azabıyla azaplanmaktır.

Saatin (kıyametin) ne zaman demir atacağını (gerçekleşeceğini) sorarlar. (Araf Suresi, 187)
"O ne zaman demir atacak?" diye sana kıyamet-saatini soruyorlar.
(Naziat Suresi, 42)
Deki: "bilmiyorum, size vaat edilen (kıyamet ve azab) yakın mı, yoksa Rabbim onun için uzun bir süre mi koymuştur. (cin suresi 25- 26)
Kısaca şunu demek istiyorum:
Madem hakikat budur, kıyametin zamanı ve dehşeti hengâmesinden irkilmektense kıyametten sonra ne olacağının endişesini taşımak en güzeli olsa gerek.
Ne ki her nefis ölümü tadıcıdır, kişinin ölmesi zaten kendi kıyameti değil midir?
Ve kişinin Azrail’le randevusu belirsizse gerçek o ki; iman ve tevekkül her şeyin ilacıdır.
"Allah ne derse o olur."
 
[email protected]

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.