Hilmi ÖDEMİŞ

Hilmi ÖDEMİŞ

Kitapla/Yazarak gölge etme!

Mutlak vekil üzerinden bir tartışma yürüdü maalesef. Tekrar tartışmaya katılıp fitneye odun atmaya gerek yoktur. Ancak kitap yazma ile, yazarlıkla Risale-i Nur’lara gölge yapıldığı suçlaması için birşeyler karalamak istedim. Umarım bununla gölge etmem veya gölge oyunlarına alet olmam.

Sünuhatta Şeriat kitaplarının/tefsirlerin Kur’an’a ayine/şeffaf olması gerektiği, vekil veya gölge olmaması gerektiği vurgulanmıştır. Kur’an’ı bile anlatan/tefsir eden kitapları yazmak caiz iken, Kur’an’ın manevi bir tefsiri olan Risale-i Nur’u anlatan, ayine olan kitapların yazılmasını caiz görmemek akla yakın görünmemektedir. Üstad ölçüyü koymuş; gölge, vekil olmamak ve ayine olmak şartıyla yazılan kitaplar müteberdir. Burada Risale-i Nur’a ayine olma iddiasında olan eserlere Risale-i Nurları anlamak ve Risale-i Nurun (Üstadın) ne dediğini öğrenmek maksadıyla nazar edilmelidir. Yoksa yazarın, eser sahibinin ne dediğini öğrenmek maksadıyla okumak doğru değildir. Bu eserlerde doğrudan doğruya Risale-i Nurlar nazara sunulmalı. Zihin nur hakikatleri dışındaki süslü ifadelere, yazarın şahsi fikirlerine çevrilmemelidir. Yazarın fikirleri değil, Risale-i Nurlar ön planda olmalıdır. Bu daha çok mukallidlerin hatasından kaynaklansa da yazarın şahsını/şahsiyetini/kemalatını ön planda tutup, nazarları kendisine çevirmesi, Risale-i Nurlara değil kendine ayine olması da buna sebep olabilmektedir. Kitabı okuyan kişiler nuru vasıtadan değil, ayineye yansıyan hakikat güneşinden bilmelidir.

Risale-i Nur dışında kitap okunamayacağı, yazılamayacağı Risale-i Nurun hiçbir yerinde ifade edilmemiştir. Aksine Bediüzzaman hazretleri kendisine gelen liseli gençlere Allah’ı anlatmayan muallimleri değil kitapları/fenleri okumalarını tavsiye eder. Ki Bediüzzaman da yüzlerce fen kitapları, şeriat kitapları okumuştur. Bediüzzaman’ın kast ettiği Risale-i Nur üzerindeki tasarruftur. Ki mutlak vekillik de Risale-i Nurun tasarrufu ile ilgilidir. Bediüzzaman’ın mutlak vekilleri Üstad’lık (Üstad-ı Sani) makamında değildir. Üstad vefat etti, onun tek mirası Risale-i Nurdur. Dolayısıyla değerli mutlak vekil ağabeylerin vekillikleri Risale-i Nur nüshalarının korunması ile kaimdir. Bunun dışında sınırsız tasarruf hakkı izafe etmek o değerli ağabeylere de haksızlıktır. Bunun dışındaki tasarruf Üstadlık ile ifade edilir. Ena’niyet’lerini Üstadları gibi toprak altına atıp, şahsiyetlerini çürütüp sadece Risale-i Nurları nazara veren bu değerli ağabeylere bu şekilde haksızlık ederiz. Aksini düşünmekle Risale-i Nura gölge etmiş oluruz. İfrat edip aşırı yüceltmek de, tefrit ile şahsiyetini çürütmek de yanlıştır.

Bediüzzaman’ın Münazarat adlı eserinde ilmi istibdata çokça dikkat çekilmiştir. Mutezile, Cebriye, Rafiza (Rafizilik) gibi dalalet fırkalarının ortaya çıkmasını ilmi istibdada bağlar. İlmi istibdat hak namına bile olsa tehlikelidir. İslamiyeti/cemaati müşevveş eden fırkalara/ayrışmalara sebep olur. Halbuki Hüsn-ü zan, muhabbet ve vahdet ile yaklaşılsa fitne önlenebilir. Bir büyük şeyhe/büyük alime/ağabeye/abiye karşı hür olmamız gerektiğini, onların meziyetleri için tahakküme haklarının olmadığını, onların ve faziletlerinin esiri olmamamız gerektiğini söyleyen bir Üstadın talebesiyiz. Haşa hiçbir ağabey zaten bu gibi zararlı, aşağı, süfli şeylere tenezzül etmez. Hissiyat-ı nefsiyeyi hariç tutarak onları tenzih ederiz.

Risale-i Nur haricinde kitap yazmanın yanlış olduğunu savunuyorsak; Bekir Berk ve Zübeyir Güzdüzalp ağabeylerin 60’lı yıllarda yazdığı kitapçığa (Milliyetçilik ve Millet Partisi hakkında) ne diyeceğiz? Bediüzzaman hazretlerinin mutlak vekili olan Zübeyir ağabeyin Altın Prensipler kitabına ne diyeceğiz? Üstad’ın talebesi Abdulkadir Badıllı ağabeyin 3 ciltlik Mufassal Tarihçe-i Hayat eserine ne diyeceğiz? Kırkıncı hocanın kitaplarına ne diyeceğiz? Üstadın talebelerini anlatan kitaplara ne diyeceğiz? Onları da geçtik Kur’an meallerini, İslam ilmihallerini, siyer kitaplarını nereye koyacağız? Sahabelerin hayatını anlatan kitapları yazmak nur talebelerine caiz değil midir?

Burada kast edilen mananın Risale-i Nura gölge olmak olduğunu, yalnız Risale-i Nura gölge olan kitaplara karşı olduğunu düşünüyorum. Risale-i Nurun savunduğu mana ile ağabeyimizin savunduğu mananın farklı olmadığını düşünüyorum. Allah Risale-i Nurların bizlere kadar ulaşmasını sağlayan ağabeylerden ebeden razı olsun. Ebede gidenlere Allah’tan rahmet, hayatta olanlara da uzun/hayırlı ömür niyaz ediyorum.

Ortadoğu, İslam coğrafyası ateş çemberinde iken, insanlık manevi anlamda buhranda iken, herkesin nura bu kadar çok ihtiyaç duyduğu bir zamanda bizim böyle basit tartışmalar, kamplaşmalarla gücümüzü zayıflatmamız kabul edilemez. Madem “aynı” fabrikanın çarkları hükmündeyiz hem madem aynı gemide çalışan hademeleriz. Öyleyse bir el diğer ele rekabet etmemeli, bir göz diğer gözü tenkit etmemeli, dil kulağa itiraz etmemeli, kalp ruhun ayıbını görmemelidir. Madem ihlasın bu hakikatlerine iman etmişiz ve her onbeş günde bir bu imanı/yemini tazelemeyi kabul etmişiz. Öyleyse rekabeti bırakmalıyız. Yoksa tembellikle, çarklara çomak/fitne sokmakla hizmetteki umum kardeşlerimizin hukukuna tecavüz, hizmet-i Kur’aniyenin hizmetine taarruz, hakaik-i imaniyenin kudsiyetine hürmetsizlik etmiş oluruz. Maazallah… Herkes şeytanın, enaniyetin, nefs-i emarenin aldatmalarına karşı uyanık olmalıdır. Bu da ancak ihlas, uhuvvet, muhabbet (tevhid-i kulub) ile olabilir.

İslam aleminin ve ülkemizin nurlara bu kadar ihtiyaç duyduğu, cemaat kavramının malum grup tarafından lekelendiği bir zamanda bize düşen görev bu yanlış algıyı dağıtmak, Risale-i Nurları insanların idrakine sunmaktır. Henüz Risale-i Nurla ilgili bir müfredatın olmaması, nüsha birliğinin sağlanamaması vs. ne kadar geride olduğumuzu ve ne kadar çok çalışmamız gerektiğini gösterir. Risale-i Nurlar ileride üniversitelerde tezlere konu olacaksa, okullarda okutulacaksa bunun şimdiden altyapısı hazırlanmalıdır. Kısacası yapmamız gereken hizmet çok, zaman az, asır dehşetli… Yüz elimiz dahi olsa nura kafi gelmeli topuza değil...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum