Kim kıymetli?

Her insan kıymetli elbet. Allah’ın en büyük, en muhteşem, en göz kamaştırıcı, en mükemmel eseri olarak her insan kıymetli.

Bir de insanların bir araya gelmesinden hâsıl olan şahs-ı manevi var ki bu şahs-ı manevinin teşekkülüne bir aradalıkları ile vesile olan her fertten çok daha kıymetli.

Bediüzzaman, İşârât-ül İ’caz Tefsirinin İfadet-ül Meram kısmında Kur’an-ı Azim-üşşan’ın müfessiri olmasını ümid ettiği heyeti tarif ederken fertlerde bulunmayan ulvî seciyelerin yüksek bir heyette bulunacağından bahseder.

Böyle bir manevi şahsın, yüksek bir deha, nâfiz bir içtihad ve velayet-i kâmileye saip olabileceğini bildirir. Bu hey’etin fertleri arasında olan irtibatı da böyle tarif eder:

  • Tesanüd
  • Talahuk-u efkar
  • Ruhların tenasübü
  • Hürriyet-i fikir
  • Taassubdan azade
  • Tam ihlas

Bu şartları taşıyan fertler yüksek bir hey’et teşkil edebilirler. Kur’an’ı tefsir edebilecek olan da ancak böyle bir şahs-ı manevi olabilir der.

Harikalar asrında ve asrının harikası olan Bediüzzaman daha sonra Risale-i Nur Külliyatı’nın telifine muvaffak kılınmıştır.

Bu muvaffakiyyeti “tek başım ile böyle bir hey’etin ancak yapabileceğini yapmışım” da dememiştir. Risale-i Nur’un telifinde muhatapların ihtiyaçları da bir saiktir. Risale-i Nur’a istikbalde muhatap olacak zâtların ihtiyaçları da telifte rolü vardır manasında çok ifadeleri olmuştur.

Eski Said eserlerinde de “ruhen benimle alakadar bir zât telapati nevinden ardı ardına sorular soruyor ben de cevap veriyorum” diyerek o zamanki eserlerinin telifinde bile istikbalde geleceklerin hisseleri olduğunu bildirmiştir.

Hizmeti değil tesanüdü muhafazayı düşünün ve evvel ahir tavsiyemiz tesanüdünüzü muhafaza etmektir diyen Said Nursî nurani bağlar ile bir araya gelmenin azîm kıymeti ve kuvvetine daima vurgu yapmıştır.

İki kişi ayrı ayrı iken birer kıymetleri vardır da bu iki kişi hele sırr-ı ihlas ile bir araya gelseler beraberliklerinden tevellüd edecek manevi şahıs her ikinsin de ferdî kıymetleri ile mukayese olamayacak kadar kıymetlidir.

Tek tek fikirleri gümüş kıymetinde ise beraber yaptıkları istişareden çıkan fikirler elmas kıymetindedir.

Dört fert bu şartlar ile bir araya gelse ordu kuvvetinde olurlar….

Peki ne oldu bize?

Şimdiye dek yazdıklarım kitabî bilgilerdir. Hepimiz okuyoruz biliyoruz içimizde ezber edenler de vardır.

Peki ne oldu bize?

Bu mananın neresinde ikamet etmekteyiz?

Taşınsak mı acaba?

Bu mananın daha yakınına kıyısına bir yere mi taşınsak?

Ahh bilip de yapmadıklarımız, hele diyip de yapmadıklarımız…….hiç ürkmüyor muyuz ateşten makaslarla kesilen dilleri işitince?

Hiç mi zayıf hissetmiyoruz ki “bizim de bir ordumuz olsun” istemiyoruz?

Pek mi kifayetliyiz kendi kendimize?

Biz bize yeter miyiz???

Yoksa kendi kalitemize uygun adam mı bulamadık?

Kendimizi hangi dağın tepesinde hayal ettik acaba?

Gerçekten de sandığımız yerde miyiz?

Minarenin başından düşmüş ama narkoz altında olduğumuz için hissetmemiş olabilir miyiz?

Neredeyiz, kimiz ve ne kadarız?

“kendi mekanımdayım, benim ve bir taneyim” ise cevabımız ne ola halımız?

Sormak kendimize evet

Durmadan soru soruyorum kendime

Yüzlerce sorum var

Bilmiyorum cevapları bulabilecek miyim

Ve bilmiyorum cevaplar dünyada mı

Ya da dünyevî bir nazarla cevabı verilebilir mi

Ya da cevab-ı savab verilse idrak edebilecek kadar uyanık mıyım???

Neredeyim

Ne kadarım

Kimim?

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.