B. Said ÇİFTÇİ

B. Said ÇİFTÇİ

Kemalizmin mutasyonu

Bu ülkede tanımlanması zor bir durum var. İçimizdeki kötülüğün idare ettiği içimizdeki masumiyettir.

Bu öyle bir masumiyettir ki, bazen farkında olunamayan bir isabetlilik, bazen farkında olunan bir yanlışlar zincirine sebep olabiliyor.

Bu safdil durumu, ben, kilise adabından olan ruhanilere itiraflarda bulunup rahatlayan günahkârlara benzetirim. Bu masumiyet öylesine ihlâslı, öylesine safçadır ki bazen de toplumları tokada, musibete ve belalara giriftar edebilir bir özellik taşıyor.

Bediüzzaman bu psikolojik konumumuzu şu şekilde özetler:

“Bu asrın acip bir hassasıdır. (Yani, elması elmas bildiği halde, camı ona tercih eder.) Bu asırdaki ehl-i İslâmın fevkalâde safderunluğu ve dehşetli cânileri de âlicenâbâne affetmesi ve bir tek haseneyi, binler seyyiatı işleyen ve binler mânevî ve maddî hukuk-u ibâdı mahveden adamdan görse, ona bir nevi taraftar çıkmasıdır.

Bu suretle, ekall-i kalîl olan ehl-i dalâlet ve tuğyan, safdil taraftarla ekseriyet teşkil ederek, ekseriyetin hatâsına terettüp eden musibet-i âmmenin devamına ve idamesine, belki teşdidine kader-i İlâhiyeye fetva verirler; ‘Biz buna müstehakız’ derler. Evet, elması bildiği (âhiret ve iman gibi) halde, yalnız zaruret-i kat’iye suretinde şişeyi (dünya makam, mevki, şöhret ve mal gibi) ona tercih etmek ruhsat-ı şer’iye var. Yoksa küçük bir ihtiyaçla veya hevesle veya tamâh ve hafif bir korkuyla tercih edilse, eblehâne bir cehalet ve hasârettir, tokata müstehak eder.

Hem âlicenâbâne affetmek ise, yalnız kendine karşı cinayetini affedebilir. Kendi hakkından vazgeçse hakkı var; yoksa başkalarının hukukunu çiğneyen cânilere afüvkârâne bakmaya hakkı yoktur, zulme şerik olur. “ safderun ehl-i iman” olarak nitelemektedir.” (Kastamonu Lahikası, 19)

En ilginci ise, bu durumun bir taraftan “ahirzaman” dönemini temsil eden bu asra mahsus bir özellik olması; diğer taraftan da bu safderunluğu kullanan insanların ya da kesimlerin (münafıkâne iş çevirenlerin) çağdaş olmalarıdır. Tam bir tezat hali...

100 yıllık geçmişin bize sunduğu deneyimler gösteriyor ki, “safderunluk” halini en çok ve en iyi şekilde kullanan Kemalizm’dir.

Kemalizm siyasal sistemler içinde tam bir “kılçıksızlık” halidir. Her şekle, hatta inkâr ettiği her fikrin içine bile girebilir. Fırsatçı ve faydalanmacı özelliklerinden dolayı her menfaatli şeye boyun eğer. Kemalizm güya bin yıl sürecekmiş gibi görüntü verebilir. Oysa yok olma ihtimaline karşı en düşmanının bile ayağına kapanabilir. İçi acizlik ve çaresizlikle dolu bir cebbar görünüşü vardır. Sadece kendisinden korkanları korkutabilir. Oysa korkanlar onun mahiyetini bilselerdi, hiç de ondan korkulacak kadar olmadığını anlayıp, en başta onlar bu balonu söndürürlerdi. Hatta bir kedi kadar ürkek ve bir kuş kadar korkak yüreği vardır Kemalizm’in. Menfaatleri ve amaçlarına hizmet ettiği sürece bireysel ve toplumsal çıkarlar diye bir endişesi olmaz. Kendi himmetini toplumun menfaati içinde arar, bulur ve paylaşmamak için diğerlerini ötekileştirir. Çünkü o desisleriyle aldatan tam bir bencildir. Kemalizm içinde girdiği kurum ve kuruluşların; kişi ve cemaatlerin GDO’sunu değiştirebilir bir özelliktedir.

Özetle, Kemalizm tam bir mutasyon halidir. Tam bir mutanttır. Varlığını sürdürmek için her şekle girebilir ve her kılığa bürünebilir. Hatta bir parça görünmezliği de vardır. İçine girebilir ve soluduğu hava, harcadığı para olabilir. Onun ‘Sırren tenevveret’ etkisi ‘makam sevgisi, korku, tama’, menfi milliyetçilik ve bencillik halini yaşayanlarda daha çok etkilidir. Ondan korkanlar ve beslenenler ona en çok hizmet edenlerdir. Safderunlar onu görmedikleri için bize ‘amma da atıyorsun!’ diyebilir. İnanmayan yakın tarihi, 1925 -1931-1938-1946-1951-1960-1965-1971-1980-1997-2004 ve sonrasındaki Kemalizmleri karşılaştırabilir.

Anladık da ne yapalım?

Yapılacak şey bireysel dünyamızda ve fikir çevremizde mutasyona uğramış Kemalizm’i insanlara fark ettirmektir. Ona karşı tam demokrasi aşısı olmak ve insanları da demokrasiye davet etmektir. Bu mutanta karşı olan veya ondan zarar görenlerin demokrasi ve insan hakları paydasında birlikteliklerini sağlamaktır. AB şeklinde tezahür eden İsevi dindarlardan destek almaktır. Çünkü bir tehlike dışarıdan daha iyi gözükür.

Özetin özeti: Kurnaz safderunluğa hayır, uyanık masumiyete evet. Menfi harekete hayır, müsbet harekete evet. Yalana, hileye hayır; sıdka, doğruluğa evet. Ye’se, umutsuzluğa hayır, ümide, gayrete evet.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
6 Yorum