Kazandıkları günahlar yüzünden, zâlimlerin bazılarını bazılarına dost ederiz

Kazandıkları günahlar yüzünden, zâlimlerin bazılarını bazılarına dost ederiz

Ayet meali

Bismillahirrahmanirrahim

Cenab-ı Hak (c.c), En'âm Sûresi 126-129. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:

126-Bu (İslâm dîni) ise, Rabbinin dosdoğru bir yoludur. İbret alacak bir kavim için âyetleri gerçekten iyice açıkladık.

127-Onlar için Rableri katında selâmet yurdu (Cennet) vardır ve O (Allah), yapmakta oldukları (sâlih ameller) sebebiyle onların dostudur.

128-Ve (Allah) o gün, onları hep berâber bir araya getirecektir. (Kendilerine:) “Ey cinler (tâifesinden olan şeytanlar) topluluğu! Şübhesiz ki (siz,) insanlardan (inkâr edenlerin sayısını) çoğaltmak istediniz!” (denilecek). Onların insanlardan olan dostları ise diyecek ki: “Rabbimiz! (Doğrusu biz) birbirimizden faydalandık ve bize takdîr ettiğin ecelimize ulaştık!” 
(O da) şöyle buyuracak: “Allah’ın dilediği müstesnâ, içinde ebediyen kalıcı kimseler olarak, varacağınız yer ateştir!”(1) Şüphesiz ki Rabbin, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır, Alîm (herşeyi hakkıyla bilen)dir.

129-İşte böylece kazanmakta oldukları (günahlar) yüzünden, zâlimlerin bazılarını bazılarına dost ederiz.

(1)Burada geçen “müstesnâ” kelimesinden maksad, ya hesab verme zamânıdır ki, ehl-i Cehennem henüz ateşe girmemişlerdir. Veya zaman zaman ateşten çıkarılıp, daha büyük azab veren “zemherir (soğukluk) vâdisi”ne konuldukları zamandır, öyle ki bu azâbın dehşetinden bir an evvel ateşe dönmek isterler. Veya o istisnâ, dünyada amel cihetiyle artık Cehenneme girmesi neredeyse mukadder olan kişinin, hidâyete mazhar olarak bu netîceden kurtulmasıdır. (Râzî, c. 7/13, 202)