Kazan ya da kaybet

Son yazımda 13-14 yaşlarında iki kızın kendi aralarında inançsızlığa dair konuşmalarını yazmıştım. Bu sefer başka bir yazı kaleme almak vardı aklımda. Ama önceki akşam televizyonda verilen bir haber tekrar bu konuyu yazamama neden oldu.

Belki birçoğumuz bu yazıyı bir önceki yazımızın aynısı veya devamı olarak kabul edebilir. Ama yaşananlar hep aynı şekilde tekrar edince insan kayıtsız kalamıyor. Bu ve buna benzer olaylar her gün her saat yaşanıyor hem de gözlerimizin önünde. Televizyonda verilen haber iki genç kızın hayatlarına son vermesiyle ilgiliydi. El ele tutuşup kendilerini yüz metrelik uçurumdan atmışlar. Ölümden sonra sonsuz hayata giden kızların haberi kaç saniye sürdüğünü bilemiyorum. Daha sonra diğer haberlere geçildi. Kızlarımızın bu haberi diğer haberlerin ardı ardına gelmesiyle unutuldu gitti. Bir anlık üzüntü bıraktı izleyenlerde sadece. Haberde iki kızın intiharının sebebi verilmedi. Niçin intihar ettiler bu genç yaşlarında? Bu aşamaya nasıl geldiler? Veya nasıl getirildiler? Sorumlusu/sorumluları kimler?

Çocuklar soruyor/sorguluyorlar demiştim. Onlar da mutlaka yaşadıkları hayatı sorgulamışlardı. Sorguladıkları hayat/ölüm hakkında tatminkâr cevap alamadıkları kesin. Eğer insanlığın her dönemde sorduğu soruların cevapları kendilerine ulaşmış olsaydı bunlar yaşanmazdı belki de. Necisin? Nereden geliyorsun? Ve nereye gidiyorsun? sorularının cevabı verilmiş olsaydı ya da kızlarımız bunların cevaplarını bilip anlamış olsalardı sonuç ne olurdu? Onlar için artık çok geç. Duadan başka yapılacak bir şey de yok. Ama ya geride kalan gençlerimiz için bir şeyler yapılamaz mı? Yapılabilir kanaatindeyim. Sadece bunu dert etmek gerek. İş işten geçtikten sonra ah ile vah ile olmuyor. Eğer bunu amaç/dert edinirsek çok şeyler yapılabilir/yapabiliriz. Hiç olmazsa bir gencimizin uçurumun kenarına gitmesini engelleyebiliriz. Hem bu dünyasının hem de öbür dünyasının kurtarılmasına vesile oluruz. Buna değmez mi?

Gencimizin kurtarılmasına vesile olurken kendimizi de kurtarmış oluyoruz aslında. Dünya terimi ile kazan/kazan prensibi. Bunun tersi de tabiki kaybet/kaybet. Yani o gencimiz kaybederse biz de kaybedeceğiz.

Evlerimizde oturup şahsi kemalata ermek bizi bu sorumluluktan kurtarmaz. İnsan toplumsal bir varlık. Toplumun her kesimi ile iç içe yaşıyoruz. Belki de yukarıda bahsettiğim hayatına son veren genç yanımızdan geçti. Bunu kim bile bilebilir?

İmtihan dünyasındayız. Gençlerimize imtihan sorularının cevapları ulaştırmamız gerek. İmtihanı geçsinler/geçelim. Ancak o zaman sorumluluktan kurtulabiliriz. Yangın büyük. Alevleri her tarafı sarmış. Sadece gençlerimiz yok içinde. Bizler de kıyısından köşesinden etkileniyoruz. Belki de tam ortasındayız yangının. Farkında değiliz. Ateş bu, kime zarar vereceği belli mi olur? O zaman ilk önce birlikte ateşi söndürmemiz gerekiyor. Bir şeyler yapmamak, bir şeye karışmamak ateşin söndürülmesine değil yayılmasına neden olur.

Son olarak şunu ilave etmek istiyorum. Bizim görevimiz sadece anlatmak. Kabul ettirip ettirmemek Yaradan’a kalmış. Onun için her zaman için ümitvar olmamız gerekiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum