Karizmanın gücü

Karizma ilahi cazibe ve vehbiyet demektir. Dayanılmaz cazibedir. 20’inci yüzyıl devrimler, darbeler ve karizmalar yüzyılıydı. Lakin yakıcı ve yıkıcı karizmalar insanlığa saadet köprüsü değil aksine felaketler zinciri oldu.  Karizmalar doğrunun yerine ikame edildi. Halbuki karizma ile gerçekler ve doğrular daima beraber yürümezler. Bundan dolayı Aristo’nun üstadı Eflatun’la alakalı önemli bir sözü ve tespiti vardır. Lakin Aristo’dan sonrakiler maalesef bu sözü tekrar etmemişlerdir. Ve gerçeğe giden merdiven orada kopmuştur. Keşke Aristo’nun talebeleri de gerçeklerle ters düştüğünde üstatlarına başkaldırsalardı.

Aristo üstadı Eflatun’’la ters düştüğünde şöyle söyleyebilmiştir: ”Hakikat ile Eflatun ters düştüler. Her ikisi de benim dostumdur. Velakin hakikatin dostluğu daha evladır. Hakikat dostluğa daha layıktır…” Kutlu Kur’an bize karizma yoluyla yoldan sapmışların pişmanlıklarını şöyle aktarır: ”Büyüklerimize ve efendilerimize itaat ettik ve onlar da bizi yoldan çıkardılar (el-Ahzab: 33/67 )…”

Eflatun da Aristo da gerçeğin ve hakikatin talebesidir. Allah'dan başka kimse gerçeğin efendisi değildir. O'nun adına ve O'nu bulmak için yola çıkmışlardır. Dolayısıyla onları doğrunun yerine ikame etmek aracı amacın yerine koymaktır.  Nitekim Peygamber Efendimiz ( S.A.V.) hicret yurdu Medine’ye vasıl olduklarında hurmalıklarla tanışır ve Medinelilerin hurmaları aşıladıklarına şahit olur ve merakından dolayı aşının ne işe yaradığını sorar. Ensar ve Muhacirler bu sorudan nehy ve yasaklama anlamı çıkartılar. Ve o sene hurmalarını aşılamaktan vazgeçerler. Lakin gelecek yıl aşılanmayan hurmalar acı meyve verir veya aşılı hurmalar gibi taneye durmaz. Bunun üzerine gelirler durumu tekraren arz ederler ve Peygamberimiz tecrübe ile sabit olan bu durumu ikrar eder ve şöyle buyurur: ”Bu dünya işidir (yani her zaman yaptığınız iştir) ve siz bunu daha iyi bilirsiniz…” Yani tecrübe konuşmaktadır. Nitekim, Hendek Savaşında da sahabelerle istişare neticesinde hendek kazmaya ikna olmuş ve onların bu yöndeki tecrübelerini ikrar ve takdir etmiştir.

*

Karizma bazen insanları ve milletleri geriye götürebilir. Bu bapta Eflatun’un kırılamayan otoritesi ve karizması insanlık için talihsizlik olmuştur. Hatta insanlığın bin yılına mal olmuştur. Bazı ilim tarihi üstatları Eflatun’un otorite ve karizmasıyla ilmi inkişafı durdurduğunu,  tecrübeli ilimlerin (deneysel bilimler/experimental sciences) inkişafını en aşağı bin yıl geri attığını ve geciktirdiğini iddia etmektedirler(1). Yani Eflatun üzerinden karizmaya büyük bir bedel ödenmiştir. Bediüzzaman da benzeri bir bağlamda cemaatin mahsulatını ve birikimlerini bir kişiye atfetmemek gerektiğini ihtar eder. Karizma kişiye tapınma veya fetişizm haline dönüşmemelidir. Yoksa insanlık ve hakikat kaybeder.  Bediüzzaman bu hususta yerden göğe kadar haklı olarak şöyle söyler: ”İnsanların en büyük zulümlerinden biri de şudur ki: Büyük bir cemaatin mesaisine terettüp eden—hasenatı intaç eden—semeratı bir şahsa isnad ve ona mal ederler. Bu zulümde bir şirk-i hafî vardır. Çünkü, bir cemaatin cüz-ü ihtiyârîsiyle kesb ettikleri mahsulâtı bir şahsa atfetmek, o şahsın, icad derecesinde harikulâde bir kudrete mâlik olduğuna delâlet eder. Hattâ eski Yunanîlerin ve Vesenîlerin ilâheleri, böyle zâlimâne tasavvurat-ı şeytaniyenin mahsulüdür.( 2)”  

Veseniyetin/putperestliğin kaynağı Nuh Aleyhisselam’dan itibaren sevilen şahsiyetlerin putlaştırılmasıdır. Eflatun gibi şahsiyetler de aşılamayarak veya karizma adı altında bir nevi ilah mertebesine isal edilmiştir. Denildiği gibi: Beşerin öyle dalalatı ve halatı vardır ki, kendi yapar kendi tapar...

Elbette temsilci şahısların rolü unutulmamalı lakin şahs-ı manevi de heder edilmemelidir. Hepsi bir bütündür. Netice-i kelam şudur ki,  Üstadın feyzini ve fazlını unutmadan ve kırmadan karizmayı hakikatin üzerine çıkarmamalıyız. Hepimiz sonuçta hakikatin talebeleriyiz.

1-Garplılaşmanın neresindeyiz? Mümtaz Turhan, Babıali Yayınevi, s:19
2- Mesnevi-i Nuriye | Hubâb | 75

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.