Kamufle ettiğim duygular

Nûn. (Ey Muhammed) Andolsun kaleme ve satır satır yazdıklarına ki, sen Rabbinin nimeti sayesinde, bir deli değilsin. (Kalem suresi:1,2)

Sen sözü açığa vursan da, gizlesen de Allah için birdir. Çünkü O, gizliyi de bilir, ondan daha gizli olanı da.(Ta Ha suresi:7)

***

Görünmez bir el görünmez bir kumaştan görünmez bir elbise diker.
Ve ben hasta olurum.
Kamufle ettiğim duygularıma inat top güllesi bana aşkı hatırlatır.
Evini süpüren bir kadın süpürdüğü tozları halının altına iter.
Derken kerpiçli evler hayalimde canlanır.
Tezek ateşinde pişen yemeğim soğurken ayranı üfleyerek içerim.
Zira görünmez bir el görünmez bir kumaştan görünmez siyasetler yapar.
Aslında hep bunu yapar.
Türkiye güme gider.
Kadın tozu halının altına iter.
Kerpiçli karanlık bir evde sıkışan bir çocuk görürüm.
Ve hayal meyal siyasetleri...
Demirelleri, Erbakanları, Özalları görürüm.
"Bir Ecevit geçti buralardan"  "bağ bozumundan geriye kalan talan edilmiş duygularımdır" diye hayıflanırken,
Evini süpüren bir kadın süpürdüğü tozları halının altına iter.
İşin kötü tarafı sıkışan çocukta halının altına göz diker.
Derken top güllesi bana aşkı hatırlatır.
Bir başbakan süsler hayallerimi.
Menderesler misali…
Kumrular baharı beklermiş, ben de "fecri sadıkları" ...

***

"Müseyleme-i kezzap zebanilerin elinden kaçmış"
Azrail garip garip gülmekte…
Bir "deccal" görürüm, koskocaman.
Bir teyze ağzıma biber çalıyor küfür etmeyeyim diye.
Ağzım yanıyor.
Ondan sonradır ki hep ayranı üfleyerek içerim.
Bir Müslüman görürüm sabah evden çıkıp gitmekte...
Bir Müslüman görürüm akşam eve dönmekte…
Ve bir Müslüman görürüm "alnında "Haza Kâfirun" yazmakta…
Her "Deha-i askeriye ve siyasiye" insanlığı sahili selamete çıkaracak diye bir kaide olmadığı gibi, her evini süpüren bir kadın tozlarını
halının altına sürecek diye bir kaide de yok.
Bir hattı müstakim olmayan zaman şeridinde olaylar akıp gidince,ancak bazı şeyleri net anlayabiliyoruz.
Ama müminde feraset, Müslüman da ufuk hiç bitmemeliydi.
Deccalvari nimetlerin nice kahramanları soysuzlaştırdığı da gözden kaçmamalıydı…
Önce ikbal sonra itibar, en son "Ezhanın eneye dönüşü"…

Ve deccalın sahte cenneti…
"Bir tek gayem vardır" diye başlayan uhrevi nutuklar.
Ve "Bolşevik sesleri"
Dedemin kulağımı çektiği anı şimdiki gibi hatırlıyorum.
Aslında ninemin telkini ise çok daha başkaydı.
Günlerce çinçin deresinde (yaşadığım ilçenin girişi) deccalın gelişini bekledim.
Davul zurna çalarak gelecekti.
Şen şakrak gelecekti.
Herkes ona kanacaktı."sakın ola ki siz kanmayın" demişti.
Dedem nineme hep tebessümle mukabele ederdi.
"Bunların" derdi,"Bunların ruhu kadar gönlü de o kadar temiz ki bütün dünyayı çevresi kadar sanırlar"
"Oysaki hayatın her zaman tevile ihtiyacı var" derdi.
Tek kızdığı şey hasıraltına itilen tozlardı.
Ve bir de ağza çalınan zehirli ballar…
İşte bu noktada dedeme hükümetleri sordum.
Size de sorayım;
Sizce hükümetler kaderine mi yenilirler, yargıya mı yenilirler, yoksa kendi duruşunu kaybetmesine mi yenilirler?
Yahut ta halı altına itilen tozlara mı yenilirler?
Peki, görünmez elin görünmez siyasetleri ne olacak?
Daha öncede söylemiştim;
"Bildiğim tek şey gördüğüm halüsinasyonlardır."

***
Görünmez ellerden görünmez siyasetlerden girdik,
Deccaldan girdik.
Zamanın akışından, olayların seyrinden, hayatın çeşitli tevillerinden,
hatta bir noktadan Kaf dağından, Anka kuşundan girdik.
Tek çare tevekkül…
Zira ;
"Tevekkeltualallah" bir boyun eğmektir. Hatta hiçbir kaygı duymadan…
Bundan sonra mı?
Ruhuma sükûnet dilime sükût düşüyor…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum