Kâinatın öyle bir günü gelecektir ki boşluğu bağırtılarla dolduracak

Kâinatın öyle bir günü gelecektir ki boşluğu bağırtılarla dolduracak

Günün Risale-i Nur dersi

Bismillahirrahmanirrahim

Bakara Sûresi 25. âyetin tefsiri

Mukaddeme

Bu âyet, mâkabliyle beraber kıyamete, haşre işaret eder. Binaenaleyh, bu meselede nazara alınacak dört nokta vardır.

Birincisi: Âlemin imkân-ı harabiyetiyle ölümüdür. 

İkincisi: Harabiyetin vukua gelmesidir.

Üçüncüsü: Tamir ve ihyasıdır.

Dördüncüsü: Tamirinin imkânı ve vukuudur.

Evvelâ: Harabiyet-i âlem imkân dairesinde olup olmadığından bahsedeceğiz.

Evet, âlemde tekâmül kanunu vardır. Bu kanuna tâbi olan, neşvünema kanununa dahildir. Bu kanuna dahil olanın bir ömr-ü tabiîsi vardır. Ömr-ü tabiîsi olanın, ecel-i fıtrîsi vardır; ecelin pençesinden kurtulamaz.

Evet, kâinatın ihtiva ettiği envâın ve bu envâın ihata ettiği efradın kısm-ı ekserîsi bu kanunlara tâbidirler. Binaenaleyh, âlem-i sağîr denilen insan, ölümden ve harabiyetten kurtulamadığı gibi, insan-ı kebir denilen âlemin de ölümden necatı yoktur. 

Ve keza, kâinatın bir ağacı ölümden, dağılmaktan halâs olmadığı gibi, şecere-i hilkatten olan kâinat silsilesinin de harabiyetten kurtuluşu yoktur. 

Evet, eğer kâinat ömr-ü fıtrîsinden evvel haricî bir tahribata veya Sânii tarafından bir hedm ve kıyamete maruz kalmasa bile, fennî bir hesapla, kâinatın öyle bir günü gelecektir ki, 1 اِذَا الشَّمْسُ كُوِّرَتْ ve 2 اِذَا السَّمَاۤءُ انْشَقَّتْ gibi âyetlere mâsadak olacaktır ve insan-ı kebir denilen koca kâinat, şu boşluğu sekeratının bağırtılarıyla dolduracaktır.

1 : “Güneş dürülüp toplandığında.” Tekvîr Sûresi, 81:1. 
2 : “Gök yarıldığında.” İnşikak Sûresi, 84:1.

Bediüzzaman Said Nursi
İşaratü'l-İ'caz