Kainat ayetleri hem Allah'ın birliğine hem Risalet-i Ahmediyeye (asm) şehadet ederler

Kainat ayetleri hem Allah'ın birliğine hem Risalet-i Ahmediyeye (asm) şehadet ederler

Günün Risale-i Nur dersi

dunun-risale-dersi.png

Bismillahirrahmanirrahim

Arkadaş! Risalet-i Ahmediyeyi ispat eden deliller pek büyük bir yekûn teşkil ediyor. On Dokuzuncu Söz namındaki risalemde o delillerden bir kısmı zikredilmiştir. O zâtın izhar ettiği bine yakın mu’cizeleriyle Yirmi Beşinci Söz namındaki eserimde tafsil edilen kırk vech-i i’câza bâliğ olan Kur’ân, risalet-i Ahmediyeye (a.s.m.) şehadet ettiği gibi, bu kâinat da âyâtıyla o zâtın nübüvvetine delâlet eder. Evet, kâinatta yazılan sayısız âyetler Zât-ı Ehadin vahdaniyetine şehadet ettikleri gibi, risalet-i Ahmediyeye de (a.s.m.) delâlet ve şehadet ederler.

Ezcümle: Kâinatta görünen hüsn-ü san’at dahi risalet-i Ahmediyeye (a.s.m.) delâlet ve şehadet eden kat’î bir delildir. Zira, şu ziynetli masnuatın cemâli, hüsn-i san’at ve ziyneti izhar eder. San’at ve suretin güzelliği, Sânide güzelleştirmek ve ziynetlendirmek isteği mevcut olduğuna delâlet eder. Güzelleştirmek ve zînetlendirmek sıfatları, Sâniin san’atına olan muhabbetine delâlet eder. Bu muhabbet ise, masnuatın en ekmeli insan olduğuna delildir. Çünkü o muhabbetin mazhar ve medarı insandır. İnsan dahi masnuatın en câmi ve en garibi olduğundan, şecere-i hilkate bir semere-i şuuriyedir. İnsan bir semere gibi olduğu cihetle kâinatın eczası arasında en câmi ve baîd bir cüzdür. İnsan zîşuur ve câmi olduğu cihetle, nazarı âmm, şuuru küllî olur. Nazarı âmm olduğundan şecere i hilkati tamamıyla görür, şuuru da küllî olduğundan, Sâniin makasıdını bilir. Öyleyse, insan Sâniin muhatab-ı hâssıdır.

Evet, âmm ve şumullü olan nazar ve şuurunu Sâniin ibadetine ve muhabbetine sarf ve san’atını istihsan, takdir ve teşhirine tevcih ve nimetlerinin şükrüne istimal eden bir fert, verdiği nimetlere karşı şükür isteyen ve yarattığı mahlûkatı ibadete, şükre davet eden Sâniin has muhatap ve habibidir. 

Ey insanlar! Zikredilen ahval ve şuûnatla muttasıf olan Hazret-i Muhammed’in (a.s.m.), Sâniin o ferd-i ferid dediğimiz muhatab-ı hassı olmamasına imkân var mıdır? Ve tarihinizin gösterdiği nev-i beşerden en büyük insanlar arasında, bu makama daha lâyık diğer bir şahıs var mıdır?

Bediüzzaman Said Nursi
Mesnevi-i Nuriye