15 Temmuz’da cuntacılar tarafından yapılan darbe girişimi halkın büyük bir ittifakıyla bertaraf edildi, hamdolsun. Dil, din, ırk, ideolojik fark gözetmeksizin yediden yetmişe herkes duyarlı davranarak kan emici hainler püskürtüldü. Zira darbe ile mazisi puslanmış olan Türkiye’nin darbeden zarardan başka alacağı hiçbir kazanç yoktu ve olamazdı da.

Belki çoğumuz ilk kez bu denli birlik tablosuna şahit olmuşuzdur. Darbenin yapıldığı 15 Temmuz gecesinden başlayarak tüm yurtta meydanlarda demokrasi nöbeti tutuluyor. Daha önce ‘geziciler’ tarafından yapılan ve sokakları savaş alanına çeviren kalkışmanın aksine müspet manada demokrasi mücadelesi veriliyor. Sokaklar yakılmıyor, dezenformasyona asla müsaade edilmiyor.

Buna herkes şahit.

İşte yaşlısı-genci, fakiri-zengini bir araya getiren bu hadisenin en dikkat çekeni Hacı Mehmet Doğan Ağabey. 15 Temmuz gecesi yapılan ve istibdab düzenine meydan okumak için sokakları bırakmayan bir hürriyetçi, bir demokrat, bir ahrar… Aynı zamanda ahbabımız, köylümüz ve büyüğümüz… O kader gecesinden başlayarak her gece sokakta Kuran ve arkasında Cevşen okuyarak tüm mazlumlara dua ediyor.

Adıyaman’ın en büyük ve Türkiye’nin en tarihî şehri olan Kâhta’nın ilk Nur Talebelerindendir Hacı Mehmet Doğan Ağabey. Daha önce kendisiyle yaptığım röportajda Risale-i Nur’u ilk nasıl tanıdığını şöyle anlatıyor:

“Kâhta’ya gelenler bilirler, Kâhta’nın en eski camisi ‘Ulu Cami’dir’. Elli ya da elli beş sene evveldi, her vakit namazı için o camiye gidiyordum. Cami çıkışında sürekli bir grup demirciler caddesinden aşağıya doğru gidiyorlar. Her gün böyle olduğunu görünce aralarında Şevket kardeş vardı. Sordum ona ‘siz sürekli nereye gidiyorsunuz, ben de sizinle gelebilir miyim, siz ne yapıyorsunuz?’ O da dedi ki: ‘Bizim medresemiz var, Risale-i Nur okumaya gidiyoruz, seni de davet ediyoruz’ dedi. Ben de hemen elimi cebime attım, dedim ücreti ne kadar, on lira veriyorsanız, ben on beş lira vereceğim. Şevket kardeş tebessüm ederek: ‘para vermene gerek yok, gel yeter ki oku’ dedi. Daha sonra onlarla beraber gittik. Tabi ben çok heyecanlıydım. Vardığımızda küçücük, kerpiçten yapılmış bir yer gördüm. İçeri girdik, içerde Rahmetli Hacı İbrahim ağabeyi gördüm ve o da beni görünce ‘gel gel’ diye kısık bir sesle beni çağırdı. Yanına yaklaştım ve diz çökerek ilk kez Risale-i Nur dersini dinledim. O yüzden elli yıldan beridir Risale-i Nur dersleri olunca diz çökerek, başımı eğerek dinliyorum.” (*)

BU ÜLKENİN EVLATLARINA KURŞUN SIKILMAZ

Hacı Mehmet Doğan Ağabey 15 Temmuz gecesi yapılan ihtilal girişimi ve sonrasında yaşananlar için çok üzülmüş. Bediüzzaman Hazretlerinin Şeyh Said’in çağrısına verdiği cevap gibi anlatıyor: ‘Bu ülkenin evlatlarına kurşun sıkılmaz!’ Evet, kendisiyle görüştüğümde ağlayarak anlatıyor. Çok dertlenmiş, çok acı çekmiş.

BU İSLAM BELDESİ İÇİN CANIMI VERİRİM

Neden burada bekliyorsunuz, amacınız nedir diye sorduğumda ise; ‘burası ve bu topraklar İslam beldesi. Bu İslam beldesi için canımı veririm, hem de seve seve. O yüzden kardeşlerimle ittifak etmek ve taraftar olmak için geceleri bu meydana geliyorum’ diyor. Ve gözyaşları içerisinde devam ediyor: ‘Evimiz, barkımız hatta canımız gitsin de bu aziz topraklara zarar gelmesin ve ihtilal olmasın’

BİZ DEVLETTEN ve ASAYİŞTEN YANAYIZ

Hacı Mehmet Doğan Ağabey yıllardır okuduğu Risale-i Nur’dan olsa gerek ki her konuşmasını Bediüzzaman Hazretlerinin görüşlerine istinad ediyor. Ve yine diyor: ‘Bediüzzaman Hazretleri’nin dediği gibi, bizler de devletten ve asayişten yanayız. Bir mucize ki, Cenab-ı Hak bu necip milleti erken uyandırdı ve ittifak ettirdi. ’ diyerek Reis-i Cumhur’un emri verene kadar sokakta kalacağını ifade etti.

(* ) https://www.risalehaber.com/gece-lambasi-yanan-ev-gorurseniz-nurculardir-154010h.htm