‘Kâhta’da Muhacirler (Macırlar)’

Toplumsal ötekileştirme sadece bu dönemin hastalığı değil.

Yaşadığımız bu devrin birçok ruhî hastalığı bundan evvel de yaşanıyordu.

Cahiliye devrinde, İslam’dan önce de insanlar ötekileştiriliyordu.

Sınıflara ve zümrelere bölünmüştü.

Mekkeli müşriklerin, Allah Resulü ve ilk Müslümanları nasıl da öz be öz toprağından ettiğini her Müslüman bilir.

Hem de cebren.

Lâkin asr-ı saadetin ayak izleri bu şer görünen hadiseden sonra başlamıştı.

Mekke’de evini terk edenler, Medine’de ‘sitayişle’ karşılandı.

Medineliler Ensar…

Mekkeliler de Muhacirdi…

Muhacir, anlam olarak göç eden manasına geliyor.

Ya da hicret eden…

Bir taraf öte-ki-leş-ti-rir-ken, bir taraf kucak açıyor.

İşte bu yürek hali tüm asırlarda bir kılavuz olmuştur.

Ancak Suriye meselesinden sonra Ensar ve Muhacirlik tartışması yine gündeme gelirken biz Müslümanların kahir ekserisi sınıfta kalıyor.

Bir kısmımız Ensar gibi Suriyeli Muhacirlere kucak açalım diye dertlenirken bir kısmımız da düzenimiz bozulur gerekçesiyle şiddetle karşı çıkıyor.

Yani Ensarvarî olmaktan çok ama çok uzak.

İşte bir ikinci hususta memleketim Kâhta…

Çok uzun yıllar muhtelif şehirlerde idame olduğum için Kâhta ile ilgili analizleri şimdi yapabiliyorum.

Bir yeri yazabilmeniz için orada nefes almanız gerekiyor.

Geçen yazıda da bahsettiğim gibi Kâhta, kadim milletlere ev sahipliği yapmış.

1.Cihan harbinde tecritle bu topraklara sığınan Ermeniler, evvelden yaşayan Süryaniler ve Mezopotamya’nın kadîm milleti olan Kürtler hep iç içe yaşıyor.

Maalesef şehrimize sığınan ve dönme adını verdiğimiz bu insanlar yıllar yılı ötekileştiriliyordu.

Tıpkı cahiliye devri gibi…

Ancak Kâhta’da ötekileşen bir kavim daha var.

Kâhtalı Muhacirler…

Ya da Kâhtalıların dili ile ‘Macırlar’…

Evet… Kâhtalı Macırları belki de farkında olmadan; ‘Sizin aslınız bu topraklar değil, siz sonradan gelmesiniz, siz ikinci sınıf Kâhtalısınız’ diyerek töhmet altında bırakıyoruz.

Kâhta’da gittiğim birçok dost meclisinde; ‘Evna Macırın’ yani ‘Onlar Muhacir’ diyerek onlara ‘aidiyet’ hissi vermiyoruz.

Evet, bu bir realite ki Kâhta’nın sahipleri biziz diyoruz, Kâhtalı macırlara, dönmelere misafir penceresinden bakıyoruz.

Kâhtalı Muhacirler, ya da Macırlar bundan yüz yıl evvel Ağrı’dan, Van’dan, Erzurum’dan, Muş’tan, Bingöl’den öz be öz topraklarından zorla göçe zorlanmış, onlar da daha refah seviyesi yüksek bir yerde yaşamak amacıyla Adıyaman’a, Kâhta’ya iltica etmişler.

Ne var bunda? Allah Resulü de göç etmiyor mu? O da ‘Macır’ değil mi?

Kamuoyunun yakından bildiği ve gittiği her platformda Kâhtalı olduğunu gururla söyleyip, Kâhta’dan sitayişle bahseden İstanbul Milletvekili Mehmet Metiner de Kâhtalı Macır ama belki birçoğumuzdan daha halis-muhlis Kâhtalı…

Yani bir yerde aidiyet hissinizin olması için Hz. Âdem’den beri orada yaşamınıza lüzum yok!

Birçoğunuz belki hatırlar; Adıyamanlı olan Sırrı Süreyya Önder; Mehmet Metiner’i kastederek; 'Ben, Metiner'e hemşehrilik sıfatıyla bakmıyorum. Hem Metiner Adıyamanlı değildir. Muhacirdir. Adıyaman'a sonradan gelmişler diyerek, muhacirlerin göç ederek yerleştikleri bu topraklarda hiçbir söz haklarının olamayacağı algısı oluşturmuş ve Macırları ötekileştirmiştir.

Macır değilim ama bu söz karşısında çok utandım, çok ayıp.

Beyler, hanımlar, Kâhtalılar!

Bunlar ırkçılıkvarî yaklaşımlardır.

Bu hastalıktan kurtulmanın vakti geldi, geçiyor.

‘Vela teziru vaziretun uğra’ ayetini bir düşünün: ‘Hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenemez.’

Biri kötü ise bütün kavmi kötü olamaz.

Bediüzzaman’ının ‘Uhuvvet (kardeşlik) Risalesini’ okuyunuz ve kalbinize yerleştiriniz.

‘Bir gemide dokuz masum, bir cani olsa o gemi batırılmaz! Hatta dokuz cani, bir masum olsa dahi o masumun hatrı için o gemi batırılamaz…’

İşte gelin bu hastalıktan kurtulalım.

Birbirimize kardeşlik hukukunu muhafaza ederek muamele edelim.

Bir yerde bir yanlış gidişat var ki İslam Âlemi çok şiddetli bir imtihandan geçiyor.

Belki de Allah, İslam coğrafyasındaki bu kanlı gidişata dur demek için bizim kardeşlik hukukunu muhafaza etmememizi bekliyor.

Yani Kâhtalılar birbirlerini ‘Macır, dönme’ diye ötekileştirmezse belki de bütün dünya kurtulacak.

Emin olun.

Çok mu zor, yaratılana yaratandan ötürü bakmak, bakabilmek?

İblise uymamak!

Saygıyla…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.