Kaddafi çılgınlığı

42 yıllık Libya diktatörü Kaddafi, yüzbaşı iken darbe ile başa geçmiş.
Narsist bir ruh hali.

Megaloman demek hafif kalır. Firavun derecesinde nefsine ve egosuna dikta yüklemiş bir çadır Berberisi.

Dikkat çekmek, sadece kendinden bahsettirtmek, zulmetmek ve alternatifsiz kalmak, hayatının özeti.

İsrail’e, Amerika’ya ve batıya yıllar yılı kafa tutmayı denerken, halkının sefaletini giderici ve demokratik büyüme ile batı karşısında onurlu duracak hiçbir hareketi olmadı.

Kendine Abdunnasır’ı model aldığını ve Arap “onuru” için çırpındığını iddia etse de, onursuzlukla biten bir trajedinin baş mimarı olarak son çırpınışlarını yaşıyor.

Eğitimi hukuk ve tarih olmasına rağmen, askeri akademiden mezun olup orduya dahil olmuş ve cunta hareketini orada yürütmüş.
Acı olan okuduğu hukuk ve tarih bir şey öğretememiş.
Tıpkı hukuk eğitimi alan Saddam gibi.

Cehaletini, her konuda bildik edasıyla kapatmaya çalıştı.
Din üzerine kitap yazacak kadar ileri gitti bu diktatör.
Güya insanlığa manifesto sundu.

Yeşil Kitap “efsanesi”, maalesef 70’li yıllarda bizdeki bazı dini çevrelerin en çok okunan popüler eseriydi. “İslam sosyalizmi”  diye uydurduğu bir sentezle Türkiye’deki sol ve dindar bazı kesimlerin hem ilgisini çekmiş, hem de desteklenmişti.

Bütün diktatörlerin ortak özelliklerinin yanı sıra, kendi varlığının devam etmesine dönük kuşkucu ve zalimce hamleleri de şartlara göre şekil değiştirebiliyor.

2003’te Irak işgali ile başlayan Amerika rüzgarı karşısında, batıyla diyalog yolunu seçen ve tazminat ödemeyi kabul eden Libya lideri Kaddafi, 30 yıllık gürlemesinin de anlamsız ve içi boş bir korkaklık olduğunu gösterdi.

Kamu düzeni, yetki kullanımı ve keyfilik açısından, eşine az rastlanan bir şizofren ve ruh hastası Kaddafi.

İşsiz gençlerin ve sefil halkın direnişi, nihayet sokak hareketine dönüştü.
Kaddafi, yine acımasız ve delice bir çılgınlığın fitilini yaktı.
Taraftarlarını sokak çatışmasına davet etti. Savaş uçaklarıyla halkını bombaladı.
Korkak ve çılgın bir diktatör.

“Ya ben, ya da kaos” diyen diktatörlerin çok ekstrem bir tipi.
Arap dünyası, artık bu sömüren/kemiren diktatörlerini ve zalimlerini üstünden atmalı.

Maalesef irili ufaklı, neredeyse her mahalleye ve metrekareye diktatör müsveddeleri düşen  bir coğrafyada  baskı ve sindirme politikası güden, kendini vazgeçilmez gören  Mübarek, Kaddafi ve Bin Ali türü insanlarla dolu.

Bediüzzaman, zalimim her türlüsüne, halife bile olsa, karşı çıkmış ve karşı tavır sergileyerek ikaz etmiştir.
Bu duruşa, insani kişiliğe her müminin ihtiyacı var.

90’lı yıllarda doğu Avrupa bloğunu, ardında Orta Asya’yı saran ve Rusya’yı sarsan hürriyet rüzgarı, 2010’larda artık İslam dünyasında, bilhassa Arap dünyasında şaşırtıcı bir şekilde halk hareketleriyle hürriyetini ve katılımını arıyor.

Dua edelim, daha az zarar, kan ve çatışmayla bu zor dönem bitsin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum