Japonların yüzde 25’i 65 yaşın üzerinde

Japonların yüzde 25’i 65 yaşın üzerinde

Japonya'da 1950'lerde nüfusun sadece yüzde 5'i 65 yaş üzeri insanlardan oluşurken bu oran bugün yüzde 25'e ulaşmış durumda...

Abdurrahman Aydın

Her ülkede olduğu gibi, Japonya’da da toplumun giderek yaşlanması negatif bakılan bir faktör. Kapitalizmin yön verdiği günümüz modern kültürü daha çok gençlik yönelimli ve yaşlılıkta çok fazla değer biçilecek bir şey bulamamakta. Konfüçyüs geleneğinin hala belli ölçüde etkisini sürdürdüğü doğu toplumlarında yaşlılar belli bir saygınlık sahibi olsa da, Batı dünyasında yaşlılık daha çok hastalık, bunaklık, verimsizlik ve ölümle birlikte anılan bir durum.
Financial Times için hazırladığı yazısında, David Piling “eğer yaşlanmak bir hastalıksa, Japonya bunun ileri devrelerini yaşıyor” demekte. Piling 1950’de Japon nüfusunun sadece yüzde beşinin 65 yaşının üzerinde olduğunu belirtiyor. Bugün ise, Monaco dışında, 44 yaş ortalaması ile Japonya dünyanın yaşlı ülkesi durumunda. Ortalama yaş İngiltere için 40, ABD için de 37 civarında. Eğer Japonya aynı oranda yaşlanmaya devam ederse, 2035 yılına kadar her üç Japon’dan biri 65 yaşında ve üzerinde olacak.

Nüfus yaşlandıkça, her yıl 400 civarında okul kapanmakta ve bunların çoğu bakım evlerine ya da sosyal tesislere dönüştürülmekte. Günümüzde Japonya yaşlılar için en fazla günlük bakım yeri imkanı sağlayan ülke durumunda bulunuyor. Bazı belediye parklarından artık salıncaklar ve dönme dolaplar kaldırılıyor ve yerlerine yaşlılar için eksersiz aletleri konuyor. Kırsal kesimin bazı yerleşim birimleri artık neredeyse tamamıyla gençler tarafından terkedilmiş durumdalar. Sıklıkla duyulan “Japonlar bebeklerden çok yaşlılara ihtiyaç bezi alıyor” sözü bugün için aslında doğru olmasa da, çok uzun süre geçmeden günlük hayatın bir gerçekliğine dönüşecek gibi görünüyor.
Japonya’nın 1.41 olan kadın başına doğurganlık oranı bir toplumun kendisini yenilemesi için gerekli olan gerekli olan 2.1 oranının oldukça altında bulunuyor. Ancak yaşlanma konusunda çalışmaları ile tanınan George Magnus’a göre, İngiltere dahil olmak üzere, dünya nüfusunun yaklaşık yarısını oluşturan 62 ülkede doğurganlık oranları nüfusun yenilenmesi için gerekli olan oranın altında bir seyir izliyor. Ayrıca Japonya hiç bir suretle dünyanın en az doğurgan toplumu değil. Çek Cumhuriyeti, Polonya, Slovenya, Beyaz Rusya, Bosna, Güney Kore, Tayvan ve Hong Kong gibi ülkeler veya mahallerde bu oran Japonya’da olanın da altında. Almanya, İtalya, Yunanistan ve Macaristan hemen hemen Japonya ile aynı doğurganlık oranına sahipler. Doğurganlık oranı 1,5 olan Çin ise zengin olmadan yaşlanma tehlikesi ile karşı karşıya. Singapur ise kadın başına 0,79 çocuk ile dünyada en düşük çocuk sahibi olma oranına sahip. Magnus’a göre, düşük doğum oranı artık günümüz dünyasında evrensellik arz eden bir durum.

Yaşlanma, ekonomik büyümenin sürdürülmesinden tutun yeterli bakımın sağlanması ve emeklilik maaşlarının ödenmesine kadar bir yığın güçlüğü bir toplumun önüne çıkarmakta. Japonya dünyada büyük nüfusa sahip ülkeler arasında en yüksek ortalama hayat süresine sahip olan ülke olma durumda bulunuyor. Ortalama olarak erkekler yaklaşık 80, kadınlar ise 85 yaşına kadar yaşamaktalar. Japonya şu an er ya da geç pek çok ülke tarafından yaşanacak olan bir deneyimin ön safında yer almakta.

İşin gerçeği, son yıllarda Japonya’nın nüfusu 1,27’den 1,41’e yukarı doğru bir artış gösterdi. Fakat bu nispi iyileşme uzun süredir devam edegelen negatif trendi iyileştirici olmaktan çok uzak. Kesinlikle devamlı alarmist öngörüler yapan Japon siyasetçileri bundan vazgeçirecek iyimser bir tablo ortaya koymaya yeten bir oran değil. Hükümet bir ara, eğer mevcut nüfus trendi devam ederse, 3.000 yılında dünya üzerinde sadece 500 Japon’un kalacağını söyleyen bir rapor bile açıkladı. Eski sağlık bakanlarından biri, Japon ırkının yeryüzünde soyunun tükeneceğini bile iddia etti.

Ancak Japonya giderek yaşlanan nüfusu ile bu nüfusa bakım sağlama ve bunun maliyeti arasında makul bir dengeyi kurmuş bulunuyor. Hızla Japonya’nın içinde olduğu sürece yaklaşan İngiltere gibi Avrupa ülkeleri Japon pratiğini yakından çalışıyor. Japonya yaşlılarına mükemmele yakın bir sağlık hizmeti sunmasına rağmen gelişmiş ülkeler arasında sağlık harcamaları en düşük ülke olma gibi bir özelliğe de sahip. Araştırmacılara göre, bunda hayat tarzının da önemli bir etkisi ve katkısı var. Japon toplumunun çoğunluğu sağlıklı bir beslenme alışkanlığına sahipler.
Çoğu Japon deniz ürünleri ağırlıklı bir beslenme alışkanlığına sahip, çok az işlenmiş yiyecek yiyor ve batılılara göre, şekerli içeceklere karşı daha mesafeliler. Obezlerin oranı, diğer ülkelerle karşılaştırınca Japon toplumunda çok düşük. Şiddet ve uyuşturucu bağımlılığı oranları da Japon toplumunda yüksek değil. Yaşlılara sağlık hizmetlerinin sağlanmasında uzmanlık tedavisi yerine temel sağlık hizmetlerinin düzenli ve sık aralıklarla sağlanması öncelik taşıyor. Japonlar diğer gelişmiş ülke vatandaşlarına göre daha fazla doktora gidiyorlar; ama çok daha az ameliyat gerektiren bakıma maruz kalıyorlar.

Daha çok yaşlı nüfusa sahip olmak daha yüksek sağlık harcamaları faturası ile karşı karşıya olmak anlamına gelmiyor. ABD’de sağlık harcamalarının GSYH’ye oranı yüzde 18 iken, bu oran Japonya’da sadece yüzde 9,3. Bir gözlemciye göre, ABD’de gençler için yapılan sağlık harcamalarının ekonomi üzerindeki yükü Japonya’da yaşlılar için yapılan harcamaların ekonomiye olumsuz etkisinden daha fazla.

Diğer ülkelerden farklı olarak Japonya’nın lehine olan bir durum var: Japonlar sadece uzun yaşamıyorlar; aynı zamanda sağlıklı bir yaşlılık geçiriyorlar. 2000 yılında yapılan bir Dünya Sağlık Örgütü çalışmasına göre, Japon halkı ortalama 74,5 yıl sağlıklı bir hayat sürdürüyor. Bu rakam İngiltere’de 71,7, ABD’de ise 70. Japonlar açısından bir diğer önemli faktör ise yaşlılar toplumun önemli fertleri olarak muamele görüyorlar. 80 yaşında hala bakanlık yapanlar veya gündelik işlerde çalışmaya devam edenleri görmek Japonya’da istisnai bir durum değil.

Dünya Bülteni

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.