İstanbul valisinin Said Nursi açıklaması

İstanbul valisinin Said Nursi açıklaması

Bediüzzaman’la ilgili bir açıklama yapan İstanbul Valisinin sözleri Nur Talebeleri tarafından çoğaltılır

Risale Haber-Haber Merkezi
 
BEDİÜZZAMAN’IN SON 60 GÜNÜ
 
CHP’nin yayın organı niteliğindeki Ulus Gazetesinin 04 Şubat 1960 Perşembe günkü nüshasında; Nurcular Yetkiner’in Beyanatını Dağıtıyor” başlıklı bir haber yayınlanır. Haberde Bediüzzaman’la ilgili bir açıklama yapan İstanbul Valisi Ethem Yetkiner’in sözlerinin Nur Talebeleri tarafından çoğaltılarak Türkiye’nin her tarafına dağıtıldığı ifade edilir.
 
İşte o haber:
 
Said-i Nursi’nin memeleket içinde bu arada İstanbul’a yaptığı maksatlı geziler bilindiği üzere Türk basınında geniş tepki yaratmıştı. Bunun üzerine İstanbul Valisi meseleyi ehemmiyetsiz gören ve hatta Said-i Nursi’yi savunan eda içinde bir beyanat da vermişti. CHP teşkilatından gelen haberlere göre Nurcular bu beyanatın teksir edip memleketin her yanına dağıtmakla meşguldürler. Dağıtılan bu beyanatın altında Nurculara ait ilave bir not bulunmaktadır. İstanbul Valisinin mezkûr beyanatına eklenmiş olan bu notu aşağıda veriyoruz:
 
 “Not:
“Sayın valimizin beyanatında mücmel ve dolayısı ile noksan kalan bazı noktaların yanlış anlaşılmasını önlemek için şu notu ilave ediyoruz:
 ……………
 
gazete.20100205075120.jpg“Yukarıdaki beyanında İstanbul Valisi Yetkiner’in takip olunduğundan bahsettiği Üstad Said Nursi’nin Sikke-i Tasdik-i Gaybi nam eseri evvelce ehl-i vukufların ve cumhuriyet mahkemelerinin tahkik ve tedkikinden geçmiş neticede her türlü zanlardan beri olduğu beraat verilmesiyle sabit olmuştur.
 
“Bu defa ilk olarak matbaada basılması sebebiyle yeni matbu nüshasının belki asıllarına uygun olup olmadığını tedkik için muvakkaten el koymuştur. Kısa zamanda incelenip naşirlerine teslim edileceği muhakkaktır. Risale-i Nur elbette daima serbesttir.
 
“Polisin takibini de biz tamamen Üstadı muhafaza ve koruma maksadına matuf biliyoruz. Bu hususta fedakarane gayretlerini yerinde buluyoruz.
 
“Ayrıca Valimizin ifade ettiği gibi tarikatçılık isnadı yersiz ve isabetsizdir. Risale-i Nur tarikat esası değil hakikat-i İslamiyedir. Bu kadar geniş umumiyetli ve istisnasız bütün Müslümanlar için “Cadde-i Kübra-i Kur’aniye” olan Risale-i Nura tarikat namı vererek hücum etmek âmiyâne bir hükümdür, katmerli bir cehalettir.
 
“Üstadımız elli seneden beri gençliğin saadet ve selametleri ve ebedi halasları için hiçbir şeyini fedadan çekinmemiştir. Bu tecavüz ve yalan neşriyatlarına rağmen gazetecileri de affediyor.
 
“Biz Nur Talebeleri de büyük Üstadın hareketine uyarak ancak Risale-i Nuru okumakla Kur’an’ın kutsi hakikatlerinden tam ders alacaklarına inandığımız neslimizin bu gaflete düşmüş gazeteci çocuklarını da affediyoruz.
 
“İstanbul Nur talebelerinden Ahmet, Mehmet, Mehmet, Hakkı, Galip.”
 
Yukarıdaki Mehmet’lerden birisinin Mehmet Fırıncı Ağabey olduğunu aşağıdaki ifadelerden anlıyoruz:
 
Üstad ikindiye doğru, İstanbul'dan ayrılıyordu. Böyle bir firaka, bir gazeteci sebep olmuştu. Gelirken meydana gelen mahşerî kalabalık ve gazetecilerin tecavüzkâr vaziyetleri giderken daha da fazlasıyla oldu. Ama biz daha evvelden iyi bir plânlamayla kardeşleri birkaç kat halka yapmıştık. Üstad Hazretleri oradaydı. Ve şemsiyeyi yine ben tutuyordum. Bu teşkilâtı şeyi hazırlarken Üstad, Bekir Ağabeye, 'Sen bir kumandan gibi hareket ediyorsun' diye iltifat etmişti. Ve ertesi iki gün, İstanbul matbuatı Üstadın ayrılışını manşetlerde 120 punto harflerle vermişti. Gazetelerde çok serzenişli makaleler çıktı. İnönü İstanbul'daydı. O gün Bursa'ya bir miting için vapurla giderken, vapurda 'Hükûmet nereye gidiyor? Bediüzzaman'ı koluna takmış, nereye gidiyor?' diye konuşma yapmıştı. Bu konuşmanın matbuatta yer alması üzerine İstanbul Valisi Ethem Yetkiner, hükümetin direktifiyle radyoda okunan bir beyanat verdi.
 
“Beyanat hülâsaten şöyleydi:
 
"Yaşlı bir din âlimi, mütevazi bir seyahat yapmaktadır. Memlekette seyahat hürriyeti vardır. Hiçbir vatandaşın seyahat hürriyeti kısıtlanamaz. Eğer gazeteler meseleyi bu kadar büyütmeseler, bu zâtın, memleketin herhangi bir yerinden bir yerine gidişi bir mesele olmazdı.' Biz de, birkaç gün sonra, gazetelerde de çıkan bu beyanatı, 'Valimizin pek haklı ve isabetli beyanatını takdim ediyoruz' diye bir lâhika mektubu yaparak Anadolu'daki kardeşlere göndermiştik.”( Necmettin Şahiner, Son Şahitler 4.Cild s. 344)