İsmet İnönü'nün hedefindeki isim: Said Nursi

İsmet İnönü'nün hedefindeki isim: Said Nursi

Star gazetesi'nden "Çile dolu bir hayat: Said Nursi" yazı dizisi

Risale Haber - Haber Merkezi
 
Son günlerde, 17 Aralık operasyonu ile birlikte gündeme gelen Said Nursi hazretlerinin hayatı ve fikirleri Star Gazetesi'nden Muharrem Coşkun imzasıyla yazı dizisi oldu.
 
Yerel Seçim çalışmalarında, miting meydanlarında Adnan Menderesin isminin çokça anılması ve CHP'nin tek partili döneminden çok partili döneme uzanan siyasi yapısından bahsedilirken Said Nursi isminin de çokça zikredilmesi, Bediüzzaman hazretlerinin de hayatının, siyasi duruşunun merak edilmesine sebep oldu. 
 
Yazı dizisinin 1. kısmında Coşkun, CHP döneminde Said Nursi'nin çektiği sıkıntıları ve sürgünleri kronolojik olarak sıraladıktan sonra, dönemin partilerine ilişkin Risale-i Nur'da yer alan analizlerine yer verdi.
 
İnönü’nün hedefindeki isim
 
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın özellikle CHP’li Tek Parti döneminden örnekler vermesi ve bir kısım çevrelerin Başbakan Erdoğan’la Adnan Menderes’i mukayese etmeleri geçmişteki tartışmaları akla getirdi. Özellikle CHP Genel Başkanı ve ‘Milli Şef’ İsmet İnönü ile ondan iktidarı ezici farkla devralan Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Adnan Menderes arasında yaşanan tartışmalar aslında bugün yaşananlardan pek farklı değildi.
 
Örneğin 27 Mayıs 1960 darbesinden sadece 5 ay önce hükümetin seçim kararı almasından sonra Demokrat Parti(DP) Genel Başkanı Başbakan Adnan Menderes’le, 4 dönem halka yenilmiş olan CHP Genel Başkanı İsmet İnönü arasında yaşananan polemik bize çok şey anlatıyor.
 
İŞTE CHP DÖNEMİNDE ÇEKTİKLERİ
 
-1925: Şeyh Said isyanından sonra, çeyrek asır devam edecek sürgün ve hapishane günleri başlar. Van’dan Trabzon’a sonra İstanbul’a getirilir.
 
-1926: İzmir ve Antalya üzerinden götürüldüğü Burdur’da 7 ay kalır.
 
-Şubat 1926 Jandarma gözetiminde Eğirdir’den Barla’ya getirilir. 
 
-1926 Burdur’dan sonra Isparta’ya, sonra da Barla’ya sürgün edilir. Burada mecburi ikamete tabi tutulur.
 
-24 Temmuz 1934 8 yıl kaldığı Barla’dan sonra Isparta’ya sürgün edilir.
 
-27 Nisan 1935 9 Ay kaldığı Isparta’dan, talebeleriyle birlikte Eskişehir Hapishanesi’ne sevk edilir.
 
-19 Ağustos 1935 ‘Rejimi yıkmak’ iddiasıyla Eskişehir Ağır Ceza Mahkemesi’nde aleyhinde dava açılır ve mahkeme neticesinde ‘Tesettür Risalesi’nden 11 ay hapis cezası alır.
 
-1936 Tahliyeden sonra 7 yıl kalacağı Kastamonu’ya sürgün edilir.
 
-20 Eylül 1943 Kastamonu’dan Ankara’ya sevk edilir.
 
-21 Eylül 1943 Kendisine zorla şapka giydirmeye kalkışan Ankara Valisi Nevzat Tandoğan’a ‘Bu sarık bu kafa ile çıkar’ der ve beddua eder.
 
-1944 Ankara’dan Isparta’ya sevk edilir. Sorgulandıktan sonra tutuklanarak Denizli Hapishanesi’ne gönderilir.
 
-15 Haziran 1944 Tahliyeden sonra iki ay daha Denizli’de kalır.
 
-27 Ağustos 1944 Hükümet emriyle Emirdağ’da ikamete tabii tutulur.
 
-1947 Emirdağ’dan Afyon’a sürgün olarak götürülür.
 
-28 Ocak 1948 Afyon Ağır Ceza Mahkemesi’nce tutuklanır.
 
-6 Aralık 1948 Afyonkarahisar Ağır Ceza Mahkemesi’nce 20 ay hapis cezası verilir ve cezaevine konulur.
 
28 yıldır zulüm altındayım
 
Said Nursi CHP’li tek parti iktidarında yaşadığı 27 yıllık çile hayatının sonunda CHP ve DP farkını soranlara şu cevabı veriyordu:
 
“Üstadımızdan, niçin Demokrat Parti’yi muhafazaya çalıştığını sorduk.
 
Cevaben: “Eğer Demokrat Parti düşse, ya Halk Partisi veya Millet Partisi iktidara gelecek. Halbuki, Halk Partisi İttihatçıların bozuk kısmının cinayetleri ve hem Cumhuriyetin birinci reisinin Sevr Muahedesiyle ve çok siyasî desiselerin icbariyle on beş senede yaptığı icraatının kısm-ı âzamı tamamıyla eski partiye yüklendiği için, bu asil Türk milleti ihtiyarıyla o partiyi kat’iyen iktidara getirmeyecek.  Çünkü Halk Partisi iktidara gelecek olursa, komünist kuvveti aynı partinin altında bu vatana hâkim olacaktır. Halbuki, bir Müslüman kat’iyen komünist olamaz, anarşist olur. Bir Müslüman hiçbir zaman ecnebîlerle mukayese edilemez. İşte bunun için, hayat-ı içtimaiye ve vatanımıza dehşetli bir tehlike teşkil eden bu partinin iktidara gelmemesi için, Demokrat Parti’yi, Kur’ân ve vatan ve İslâmiyet namına muhafazaya çalışıyorum” dedi. (Emirdağ Lahikası- 386)
 
CHP Nemrutçuluğu çoğalttı
 
Said Nursi’nin CHP’ye bakışını anlatan bir başka açıklaması da yine kendi eserinden: “Halk Partisi ise: Hakikaten acip ve zevkli bir rüşvet-i umumîyi kanunlar perdesinde bazı memurlara verdikleri için, yirmi sekiz senelik bütün cinâyatıyla başkaların cinâyâtı ve İttihatçıların ve mason kısmının seyyiatları da o partiye yükletildiği halde, Demokratlara bir cihette galip hükmündedirler. Çünkü ubudiyetin noksaniyetiyle enaniyet kuvvet bulur, nemrutçuluklar çoğalır.” (Emirdağ Lahikası- 422)
 
Nursi CHP’li Tek Parti yıllarında yaşadıklarını şöyle anlatıyordu: “28 senedir vilayet vilayet, kasaba kasaba dolaştırılıyor, mahkemeden mahkemeye sürükleniyorum. Bana bu zalimane işkenceleri yapanların bana atfettikleri suç nedir? ... O bırakıyor. Diğer bir mahkeme aynı meseleden dolayı beni tekrar muhakeme altına alıyor. Bir müddet de o uğraşıyor; beni tazyik ediyor, türlü türlü işkencelere maruz kılıyor. O da netice elde edemiyor. Bu defa bir üçüncüsü yakama yapışıyor. Böylece musibetten musibete, felaketten felakete sürüklenip gidiyorum. 28 sene ömrüm böyle geçti.(...) Benimle beraber bir çok talebelerim de türlü türlü musibetlere eza ve cefalara maruz kaldılar” (‘Konuşan Yalnız Hakikattir’ Sebilürreşad, V/116, Aralık 1951, sh.250-251)
 
HAYATI ÇİLE İLE GEÇTİ
 
Bediüzzaman Said Nursî, 1876’da Bitlis vilayetine bağlı Hizan ilçesi Nurs köyünde dünyaya geldi. Çocukluğunda çevresindeki medreselerde eğitim gördü. Kendisinde görülen harikulade zeka ve hafıza sebebiyle önceleri Molla Said-i Meşhur diye tanındı. Daha sonra “Zamanın Harikası” anlamında “Bediüzzaman” unvanıyla şöhret buldu. 1. Dünya Savaşı yıllarında doğu cephesinde gönüllü alay komutanı olarak hizmet etti. Savaş esnasında yaralanıp 2,5 yıl Rusya’da esir kaldı. 1917’deki Bolşevik İhtilali esnasındaki kargaşadan yararlanıp esaretten kurtuldu. Dönüşte, Genelkurmay’ın kontenjanından Osmanlı’nın en üst düzey dinî danışma merkezi olan Dar-ül Hikmet-il İslamiyye’de görev yaptı. İngilizlerin İstanbul’u işgali yıllarında onların aleyhinde Hutuvat-ı Sitte isalesini neşretti. İstiklal mücadelesine destek verdi.
 
Eserlerini cezaevinde yazdı
 
1925 yılında Van’da eğitim faaliyetlerinde bulunurken, meydana gelen Şeyh Said kıyamı sebebiyle, alakası olmadığı halde önce Burdur’a, ardından Isparta ve Barla’ya gönderildi. Burada 8 yıl kaldı. Risale-i Nur isimli Kur’an tefsirinin çoğu bölümlerini burada yazdı. Eserleri ve fikirleri sebebiyle Eskişehir Mahkemesine sevk edildi.
 
Sürgüne gönderildiği Kastamonu’da eserlerini yazmaya devam etti. 1943’te Denizli Mahkemesi’ne, 1948’de Afyon Mahkemesi’ne sevk edildi. Mahkemeler beraatla neticelendi. 1950’de DP iktidarıyla dini hak ve hürriyetler genişledi. Bediüzzaman, bu dönemde eserlerini matbaalarda bastırdı. Nursi, 23 Mart 1960’ta Hakk’a yürüdü.
 

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum