İntiharı düşünen var mı?

Bu günlerde intihar vakaları dikkat çekmeye başladı.Hangi sebeple olursa olsun en azından intihar teşebbüsleri insanlığın eksi hanesinde yer almaktadır.
Biz yine de buradan uyarmış olalım, intihar etmeyi düşünen varsa, sakın ha sakın böyle bir yola tevessül etmemeleri çağrısında bulunmuş olalım. Hele bu dönemde hatıra başka şeyler de gelebilir !

İnsanlar neden ve niçin intihar yolunu seçerler? Değişik sebepler ve gerekçeler ileri sürülebilir. Ancak bunların  hiç birinin  geçerliliği yoktur.
Müslüman milletimiz arasında intihar diye bir  vak’aya rastlanmazdı., Tanzimat’tan sonra tek tük intihar olayları görülmeye başladı. Müslümanların moral değerlere sahip olması,sosyal dayanışma, islâm kardeşliği, bir vücudun organları gibi kendilerini görmeleri, komşuluk ve özellikle cemaatî bağlar intiharın yaygınlaşmasını önlemiştir. İntihar kelimesi, Tanzimat’tan önce yazılan lügatlarda bile yoktu. Dini bağların zayıflaması ve inançtaki çözülmelerin cehâletle de desteklenmesi sonucunda söz konusu olay klinik bir vak’a halini almıştır.

Mânevî dayanaktan yoksun hissetme, geleceğe dair umutsuz bakış açısı, ebedî hayat duygusundan mahrumiyet hissi gibi faktörler intiharı tetikleyen sebepler arasındadır.                                                               Avrupa’da, hayat standardı yüksek olan yerlerde, intihar oranı daha yüksektir. Bu oran, kuzeye gidildikçe artıyor. Avrupa’daki intihar oranı Türkiye’dekinden 15-20 kat daha fazladır. Mesela Fransa’da 100 bin kişiden 44’ü intihar etmektedir. İntiharda Ülkemiz  en alt sıralardadır.Müslüman ülkelerde de, yukarıda değinmeye çalıştığım inanç değerleri sebebiyle intihar olayları azdır.

Eskiden İstanbul’da yıllarca kalmış olan Fransız araştırmacı Dr. A. Bayer diyor ki:
“Batı ülkelerinde insanların yalnız kalması, hayattan nefret etmeye, hatta intihara yol açmaktadır. Halbuki Müslüman Türkler arasında hiçbir zaman bu hâle tesadüf edilmez; medeni sayılan milletlerde çok sık görülen intiharı onlar bilmez. Müslümanlar, Allah’ın kendilerine bahşettiği varlığa tecavüzün, Allah’a karşı gelmek olduğuna inandıkları için, intiharı düşünmezler. Bunun için, intihar eden hiçbir İslam âlimi yoktur.”

Maalesef Avrupa taklitçiliği, intiharda da kendini göstermiş, mâneviyatsız bırakılan bazı gençler, Avrupa'nın her türlü kötülüğüne özenerek İntihar gibi çıkşı olmayan bir yolu seçerek maddî ve mânevî hayatlarını yokluğa mahkum ediyorlar.
Son zamanlarda Müslümanlar arasında  da intiharların sayısı çoğalıyorsa, bunun sebebi Kur’ân ve sünnetten uzaklaşmadır. İslam’ın insan ve dünya hayatıyla ilgili temel mesajının iyi kavranmadığı kesimlerde cinsel bunalım, aşk, ihanet, yoksulluk, işsizlik, sakatlık, yakınını kaybetme gibi olaylar da intihara sebep oluyor.

Biz işin felsefik ve psikolojik yönünü erbabına bırakalım da, aslî ve fıtrî pencereden bakalım.Fıtrat dini olan İslâm’ın  kaynakları bağlamında ve mânevî boşluklar ekseninde bakalım meseleye.Daha doğrusu böyle bakmak zorundayız, çünkü yitikler kayboldukları yerde aranırlar.Çare ve çözümler, insanı yaratan tarafından insan hayatına  rehber olsun diye konmuştur.Çünkü; İntihar, hayata son vermektir. Ancak insanın kendi mülkü olmayan ve başkasına ait olan hayatına son verme hakkı var mıdır? Kendisine o hayatı ve bedeni yerinde kullanmak üzere veren, verdiği hayatı ve bedeni intihar yoluyla yok etme hakkını da vermiş midir? İnsanın elindeki böyle değerli bir bağış ve hediyeyi imha ve yok etme izni var mıdır ve bu izni hangi makamdan almıştır?
Bu sorunun cevabı iyi ve etraflıca düşünülmeden intihar cinayetinin İslam’da neden yasak olduğunu net olarak anlamamız da mümkün değildir.İntihar, İslâm'ın haram kıldığı büyük günahlardan birisidir.

Öyle ise Rabbimiz tarafından en yüce emanet olarak verilmiş bu İlâhî sanat harikasını imhaya yönelik teşebbüslerde bulunamayız. Ekonomik, ailevî, hastalık veya sosyal sıkıntılar yüzünden ümitsizliğe kapılıp da intihara yönelemeyiz. Vücudumuzu canlı bomba olarak patlatıp da havaya uçuramayız.                             

İnsanın  vücûdu, Allah'ın eşsiz binasıdır. O binayı yapan kimse yıkan da O olacaktır.
“Cenab-ı Hak sana ibâha suretinde verdiği hayatı intiharla hâtime çekemezsin,gözünü çıkaramazsın ve mânen gözü kör etmek demek olan gözü verenin rızası haricinde harama sarf edemezsin.Ve kezâ, kulağı ve dili ve bunlar gibi cihâzatı harama sarf etmekle mânen öldüremezsin…” (1)

Kur’an’da bir kimseye hayat vermenin adeta bütün insanları diriltmek  gibi yüce bir davranış, bir cana kıymanın da sanki  bütün insanları öldürmek gibi ağır bir suç ve günah olduğu belirtilir.(2) . Âyetin bu ifadesine hangi sebeple olursa olsun intihar etmek isteyenlerin de dâhil olduğu belirtilmektedir.

İslam bilginleri intihar eden müslümanın, intiharı sebebiyle ahirette çok çetin ve şiddetli bir azab göreceğini ifade ederler. İslâm bilginlerinin çoğunluğuna göre, intihar eden dinden çıkmış olmaz, diğer müslüman cenazelerinde olduğu gibi yıkanır, kefenlenir, cenaze namazı kılınır ve müslüman mezarlığına gömülür. İslam hukukçularının çoğunun görüşü bu yöndedir. Çünkü kelime-i Tevhidi söyleyen herkese yaşadığı sürece, öldüğünde, defnedilinceye  kadarki işlemlerde müslüman muamelesi yapmak, bundan ötesini Allah’a havale etmek gerekir. (3)                                                          
Cenab-ı Hakk’ın şu beyanlarını tefekkür edenler intihara asla yaklaşmazlar :
“Nerede olursanız olun, O sizinle beraberdir.” (4)
“…Biz ona (insana) şah damarından daha yakınız.” (5)
“..Şunu iyi bilin ki Allah insan ile onun kalbi arasına girer…”(6)

Şunu iyi bilelim: tek başımıza ölecek, tek başımıza dirilecek, tek başımıza hesaba çekileceğiz. Kur’ân-ı Kerim mü’minler için şifa, müttakiler için rehberdir. Kim O’na uyarsa hidayete erer ve doğru yolu bulur. Ondan yüz çeviren bedbaht olur ve felaketlere sürüklenir.
Allah Resûlü (s.a.v) de intihar konusunda şiddetli uyarılarda bulunmaktadır :
"Kendini boğarak öldüren kimse, Cehennem için boğmuş olur. Kendini vuran kimse, Cehennem için vurmuş olur."(7)
"Kim kendini bir dağın tepesinden atar da öldürürse cehennem ateşinde de ebedi olarak böyle görür. Kim zehir içerek kendisini öldürürse cehennemde zehir kadehi elinde olduğu halde devamlı ceza çeker"(8)

İntiharı düşünen bir insanın imdadına Kur’ân nurlarının nasıl yetiştiğini bir mektubunda anlatan Bediüzzaman’ın talebelerinden Kuleönü'nde sofuoğlu Mustafa Hulusi,maddî-mânevî kurtuluş reçetesinin dertlerine nasıl derman, yaralarına nasıl merhem olduğunu uzun uzadıya anlatmaktadır.(9)
Zındıkaya kısmen de olsa teslim olmak (10) ,elmas değerindeki mukaddeslerimizin künhünü tam idrak edememek, bir nevi intihardır, İslâmiyetten pişman olmaktır.(11)

Hangimiz Allah dostlarının çektikleri sıkıntıların az bir kırıntısına mâruz kaldık ki,aslâ câiz olmayan intihara teşebbüs edelim. Söz , son devrin en büyük işkencelerine katlanmış olan  asrın son Müceddidi Bediüzzaman da: ”…çekmediğim cefâ,görmediğim ezâ kalmadı…Defalarca zehirlendim…Eğer dinim intihardan beni men etmeseydi, belki bugün Said topraklar altında çürümüş gitmişti…” (12)

İslâm’a ve Müslümanlara eziyet edenler, eninde-sonunda maddî-mânevî intiharlarının sonunu hazırlamakta,kendilerini ebedî idama mahkum ederek kendi eliyle ipini  çekmekte, tokadına ve cezasının verilmesine sebep olmaktadırlar.(13)

Bir yanda mânevî intiharların,yok oluşların yaşandığı bir dünya; öbür tarafta insanlığın ihyası ve yeniden inşâsı için eziyetlerin en katmerlisine göğüs gerenlerin diriliş mücadelesi…
Biz bu mücadelenin neresindeyiz?
Her gün etrafımızda yüzlerce gencin ve insanın mânevî intiharlarına şahit olmaktayız.
Bir müntehiri (intihar edeni) de sen kurtarmak istemez misin?
  
Dipnotlar:
1-B.Said Nursî, Barla Lahikası, Onbeşinci Notanın üçüncü meselesi
2-Maide,5/ 32
3-İslam ve Toplum, 2/183 ,Türkiye Diyanet Vakfı
4-Hadîd, 57/ 4
5-Kaf, 50/ 16
6-Enfal, 8/ 24
7-Buhârî, Cenâiz: 84
8-Müslim, İman, 175; Tirmizi, Tıb, 7; Nesâî, Cenâiz, 68, Dârimi, Diyât, 10; Ahmed b. Hanbel, II, 254, 478
9-Bkz.Barla Lahikası,yirmiyedinci mektubun üçüncü kısmı
10-a.g.y, Şualar,13.şua
11-bkz.Şualar,14.şua
12-a.g.y,T.Hayat,Sekizinci kısım:İsparta Hayatı
13-a.g.y, bkz.Emirdağ Lahikası,Emidağ Zabıtası ile bir hasb-i hal

[email protected]

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.