İnsanlardan evvel yeryüzünde idrakli mahlûklar vardı

İnsanlardan evvel yeryüzünde idrakli mahlûklar vardı

Günün Risale-i Nur dersi

Bismillahirrahmanirrahim

Bakara Sûresi 30. âyetin tefsiri tefsiri

1 جَاعِلٌ kelimesinin 2 خَالِقٌ kelimesine tercihen zikri: Melâikenin medâr-ı şüphe ve mûcib-i istifsarları, halk ve icad fiili değildir. Zira vücut, hayr-ı mahzdır. Halk, Allah’ın fiilidir; Allah’ın fiili, lâyüs’eldir. Ancak melâikeyi şüpheye dâvet eden ve istifsarlarına mûcip olan, جَعْل’dir. Yani, Cenâb-ı Hakkın, beşeri, arzın tamirine tahsis etmesidir.

3 فِى اْلاَرْضِ'deki فِى'nin عَلٰى'ya tercihi; beşerin yer üstünde olduğu, عَلٰى kelimesinin mânâsına muvafık ve münasip iken, tercihan فِى’nin zikredilmesi, beşerin bir ruh gibi arzın cesedine nefh ve nüfuz ettiğine ve beşerin ölüp inkıraz etmesiyle arzın yıkılmasına işarettir.

4 خَلِيفَةً Bu tâbir, arzın, insanların hayatına elverişli şeraiti hâiz olmazdan evvel arzda idrakli bir mahlûkun bulunmuş olduğuna ve o mahlûkun hayatına, o zamandaki arzın evvelki vaziyetleri muvafık ve müsait bulunduğuna işarettir. خَلِيفَةً tâbirinin bu mânâya delâleti, mukteza-yı hikmettir. Amma meşhur olan mânâya nazaran, o idrakli mahlûk, cinlerden bir nevi imiş; yaptıkları fesattan dolayı insanlarla mübadele edilmişlerdir.

5 ﴾قَالُوۤا اَتَجْعَلُ فِيهَا مَنْ يُفْسِدُ فِيهَا وَيَسْفِكُ الدِّمَاۤءَ﴿ Bu cümle, müste’nifedir. Bu isti’naftan anlaşılıyor ki, Cenâb-ı Hakkın melâike ile olan hitabı, sâmii şöyle bir suale mecbur etmiştir ki: “Acaba, melâikeler komşuluklarına gelecek insanları nasıl karşılayacaklardır? Hem onlarla beraber olmaya ve komşu olmaya rızaları var mıdır? Hem fikirleri nedir?” Kur’ân-ı Kerim, 6 اَتَجْعَلُ cümlesiyle o suali cevaplandırmıştır.

1 : Kılan, bir işi yapan. 
2 : Yaratıcı
3 : Yeryüzünde. 
4 : Halife. 
5 : “Melekler ‘Yerde fesat yapacak, kan dökecek kimseleri mi yapacaksın?’ dediler.” Bakara Sûresi, 2:30. 
6 : Yapacak mısın? Yaratacak mısın?

Bediüzzaman Said Nursi
İşaratü'l-İ'caz