İnsaniyet

Ailemden kimseyi kaybetmedim elhamdulillah. Ama insaniyet ailemden çok ölü var.

Daha yetmiş yıl öncesine kadar insanın rikkat-i cinsiye alakadarlığı ile dünya hanesini kendi evi gibi telakki etmesi gerektiğini dünyaya haykıran zamanın bediisinin sözlerini hatırlatıyor bu sözler. Demek oluyor ki bizim bir insaniyet ailemiz var(!)

Uhuvvetin portresini en geniş şekilde çizen Said Nursi, uhuvvet risalesinde bir insanın kardeşlik ve iman bağlarını yine kainata müsteniden pekiştiğini hatırlatıyordu.

"Evet, tevhid-i imanî, elbette tevhid-i kulûbu ister. Ve vahdet-i itikad dahi, vahdet-i içtimaiyeyi iktiza eder. Evet, inkâr edemezsin ki, sen bir adamla beraber bir taburda bulunmakla, o adama karşı dostâne bir rabıta anlarsın; ve bir kumandanın emri altında beraber bulunduğunuzdan, arkadaşâne bir alâka telâkki edersin. Ve bir memlekette beraber bulunmakla, uhuvvetkârâne bir münasebet hissedersin. Halbuki, imanın verdiği nur ve şuurla ve sana gösterdiği ve bildirdiği esmâ-i İlâhiye adedince vahdet alâkaları ve ittifak rabıtaları ve uhuvvet münasebetleri var." (Mektubat:263).

Uhuvvet Risalesindeki bu alıntı bize aynı toprakları paylaşan, aynı havayi teneffüs eden, aynı esmanın mazhariyetine giren insanların ırk gibi izafi kavramlardan kendisini kurtarması gerektigini net bir biçimde hatırlatıyor.

Hani biz bir ülkenin dogu-batı güney-kuzey gibi ayrımlarının nisbi olduğunu tartışmıyor muyduk? Ve bunların vücudlarının bile bulunmadığını biliyorsak, nasıl olur ki bir insanın ırkına göndermelerde bulunabiliriz. Hani psikoloji ve sosyoloji kitaplarina "insani insan olduğu için sevmek" gibi parlak lafları biz koymamış mıydık? Ve biz, insanın merkezde olduğu bir musibette, helâkete giden ırk, dil, memleket gibi nisbi ayrımların nazarda itibarsiz olduğunu bilip ona göre hareket etmemiz gerektigini düşünmüyor muyduk?

Memleketimde meydana gelen depremin bize bırakacağı çok ders olduğunu bilerekten müşahedelerimi aktarmak istiyorum;

-Çöken betonarme binaların altından, insaniyetin ulviyet ve kıymetinin yükseldiğini görüyorsun.

-Yıkılan bir şehirden ayağı kalkan teavün ve yardımlaşmayı hissediyorsun.

-Tozlanmış ve yıpranmış ailevi dostlukların baraka bir çadırda tekrar bir araya geldigini görüyorsun.

-Korku dolu gözlerin kat kat arttığı zifiri bakışlarda değerli addettiğimiz çok şeyin değersizleştigini, arîzi olanla zati olanın ne olduğunu net bir şekilde hissediyorsun.

-Hayat ve yaşam esas olunca, ırkın hiçbir anlam ifade etmediğini daha iyi anlıyorsun.

-İnsaniyet-i kübranın İslamiyet olduğunu görüyorsun.

-Lüksün insan dünyasındaki kanlı bulantısını daha iyi kavrıyorsun.

-Ekranları izlemekle, ekranlarda izlenme duygusunun tedennisini daha iyi yaşıyorsun.

-Mülk aleminin tegayyürsüz duruşu karşısında melekûta açılan pencerelerin ferahlığını nefesliyorsun.

-Maddenin manaya karşı mağlubiyetini, acziyetine bina edilen kadiriyetinin yüksekliğini halinle ilan ediyorsun.

-Tasaffiye dönüşen terakki dakikalarının musibetle karışık hissiyat manzumesini esmaya izhar ediyorsun.

-"Mülkün hakiki sahibi Allah'tır, O verdi yine O aldı" diye ağzımızda sakız gibi çiğnediğimiz cümlelerin kalb midesiyle nasıl hazmedildiğini hissediyorsun.

-Dünyaya niçin geldiginin kulağına fısıldandığını duyar gibi oluyorsun.

-"Herşey helak olup gidicidir, O'na bakan yüzü müstesna" diye bir ayetin varlığını anlıyorsun.

Daha bunun gibi bir çok hikmet derslerini, akıl alakadarlığıyla etrafdan devşirebiliyorsun. Ama bu hissiyatla bunları düşünmenin ne kadar zor olduğunu görüyorsun. Cümlemi, çektiğimiz sıkıntıların bin misline göğsünü siper etmiş zamanın Bediisinin, kelimelerle çektiği net bir fotografla bitirmek istiyorum.

"Fıtraten daimî bir hayat ve ebedî yaşamak isteyen ve hadsiz emelleri ve nihayetsiz elemleri bulunan bîçare insana, elbette o hayat-ı ebediyenin üssü’l-esası ve anahtarı olan iman-ı billâh ve mârifetullah ve vesilelerinden başka olan şeyler ve kemâlâtlar o insana nisbeten aşağıdır. Belki çoğunun kıymetleri yoktur" (Şualar:100)

Bu arada memelektimde meydana gelen rahmani afet dolayısıyla mağdur olan tüm insanî ve islamî akrabalarıma geçmiş olsun dileklerimi iletmek istiyorum. Bu musibetin hayra tebdil olunmasını Cenab-ı Haktan niyaz ediyorum.

Abdullah Korkmaz

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum