İnsanın bazan bâtıl eline gelir, hak zannederek koynunda saklar

İnsanın bazan bâtıl eline gelir, hak zannederek koynunda saklar

Günün Risale-i Nur dersi

Bismillahirrahmanirrahim

S: Ezeliyet-i madde ve harekât-ı zerrattan teşekkül-ü envâ gibi umur-u bâtılaya neden ihtimal veriliyor?

C: Sırf başka şey ile nefsini ikna etmek sadedinde olduğu için, o umurun esas-ı fasidesini tebeî bir nazarla derk etmediğinden neş’et ediyor. Eğer nefsini ikna etmek suretinde, kasten ve bizzat ona müteveccih olursa, muhaliyetine ve mâkul olmadığına hükmedecektir. Faraza kabul etse de, tegafül-ü ani’s-Sâni sebebiyle hasıl olan ıztırar ile kabul edilebilir. Dalâlet ne kadar aciptir. Zât-ı Zülcelâlin lâzım-ı zarurîsi olan ezeliyeti ve hassası olan icadı aklına sığıştırmayan, nasıl oluyor ki gayr-ı mütenâhî zerrâta ve aciz şeylere veriyor?

Evet, meşhurdur ki, hilâl-i îde bakarlardı. Kimse birşey görmedi. İhtiyar bir zât yemin etti: “Hilâli gördüm.” Halbuki gördüğü hilâl, kirpiğinin takavvüs etmiş beyaz bir kılı idi. Kıl nerede, kamer nerede? Harekât-ı zerrat nerede, sebeb-i teşkil-i envâ nerede?

İnsan fıtraten mükerrem olduğundan hakkı arıyor. Bazan bâtıl eline gelir, hak zannederek koynunda saklar. Hakikati kazarken ihtiyarsız dalâlet başına düşer; hakikat zannederek başına giydiriyor.

Bediüzzaman Said Nursi
Mesnevi-i Nuriye