İnsan bir mucizedir

Yaradılış, kuşkusuz bir mucize.

Ya insan kaç mucizenin eseri? Bir düşünsenize; her insanın yüzü başka. Sayımız kaç milyar olsa da bu gerçek değişmiyor. Parmak izlerimiz farklı. Seslerimiz de öyle. DNA yapılarımız çok yakın olmasına rağmen her insanınki değişik. Bu böyle ama her siyasi rejim ve ideoloji (kökeni dünyevi veya semavi olsun) insanları davranışta ve düşünüşte benzer kılmaya çalışıyor. Bu bir çelişki değil mi? O nedenle insan, bir topluluğun içinde sayı (kalabalıktan biri) olarak değil, birey olarak var olmak istiyor. Birey olarak tercihler yapmak; birey olarak inanmak... Bu topluluk üyeliğinin ötesinde bir özgürlük ve eylem alanı arayışı.

Denir ya, "insan davranışının gayesi fark yaratmaktır" ama topluluklar, örgütler onu hep hizaya sokmak, standart bir davranışa yöneltmek isterler. O yüzden birey hep kolektivitelerle ve onların disiplini ile kavga halindedir.

Antik çağın büyük Yunan filozofu Eflatun'a sormuşlar: "İnsanoğlunun sizi en çok şaşırtan davranışları nedir?"

Filozof sıralamış:

- Çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele ederler. Ne var ki çocukluklarını özlerler...

- Para kazanmak için sağlıklarını yitirirler, sonra sağlıklarını geri almak için para öderler...

- Yarından endişe ederken bugünü unuturlar. Dolayısıyla ne bugünü ne de yarını yaşarlar...

- Hiç ölmeyecek gibi yaşarlar. Ancak hiç yaşamamış gibi ölürler...

Sıra gelmiş ikinci soruya;

"Peki siz ne önerirsiniz?"

Bilge yine sıralamış:

"Kimseye kendinizi beğendirmeye kalkmayın! Herkesi kazanmanız imkânsızdır. Siz iyi ve doğru olan şeyi yapın. Onu takdir eden insanlar zaten sizi beğenir. Böylece daha akıllı ve nitelikli insanları etrafınızda toplarsınız.

Önemli olan; hayatta en çok şeye sahip olmak değil en az şeye ihtiyaç duymaktır."

Bunlar çok bilgece sözler ama kaçımız bu takdir ettiğimiz mantığa uygun olarak yaşıyoruz?.. Baksanıza sigara paketleri üzerinde ne korkutucu şeyler yazıyor ama görmezden gelip yine de içiyoruz. Acaba bu hayat anlayışında Neyzen Tevfik'in şu sözlerinin etkisi var mı?

"Hayat, çatlak bardaktaki suya benzer.

İçsen de tükenir içmesen de.

Bu yüzden hayattan tat almaya bak.

Çünkü yaşasan da biteceeeek yaşamasan da..."

"Demirperde" varken ardındaki ülkelerde de insanlar falcıya giderdi, kapitalist ülkelerde de. İnsanlar bilinmeyene hep merak duymuşlardır. Bugün astrolog, medyum gibi çeşitli adlar altında "bilinmeyene" merakı gideren kişiler, bildik falcıların yanında yer aldılar. Fazladan kurşun döküyorlar, dualar ediyorlar. Ne kadar çok şey yaparlarsa o kadar ücret alıyorlar.

Onları biz yarattık. Bilinmeyene olan merakımızın ve ne olacağımıza dair endişelerimizin ürünü onlar. Ama galiba kalıcı olarak hayatımıza girdiler. Baksanıza en eski kitaplarda bile adları geçiyor. Onların tavsiyeleriyle savaş ve barış ilan ediliyor.

Keşke o Bodrum deyişindeki gibi bakabilsek hayata: "Boş ver goyver gitsin aldirme." Bu gamsız sahil rehavetini benimsiyorsun yine de seni eleştiriyorlar:

Boş veriyorsun gamsız diyorlar.

Aklı başında davranıyorsun, bu kadar uslu olunmaz diyorlar...

 İç biraz kafayı dağıt diyorlar.

İçiyorsun, sen de çok içiyorsun diyorlar.

Alttan alıyorsun, tepene çıkardın diyorlar.

Bağırıyorsun, sakin ol diyorlar.

Üzülüyorsun, takma diyorlar.

Kızıyorsun, değmez diyorlar.

 Konuşuyorsun, muhatap olma diyorlar.

Çekip gidiyorsun, mücadele et diyorlar.

Ölünce ne diyecekler acaba?

Muhtemelen, "Ölüm ona yakışmadı..."

O yüzen galiba insan kendi iç sesini dinlemeli. Hata yapacaksa kendi hatalarını yapmalı ki onlardan ders çıkarabilsin. Mevlana'nın dediği gibi "Soru da bilgiden doğar, cevap da." Sonra ekler; "Sevgide güneş gibi ol, dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol.

Hataları örtmede gece gibi ol.

Tevazuda toprak gibi ol.

Öfkede ölü gibi ol.

Her ne olursan ol ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol."

Güzel sözler bunlar ama kaçımız onlara uygun davranıyoruz ki? Aramızdaki iktidar mücadelesi ve edinme güdüsü, ilişkileri hoşgörü ve işbirliğinden çok çatışma ve yıkıcı rekabet ekseninde belirliyor. Bu da bizi yoruyor ve yıpratıyor. Ondan sonra gelsin psikiyatrisiler ve yaşam koçları, kişisel gelişim programları... Yaşam bu kadar çelişkili olmasa ilginç olur muydu?

Bugün

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.