İnkâr edenlere hîleleri süslü gösterildi ve hak yoldan men edildiler

İnkâr edenlere hîleleri süslü gösterildi ve hak yoldan men edildiler

Ayet meali

Bismillahirrahmanirrahim

Cenab-ı Hak (c.c), Ra'd Sûresi 33-34. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:

33-Öyleyse herkesin (hayır ve şerden) ne yaptığını O görüp gözeten (Allah, hiç böyle olmayan putlarla bir) midir? Hâlbuki (onlar) Allah’a ortaklar koştular. De ki: “Onların isimlerini söyleyin bakalım! (Kimdir onlar?) Yoksa O’na yeryüzünde bilmediği bir şeyi mi haber veriyorsunuz? Yoksa boş lâf ile (kendinizi) mi (aldatıyorsunuz)?” Hayır, inkâr edenlere hîleleri süslü gösterildi ve (hak) yoldan men‘ edildiler. Hâlbuki Allah, kimi (böyle inkârları yüzünden) dalâlete atarsa, artık onu hidâyete erdirecek kimse yoktur.

34-Onlar için dünya hayâtında bir azab vardır; (*) âhiret azâbı ise elbette daha şiddetlidir. Onları Allah(ın azâbın)dan koruyacak olan hiç kimse de yoktur!

(*) “Şirk ve dalâletin (Allah’a ortak koşma ve haktan sapmanın) ve fısk ve sefâhatin (günahlara dalmanın) yolu, insanı nihâyet derecede sukūt ettirir (aşağı düşürür). Hadsiz elemler içinde nihâyetsiz ağır bir yükü zaîf ve âciz beline yükletir. Çünki insan, Cenâb-ı Hakk’ı tanımazsa ve O’na tevekkül etmezse (güvenmezse), o vakit insan, gāyet derecede âciz ve zaîf, nihâyet derecede muhtaç ve fakir, hadsiz musîbetlere ma‘ruz, elemli, kederli bir fânî hayvan hükmünde olup, bütün sevdiği ve alâka peydâ ettiği (alâkadar olduğu) bütün eşyâdan mütemâdiyen (devamlı) firak (ayrılık) elemini çeke çeke, nihâyette, bâkī kalan bütün ahbâbını (sevdiklerini) bir firâk-ı elîm (ayrılık acısı) içinde bırakıp, kabrin zulümâtına (karanlıklarına) yalnız olarak gider. 
Hem müddet-i hayâtında (hayâtı boyunca) gāyet cüz’î bir ihtiyâr (seçme kābiliyeti) ve küçük bir iktidar ve kısacık bir hayat ve az bir ömür ve sönük bir fikir ile nihâyetsiz elemler ile ve emeller ile fâidesiz çarpışır ve hadsiz arzuların ve makāsıdın (maksadların) tahsîline, semeresiz boş boşuna çalışır. Hem kendi vücûdunu yüklenemediği hâlde, koca dünya yükünü bîçâre (çâresiz) beline ve kafasına yüklenir. Daha Cehenneme gitmeden Cehennem azâbını çeker.” (Sözler, 32. Söz, 295-296)