İktisat eden aile belası çekmez

İktisat risalesi yazıları-6

İktisada riayet etmek, maaşını zaruri ihtiyaçlarına sarf etmek demektir. Malumdur ki en temel ihtiyacımız yemek içmek ve barınmaktır. Eğer maaşımızı bu zaruri ihtiyaçlara hasredebilirsek bizden daha zengini bulunmaz bu dünyada velev ki maaşımız az olsun.

İktisat ve kanaat berekete sebeptir. Bereket ise gayb aleminden gelen bir varidattır. Maddeten elinizde az bir şey vardır fakat gaybî bir el azınızı çok etmektedir. Şehadet aleminde azıcık olan maaşınız gaybdan gönderilen ile takviye edilmektedir. Aynı Bedir’de İslam ordusunun melekler ile takviye edilmesi gibi.

Peki bizi bu zenginlikten mahrum eden nedir? Neden zaruri ihtiyaçlarımızı karşılamak ile iktifa edip rahat etmiyoruz da didinip ömür tüketiyor ve hiçbir zaman huzuru yakalayamıyoruz. Kim hatırımızı sorsa “dünya telaşı işte” diyoruz. Allah bizim dünyada hayatımızı idame ettirecek kadar rızkımızı yani zaruri rızkımızı tekeffül etmiş iken ve ahireti esas maksat yapmak kulluğun temel esaslarınsan iken bize ne olmuş ki hem sadece dünyalık için mesai harcayıp hem de asla bizi tatmin edecek bir düzeyi de yakalayamaz olmuşuz. 

Gelirimizi sadece zaruri ihtiyaçlarımız için harcamak elbette evvela o zaruri ihtiyaçları tesbit etmekle olabilir. Bu zaruri ihtiyaçlarımızın tesbitini bir dahaki yazımızda yapalım.

İnsanların helal ile yetinmeyip para kazanmak uğruna her çeşit yolu mubah görmeleri ailelerinin ihtiyaçlarını karşılamak isteğine dayanıyor. Elbette her erkek ve günümüzde çoğu hanım bunun için çalışıyor. Gelin görün ki ailenin ihtiyaçları günden güne öyle bir artış gösteriyor ki karşılamak güçleşiyor.

Ailenin ihtiyaçlarının temini bir yana daha yeni bir aile kurma aşaması bile çok meşakkatli bir hal almış. Zira evlenmeden evvel bir ev tam tekmil döşenmesi ve hiçbir eksiği olmamacasına donatılması zaruret gibi görülür olmuş. Sanki bir iş yeri kuruluyor da müfettiş gelince hiçbir eksik görmemeli yoksa basacak mührü kapıya. Evet gelecek müfettişler müfettişten daha müfettiş doğrusu. Gelinin halası gelse ve görse ki çamaşır makinası alınmamış hiç olabilir mi? Şatafatlı bir koltuk takımı yerine çek yat koymuşlar salona aman Allah’ım bunlar bizim kızımızı ne sandı. Teferruata girmiyorum zira girsek çıkamayız daha neler var neler tam takım olması gereken.

Doğrusu böyle adetlerin asla istisnası olamaz kurallar haline geldiği bir toplumda her kes deliler gibi çalışmalı, bunun alternatifi yok. Kimse mütevazı bir hayata razı değil ve bu nedenle karmakarışık kafalar ve kalbler. İnsanın dikkatini kendine ve aile fertlerine yoğunlaştırmasına mani olan öyle çok ıvır zıvırımız var ki evde birbirimizi göremez olmuşuz. Yürüyüş de tabi koşu bandında yapılacak öyle karı koca beraber yürüyüş yapmak da olmaz. İki televizyon olmalı ki beyefendi maçından, hanımefendi de dizisinden mahrum kalmasın. O televizyonun karşısında kendi dizini dövülesi hale getirme talimi yaptığından da habersiz elbet. Dizi ne mesaj veriyor acaba kendisine…

Bütün bu yaşanmışlıkların ötesinde bir hakikat var oysa. O hakikat de iktisat ve kanattır. Bunlar insanı bulunduğu bunalımdan çıkaracak, hırslarını teskin edecek evlerimizi birer cennet bahçesine çevirecek iki hakikattir. Bütün hakikatler gibi bu iki hakikat de güzeldirler. Bizim kendilerine temessük etmemizi beklerler ki bizi de güzelleştirsinler.

İktisat ve kanaate elbette çalışmak ve alışmak gerekir. Öyle gayretsiz hangi güzel şey elde edilebilir ki? inanın bu çalışmak ve alışmak bizi şu an içinde bulunduğumuz sık boğaz ve telaş kadar yormaz. Dinlendirir, sakinleştirir, alış veriş merkezlerinden kendimize zaman ayırmayı öğretir. Biz zannediyoruz ki bir alış veriş merkezine gitmek kendimize vakit ayırmaktır. Hayır ve asla. Oradaki markalara ve satış tuzaklarına ve yüksek gerilim hattına vakit ayırıyoruz. Elbette böyle bir yerden huzurlu ve kavgasız evimize dönmek zordur. Ayrıca hiç de rahatlamış olmayız. Spot lambası gibi ışıkların altında havasız ve çok yüksek elektrik akımı olan bir mekana rahatlamak için gitmek hangi insan severin başının altından çıkmış bir fikirdir acaba? bizim iyiliğimiz için mi dizayn edilmişler yoksa bizi sömürmek için mi?  Paramız bir an evvel tükensin ki daha daha daha fazla kazanmaya hırslanalım ve nefeslenmeye vakit bulamadan dünya odaklı çalışalım diye midir acaba?

Bütün bunların içinde zavallı kalbimiz ruhumuz ve vicdanımıza ne zaman sıra gelecek. Onları ne zaman eğiteceğiz ne zaman nefeslendireceğiz. Alış verişin arasında namaza beş dakika ayırınca hakkını vermiş mi oluyoruz.

Kanaat ve iktisada çalışırsak ve alışırsak. Elimizde olan ile yetinmenin talimini yaparsak bir rahat nefes alabiliriz. Birbirimizi fark edip zaman bile ayırabiliriz. Lüks içinde yaşamak özenilecek bir şey de değildir. Boğazdaki yalılarda ne feryatlar ne yalnızlık öyküleri vardır. Hiç siz bir köyde yapayalnız birinin hikayesini dinlediniz mi? Elbette yok değildir ama lüks içindeki hayatların yalnızlığı çok daha onulmaz.

Elbette rızık Allah’tandır ve dilediğine verir. Meselemiz aman ha sakın zenginleşmeyelim meselesi değildir. Elimizdeki ne ise ona kanaat edip daha fazlası için çalışmakla beraber hırslanmamaktır. Hırs mahrum kalmanın en büyük sebebidir. Daha lüks yaşamak ahiret adına bizi daha iyi bir noktaya mı taşıyacaktır yoksa tersi mi?

Bize dayatılan öyle kalıplar var ki zenginleştikçe sanki bazı ritüeller şart oluyor ve zengin iseniz kaçarı kurtuluru yok onları yapacaksınız. Kim bizim sahibimiz, bizi yaratan ve yaşatan kim. Kimin haddine düşüyor da ne yapacağımıza karar veriyor?   

Şükür kapılarını bize açacak olan da kanaat ve iktisattır ve rızadır. Çalışmaya devamla beraber elimizdeki için şükredip çalışmamızın neticesine razı olmak bir ferah nefestir. Çalıştıktan sonra elimize geçeni bize veren Allah’tır. Her zaman çalıştığımız ile tam muvazenede olmaz kazandığımız. Bezen az çalıştığımız halde Allah bize çok verir bazen de tersi olur. Buna da şükretmeli. Razı olmalı, kanaat etmeli. Şükrün içindeki lezzeti bir tattık mı zaten öyle bir şevke gelir ve Rabbimize öyle minnettar oluruz ki değmeyin keyfimize.

İşte kanaat ve iktisada riayet eden ailesinin geçimini temin etmekte dara düşmez gül gibi geçinir. Bunu yapmayan ise zengin bile olsa yetiştiremiyorum diye sızlanıp durur vesselam.   

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum