Himmet UÇ
İki şehir iki şair: Asaf Halet, Hacı Bayramı Veli
Şehir kelimesi bildiğimiz şehirin dışında tasavvufta, felsefede, şiirde ve edebiyatta başka anlamların sembolü olmuştur. Şehir tasavvufta insana benzetilmiştir.
Hacı Bayramı Veli şiirinde şar ile insanı kasteder. Freud da hem ruhen hem psikanalitik olarak, fizyolojik bakışlada insan zihnini beynini Roma’ya benzetir. Freud psikanalizini insan zihninden hareketle oluşturmuştur. Tasavvuf da insanı bir şehire benzetir. İster ilim, ister tasavvuf insanın çok yönlü bir canlı olduğunda hemfikirdir.
Asaf Halet şiirinde şehir olan insana dış dünyaya açılan pencereler konmuştur demek ister. Hacı Bayram ise iki cihan arasında bir şehir yaratmıştır Allah der. Asaf Halet tasavvufi kavrama biraz modern tasarım vermiştir. Her insanın psikolojisi ve fizyolojisi pencerelerle doludur. Göz, kulak, ağız, burun dünyaya açılan fiziksel pencerelerdir ama manevi anlamda ruh hayale, rüyaya, tasarıma, tahayyüle daha başka ruhun çevresindeki pencerelerle alakadardır. İnsanın iç gözünün açıldığı alemler konusunda çok farklı fikirler vardır. Öyle ki o alem pencerelerinden başka alemlere gidip gelmeler bile olmuştur, bu mutasavvıfların hayatında çok vardır.
Çelebi, şehir hayatının ne kadar elem verici olduğunu kendi kurduğu sembolik ve fantastik bir dünyada anlatır. Geleneksel ve muhafazakar hayatımızın son zamanda modern hayatımızın mekanları olan şehirler, bir azap, keder, ümitsizlik, çaresizlik labirentine dönüşmüştür. Bütün cumhuriyet dönemi şuarası bir beyaz camın arkasından hayatı algılar, bu dönem şiirimizde bizi Mevlana’nın iklimine ve dünyaya hak ve adaleti taşıyan maneviyat erlerinin dünyasına taşıyan olaylar, nesneler, duymalar, hassasiyetler göremezsiniz. Çünkü halkın da okuyan kesimlerin de kültür bütünlüğü, duyuş ve hissediş kabloları kopmuştur. Bugün çekilen buhranların özünde din, milliyet, tarih, sanat, batı düşüncesi, tasavvufun hayatımızda olmayışı vardır.
Necip Fazıl, şöyle der:
Kaçır beni ahenk
Al beni birlik
Artık barınamam gölge varlıkta
Ver cüceye onun olsun şairlik
Benim gözüm büyük sanatkarlıkta
Ara Necip Fazıl ara... Bu çöl ikliminde büyük sanatkar olmak, yüz yıldır böyle bir sanatkar olmadı, sen de en azından yokluğunu terennüm etmekle büyük adamsın. Arif Nihat, Asaf Halet ve çok az benzerlerinin şiir dünyasında kaybolmuş bir dünyayı arayan çölde susuz kalmış insanı ve insanları görürsün.
Allah'tan pencereler açmışlar içi sıkılan evlere
pencereler olmasaydı
nasıl gezerlerdi
karanlıklarda
ayağa kalkmış büyük böcekler
nasıl tırmanırlardı
merdivenlerden.
İnsan pencerelerle yaratılmıştır, içli dışlı pencereler yoksa insan bu hayatın bin türlü kıskacından nasıl kurtulabilirdi? O pencereler ile kurabildiği kadar bir başka hayata açılabilir, seyredip teneffüs edebilir. Son yüzyılın neredeye birçok fikir akımları kendini kurtarmaktan habersiz vatanı kurtarma çaresizliğinde bocalar durur. Millet sevgisinin yerini politize olmuş millet havarilerinin kompirme fikirleri almıştır, aydınlar lüksün ve paranın mutluğunu yaşarken, aklı basmazlar ise ihaneti fazilet olarak ortaya sürmektedir.
Kafka’nın böceğidir bugün insanlar, sürünerek bir yerlere tırmanmaya gayret ederler. Ama bu böcekler şairin dediği gibi “ayağa kalkmış büyük böceklerdir.” Kafka ve Asaf Halet böcek fantasmagorisiyle insanın halini göstermişlerdir.
tahta evler eski kutulardır
apartmanlar yaldızlı nisan şekeri kutularıdır
içinde siyah ve sarı başlı böcekler oturur
başka küçük bir kutudan
uzaktaki başka böceklerin
cızırtılı seslerini duymaya meraklıdırlar
Evlerimiz bizi sıkan dar mekanlardır, şair darlığı verir, kutulara benzetmekle. Evler arasındaki ilişkileri böcek cızırtılarına benzetir. Ki öyledir, iyilikte ve hakka çağırmakta birbirinize yardım edin nerede, bu can sıkıcı kutularda taciz olan hayatımız nerede.
sevgilim bir böcektir
taşdan duvarlar içinde
karafatmalarla yaşar
beş senedir getirdiğim şekerleri yiyip
elimi ısırmıştır
Sevgili kavramı nasıl kafkaesk bir bakışla anlatılmıştır. Sevgi ve karafatmalar, hayatın iki büyük aktörü.
karafatmalar onu benden ayırdılar
o şimdi bana küsülüdür
kutu duvarları içinde
(Asaf Halet Çelebi)
***
NUTK-İ ŞERÎF
Çalabım bir şâr yaratmış iki cihân âresinde
Bakıcak dîdâr görünür ol şârın kenâresinde
Nâgehân ol şâra vardım ol şârı yapılır gördüm
Ben dahî bile yapıldım taş ü toprak âresinde
Ol şârdan oklar atılır gelir ciğere batılır
Ârifler sözü satılır ol şârın bazâresinde
Şâkirdleri taş yonarlar yonup üstâda sunarlar
Çalabın ismin anarlar ol taşın her pâresinde
Ol şâr dediğim gönüldür ne âlimdir ne câhildir
Âşıklar kanı sebîldir ol şârın kanâresinde
Bu sözü ârifler anlar câhiller bilmeyip tânlar
Hacı Bayrâm kendi bânlar ol şârın minâresinde
Hacı Bayrâm Velî
***
Hacı Bayram Veli’nin Nutk-ı Şerif’i ile Çelebi’nin şehir şiiri birbirine mütenakız iki şiir. İnsanı nasıl anlamış büyük arif, zamanın geçmesiyle şehir bu dünyadan ne kadar kopmuş, ne hale gelmiş. Atalarımız nasıl dünyalar kurmuşlar, o dünyalardan bu melankolik dünyaya nasıl büyük bir gayretle taşımış bizi birileri modernizm aşkıyla.
Hacı Bayram insanı nasıl tarif etmiş, ne kadar büyük bir meharetle. Mana iklimlerinde nasıl dolaşmış o şarın sakinleri. Bizi o iklimlere kim taşıyabilir ki? Kenarından o alemleri ve şehri yaratan görünür, mahlukat ilaha açılan pencereler barındırır, görebilen görür. Ansızın o şehre varmış şair ve şehri yapılır görmüş, kendi de bir şehir olduğu için yapılmakta olan ile kendi inşa anını görmüş çünkü o da bir şehirdir, aynı muameleden sonra şehirler ikmal olur. O şehirden atılan oklar insanı etkiler veya yarar. O şehrin pazarlarında irfan ağırlıklı sözler, yaratılış sırlarını anlatan şeyler satılır, marifet, ilim pazarlarıdır, gerçekte insan budur. Belli bir boyuta gelen talebeler taş yontar şehir inşa ederler, herkes ürettiği taşın mimari ve ahlaki değerine göre kıymet kazanır. Satışlar şehrin sahibinin adı ile yapılır. O şehir insandır, kalptir. Anlam panayırıdır kalp. O şehrin kenarında aşıkların kanı satılır çünkü o kan aşkın sirayetidir. Bu şehir istiaresini ancak arifler anlar diğerleri anlamaz ve ayıplar. Hacı Bayram da o şehrin minaresinde farklı bir misyon ile bağırır insanları hakka çağırır.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.