İbil: Deve mi, ‘yağmur yüklü bulutlar’ mı?

"Bakmıyorlar mı o İbil’e; nasıl yaratıldı?” (Gaşiye/17)

Bu ayet-i kerimede geçen “İbil” kelimesine mevcut bütün meallerde deve anlamı verilerek kelime şöyle çevriliyor. 

“Bakmıyorlar mı o deveye; nasıl yaratıldı?”

Türkçe mealler içerisinde ilk defa Muhammed Esed, mealinde bu kelimeyi “yağmur yüklü bulutlar” olarak tercüme etti.

“Bakmazlar mı yağmur yüklü bulutlara nasıl yaratılmış onlar?” 

Bu ayete düştüğü dipnotta gerekçesini şöyle açıklar Esed: “İbil ismi öncelikle, “develer” anlamına gelir, ki tekil şekli olmayan ve sadece çoğul şekilde kullanılan bir cins ismidir (generic plural). Ama bu isim, aynı zamanda “yağmur taşıyan bulutlar” için de kullanılmaktadır (Lisânu'l-‘Arab, Kâmûs, Tâcu'l-‘Arûs): ki bu karşılık, yukarıdaki anlam örgüsü içinde daha tercihe şayan olan bir karşılıktır. Eğer bu terim “develer” anlamında kullanılmış olsaydı, yukarıdaki ayette ona yapılan atıf, sadece, Hz. Peygamber'in çağdaşı olan Araplara hitap etmiş olurdu.”

Esed’ten sonra birçok meal yazarı aynı çeviriyi tercih etti. Bu çeviriye en ateşin muhalefeti yapan simaların başında meşhur tarihselci Mustafa Öztürk geliyor. Esed’in yaptığı “Kur’an metnine şiddet uygulayan bir yorum tahrifi” Öztürk’e göre. Çünkü Esed manayı “deve”de sabitlemenin sonucunun -zorunlu olarak- tarihselcilik tuzağına düşmek olduğunu çoktan fark etmiştir. Öztürk malum tezi tarihselcilikte ısrarcı olduğu için bizce muhalefetinde haksız ve yersiz görünüyor. Zira ayetin manasını tahdid ve takyid etmek hem doğru değil, hem de kimsenin hakkı değil.

“İbil” kelimesinin “yağmur yüklü bulutlar” manasını da içerdiğini söyleyen ilk kişi Esed değil elbetteki. “İbil” yağmur yüklü bulutlar anlamına da gelir. (el-Kâmûs) Arap dili bilginlerinden el-Müberrid; ibil’e “büyük bulut kütleleri” anlamını vermiştir. (Şevkâni, Feth’ul Kadir) Arap şiirinde bulutlar deveye benzetildiği için mecaz olarak bulutlara ibil denilmiştir. (Zemahşeri, el-Keşşaf)             

Üstat Bediüzzaman’ında bu manayı destekleyici mahiyette benzer bir izah/tefsir yaptığına şahit oluyoruz: “Bilhassa yaz mevsimindeki bulutlar, Araplar tarafından dağlara, gemilere, bostanlara, derelere, deve kafilelerine yapılan teşbihler, üsluplar, nazar-ı belagatte pek güzel görünür.” (İşarat-ül İ’caz)  

Kısaca, birinci çeviri (devenin Arap toplumundaki önemli yeri bakımından) yanlış olmamakla birlikte bu ikinci çevirinin -bahsi geçen nedenlerden dolayı- çok daha isabetli, makul, evrensel, tatmin edici ve tercihe şayan olduğunu düşünüyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum